55 yıl önce kundaklanan Mescidi Aksa içindeki Kıble Mescidi yangını büyük hasara yol açmış ve Müslümanların büyük gayreti ile söndürülmüştü. Evet maddi olarak yangın söndürülmüştü ama asıl zihinlerdeki ve gönüllerdeki manevi yangın daha da büyüyerek devam etmişti. Çünkü İslam ülkeleri ve Müslümanlar bu yangını uzaktan izlemiş ve cılız bir tepkiden başka bir reaksiyon da göstermemişti.

Müslümanlardan beklenen tepkiyi zamanın İsrail Başbakanı Golda Meir açıkça söylemişti:

İSRAİL BAŞBAKANI GOLDA MEIR NE DEDİ?

“O gece sabaha kadar korkudan hiç uyuyamadım. Zannediyordum ki, Müslümanlar dört bir taraftan İsrail’e girecekler. Lakin sabah oldu, korkulan olmadı. İşte o zaman idrak ettim ki: Biz dilediğimizi yapabiliriz, zira Müslüman ümmeti uyuyan bir ümmettir”

Aradan geçen 55 senede Müslüman ümmeti uyandı mı?
Mescidi Aksa için, Kudüs için ciddi bir tepki ortaya koydu mu?
Mülteci durumuna düşürülen 6 milyar Filistinli için bir şey yapıldı mı?
Son yıllarda artan Mescidi Aksa baskınları için bir tedbir alındı mı?
7 Ekim'e kadar Siyonistlerin saldırısına engel olunabildi mi?

HAYIR! HAYIR! HAYIR!

O halde Mescidi Aksa yangını sönmedi büyüyerek devam ediyor. Yangının alevlerini ve neleri yakıp yuttuğunu ise Aksa Tufanı'ndan sonra anladık. Fakat iş işten geçti. Yangın o kadar büyüdü ki, nerdeyse bütün dünyayı saracak duruma geldi. Katil Siyonistlerin katliam ve zulümde sınır tanımadıkları daha yeni anlaşıldı.
Her şeye rağmen "uyuyan ümmet" uyandı mı? 

Bu soruya evet demeyi ne kadar çok isterdim. Fakat ne yazık ki, ümmetin büyük çoğunluğu hâlâ uykuda. Kukla yöneticiler belki uyanık ama ihanet içindeler. Tek ümit verici gelişme, dünyadaki vicdan sahibi insanların uyanması. Onların sesleri ve çığlıkları bakalım Müslüman ümmeti uyandırmaya yetecek mi? Gazze, ümmet için ve tüm insanlık için son imtihandır. Korkarım, pişman olmaya fırsatımız olmayabilir.

55 YIL ÖNCE NELER OLDU?

Dennis Michael Rohan adlı bir fanatik tarafından 21 Ağustos 1969 tarihinde, Mescidi Aksa haremindeki Kıble Mescidi’nde yangın çıkarıldı. Selahaddin Eyyubi tarafından Halep’ten getirilerek bu mescide yerleştirilen sekiz asırlık tarihi minber de bu yangında kül oldu.

1967 yılında İsrail’in işgal ettiği Kudüs’ün doğusu, yani tarihi sur içinde yer alan Mescidi Aksa, defalarca Yahudilerin saldırılarına hedef olmuştu. Fakat 1969’daki yangın çok büyük hasara yol açtı. Kıble Mescidi'ndeki bu tarihi minberin benzeri, ancak 38 yıl sonra 2007’de yerine konabildi.

Yangını çıkaran Dennis Rohan ise, akli dengesi bozuk raporu verilerek, ceza bile almadan yurt dışına çıkarıldı.

HALEPLİ NECCAR

Yangında tahrip olan sekiz asırlık bu muhteşem ve musanna minberi kim, ne zaman ve niçin yapmıştı? Halepli neccarın hikayesi bize Kudüs fethinin şifrelerini vermektedir. Niye bir marangoz durup dururken işgal altındaki Mescidi Aksa için bir minber yapar? Cevaptaki inceliğe dikkat edelim:

"Kudüs elbet bir gün mutlaka yeniden fethedilecek. Ben asker değilim, savaşa gidemem. Ben bir sanatkârım. O halde Kudüs için ne yapabilirim, diye düşündüm. Haçlılar tarafından yok edilen minberin yerine, Mescidi Aksa'ya konulmak üzere bir minber yapmaya karar verdim. Benim elimden gelen budur. Kudüs'ü fetheden kumandan da minberi götürüp Mescidi Aksa'ya yerleştirsin."

