''Sosyal çürüme sessiz bir katildir.”

Martin Luther King Jr.

“21 Ağustos’ta saat 6 buçuk sıralarında, Bağlar ilçesi Çarıklı Mahallesi’nde yeni bir ev yaptırıyordum, bu evin elektrik tesisatı için gitmiştim. Sonra evimin olduğu Tavşantepe Mahallesi’ne geldim, evimde yemek yedim ve namaz kıldım. Ben saatini tam olarak hatırlamıyorum fakat öğlen saatlerini geçmişti, evimizin şebeke sularının kesik olduğundan dolayı köyümüzün muhtarı Salim Güran’ı aradım, ‘içme suyumuz akmıyor’ dedim.

Narin acımasızca katledildi ve katilin emir eri cinayeti örtbas etmek için verilen emri yerine getirirken neler yaptığını anlatmaya başladı. Benim için en önemli kısmı yukarıda paylaştığım cümleler.

Namazımı kıldım diye aşağılık bir ruh haliyle ortaya koyduğu cümleler  tüylerimi diken  diken etti.

İşte bu aşağılık ruh halinin sözleri sosyal çürümenin bir sonucu.

Evet sosyal çürüme varsa değer yargıları şekilcilikten öteye geçemez.Evet  gördük ki geçemiyor.

Oysa namaz neydi ?

Namazın her rekatında okunan Fatiha süresini herkes biliyor kendince değil mi ?

Ben manadan uzaklaşma ile ilgili gerginliğimi bırakarak Fatiha suresinin  Türkçe mealini paylaşmak istiyorum.

1-      Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla.

2-      Hamd (övme ve övülme), alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.

3-      O, rahmandır ve rahimdir.

4-      Ceza gününün malikidir.

5-      (Rabbimiz !) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.

6-      Bize doğru yolu göster.

7-      Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu ; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil !

Amin.

Şimdi Allah aşkınıza namaz kıldım diye başlayan cani , hangi namazdan bahsediyor.

Narinin uğradığı zulme sesiz kalanlar ve zulme seyirci olanlar hangi güçten korktu. Eğer Fatiha suresini okusalardı ;

5- (Rabbimiz !) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.

Kimden korkmalarını daha iyi bilmezler miydi ?

Evet işten burdan yola çıkarak haykırıyorum :

Değerleri inşa edecek namazları ne zaman anlatacağız.

Toplumsal çürümeyi bitirmeden Narinler kurban olmaya devam edecek.

Ahlaki değerlerin erozyonu, toplumlar için büyük bir tehdit oluşturmaktadır.

Toplum, bireylere birçok açıdan fayda sağlar. Bireyler, toplumda kimlik duygusu, aidiyet duygusu ve güvenlik duygusu bulurlar. Toplum, bireylere ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan kaynakları ve imkânları sunar. Ayrıca, toplum bireylere eğitim, sağlık ve sosyal hizmet gibi önemli hizmetler de sağlar. Sosyal çürümenin başladığı zamanlarda bütün bu hakikatler anlamını yettirmeye başlar.

NEDİR SOSYAL ÇÜRÜME ?

Toplumsal çöküş , kültürel kimliğin ve uyarlanabilir bir sistem olarak toplumsal karmaşıklığın kaybı ve şiddetin yükselişiyle karakterize edilen karmaşık bir insan toplumunun çöküşüdür.

Günümüz toplumlarında hızla değişen dinamikler, teknolojik ilerlemeler ve ekonomik zorluklar, bireylerin ve toplulukların sosyal yapılarında derin izler bırakmaktadır. Bu izler, zamanla sosyal çürüme olarak adlandırabileceğimiz bir fenomeni doğurur.

Sosyal çürüme, toplumun temel ahlaki ve etik değerlerinin zayıflaması, bireyler arası güvenin azalması ve sosyal bağların kopması süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç, toplumun genel refah seviyesini düşürür ve uzun vadede ekonomik, politik ve kültürel sorunlara yol açar.

Maddeyi egemen kılan ve her şeyi madde merkezli yani çıkar eksenli gören bir toplumda eğitim politikaları yeniden gözden geçirilmez  ve sosyal çürüme anlaşılmaz ise  daha çok konuşulur bu ve benzeri acılar(Narinin şehadeti).

Milli Eğitim  Bakanlığı ,Diyanet İşleri Başkanlığı,RTÜK  Üyeleri,Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ; İç İşleri Bakanlığının koordinatörlüğünde bir araya gelip yeniden bir inşa hareketi için kolları sıvama zamanı gelmedi mi ?

1.Değerler Eğitimi,

2.Görsel ve yazılı medyanın sınırları,

3. ⁠Sosyal medya ile ilgili sınırlar,

4. ⁠Ruhu bozulmuş fenomen ve yotuber denen tiplere dönük önlemler,

5. Kuran ve Sünnet ekseninde bir din eğitimi,

6. ⁠Suçluyu ve suçu teşvik etmekten uzak yepyeni bir adalet hareketi inşası…

Değerlerini yetiren toplumları sosyal çürüme esir alır. Hal böyle olunca her yer bir Hiroşimaya dönüşür.

Narine ağlayan sahtekarlar sabah proğramlarının mimarlarına ses çıkarabilseydi doğal bir hale dönüştürülen gayri ahlaki haller tüm toplumca gerekli tepkiyi fazlasıyla görürdü.

Kapital kendini düzeltir ancak sosyal çürüme farklı.

Dünya kaç kez ekonomik buhranlar yaşadı ancak hep kendini yenilemeyi bildi. Sosyal çürüme ise  bir kere başladıysa köklü değişimler ve toplumsal birliktelik olmadan  asla. !

Dilan Polat adı verilen  maddeye esir düşmüşleri  konuştuğumuz kadar sosyal çürümeyi konuşsaydık Narinler okul yolunda daha mutlu olacaklardı.

Hangi medya kanalında bir değerler eğitimi proğramı var ?

Bilen varsa bende öğrenmek istiyorum.

Küfür ederek para kazanan fenomen denilen ruhu satılmışlarsa kaç kişi tepki koydu ?

Sabah proğramları adı verilen  rezaletleri kim gördü ?

Uzatabilirim daha çok. Yani diyeceğim o ki sosyal çürümeyi ne zaman asıl konu kabul edeceğiz.

Namaz kıldım deyip bir meleğin bedenini suya atan yerli ve mili siyonistlerin habersiz oldukları gerçek namazı anlatmayı ne zaman dert edinecek sayın Diyanet İşleri mensupları…

Unutmayalım ki, sağlıklı bir toplum, güçlü ve sağlam temeller üzerine inşa edilir.

Sosyal çürüme sessiz bir katildir.”

Martin Luther King Jr.