Selahaddin Eyyubi, Miraç yıldönümünde (27 Receb 583) 2 Ekim 1187 Cuma günü Kudüs'ü fethettiği zaman, aynen ilk fatih Hz. Ömer (r.a.) gibi bütün gayrı müslimlere eman verdi. Mescidi Aksa'yı bütün şirk ve pislikten temizleyerek, Halepli neccarın yıllar önce sedir ağacından yaptığı musanna' minberi getirterek Kıble Mescidine yerleştirdi. 9 Ekim günü de Mescidi Aksa'da ilk Cuma namazı kılındı.

SİYONİSTLERİN MESCİDİ AKSA BASKINLARI

Ariel Şaron’un 28 Eylül 2000 tarihinde Mescidi Aksa’ya baskın yaparak “Bu kutsal mekanı ziyaret etmek her Yahudi’nin hakkıdır” demesi üzerine İkinci İntifada başladı. 2003’ten itibaren terörist İsrail Askeri Kuvvetlerinin desteğinde fanatik Yahudiler Mescidi Aksa’ya baskın yapmaya giriştiler. Kutsal günlerini bahane eden Siyonistler, namaz vakitleri dışında Mescidin bahçesine girerek kendilerince dini ayinler yapmaya çalışıyorlar.

Halbuki İsrail’in kabul ettiği anlaşmalara göre, Mescidi Aksa’nın yönetimi, Ürdün Vakıflar ve İslami İşler Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin yetkisinde bulunuyor. Vakıf yetkililerinin ikazlarına rağmen, sabah ve öğleden sonra Burak Duvarı tarafındaki Meğaribe kapısından Mescidi Aksa’ya giren Yahudiler, Haremi Şerif’e saygısızlık ediyorlar.

Yahudiler, Mescidi Aksa’nın altında, “Süleyman Mabedi kalıntıları bulunduğu” iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyorlar. Siyonistler tarafından kasıtlı olarak yapılan bu kazı çalışmaları, Kıble Mescidi’nin temelleri açısından çok büyük tehlike oluşturuyor.

AMAÇ MESCİDİ AKSA’YI BÖLMEK

Bu baskınları sürekli hale getiren İşgalci Siyonistler, Mescidi Aksa’yı zaman ve mekan olarak bölmeyi amaçlıyorlar. Yani namaz vakitleri dışında kalan saatleri Yahudilerin ayinlerine ayırıp, Mescidi Aksa’yı zaman olarak paylaşmayı düşünüyorlar. İkinci olarak da, El-Halil’deki Halilürrahman Camii’nde olduğu gibi, eğer mümkün olursa bazı mekanları bölüp sinagog haline getirmek istiyorlar.

Siyonistlerin 1994 yılında yaptıkları katliamdan sonra Halilürrahman Camii, güvenlik gerekçesiyla 8 ay ibadete kapatılmıştı. Yeniden açıldığında ise camiin üçte ikisi sinagoga çevrilmiş, Müslümanlar tek tek güvenlik kontrolünden geçirilerek içeri alınmıştı. Halen birçok kısıtlamanın devam ettiği camide bazı vakitlerde ezan okunmasına da izin verilmiyor.

İsrail yönetimi uzun vadede, Mescidi Aksa’da da buna benzer bir düzenleme yapmak için her yolu deniyor. Yapılan baskınları, bu amacını gerçekleştirmek için bir prova olarak görüyor. Mescidi Aksa muhafızları, İsrail askerlerinin şiddet göstermesine rağmen görevlerini cesaretle yapmaya devam ediyorlar.

NE YAPABİLİRİZ?

Hepimiz Halepli marangozun şuuruna erdiğimiz zaman sadece Kudüs değil, işgal altında bulunan ve zulüm altında inleyen bütün Müslümanların kurtuluşu mümkün olacaktır.  Yani fert olarak herkes ümmetin derdiyle dertlenir ve elinden gelen küçük veya büyük her imkanı Müslümanların felahı ve necatı için kullanırsa, bütün meseleler kökünden çözülür. Bizim en büyük hatamız gayreti ve himmeti başkalarından beklemektir. "Bir Selahaddin Eyyubi çıksın Gazze'yi ve Kudüs'ü kurtarsın" diye düşünenler, acaba onun ordusunda bir nefer olmayı göze alabilir mi?

Herkes Mescidi Aksa için kendi minberini yapsın! İmkân bulanlar mutlaka Kudüs'e gitsin, Mescidi Aksa'da namaz kılsın! Gidemeyenler kandillerinde yakılmak üzere zeytinyağı göndersin! Yani, maddi ve ekonomik yardımda bulunsun! Ecdadımızın 400 sene canı ve kanı pahasına bu mukaddes toprakları koruduğunu bilelim! Kudüs işgalini, Haçlı ve Siyonist zulmünü hiçbir zaman unutmayalım! Zulüm devam etmez! Kudüs ve Filistin bir gün mutlaka özgür olacaktır! Gayret edelim de bu mübarek fetihte bizim de bir küçük katkımız bulunsun!