DSÖ denince artık bir çok insanın tüyleri ürperiyor. Özellikle Korona dönemiyle küresel anlamda güvenirliği büyük yara alan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 11 aydır Gazze'de yaşanan katliamları nihayet gördü ve merhamete geldi.
DSÖ, Gazze'li çocukların büyük bir tehtidle karşı karşıya kaldığını ifade ederek çocuk felci konusunda harekete geçti.
DSÖ, çocuk felci aşılarının yapılması için Gazze'de 1 Eylül itibarıyla çatışmalara sınırlı ara verileceğini duyurmuştu.

DSÖ'nün geçmişte aşı dayatma politikası ve aşıların yol açacağı muhtemel kalıcı hasarları sorgulamaksızın aşı propagandası yapması güvenilirliğini zedelemişti. Aynı DSÖ'nün bugün Gazze'de İsrail tarafının da rızası ile aşı programı yürütmek istemesi akıllarda soru işaretleri oluşturdu.  
Bu önemli gelişme üzerine, yazarımız Abdurrahman Dilipak'la bir röportaj gerçekleştirdik.

İşte Abdurrahman Dilipak'la gerçekleştirdiğimiz röportajın tamamı:

DİLİPAK: HAYIR ASLA!

Haber Vakti:
Sayın Dilipak, DSÖ dediğimizde tüylerimiz diken diken oluyor. DSÖ'nün nasıl bir küresel karanlık kurum olduğunu artık bilmeyen kalmadı.
Yakın zamanda Türkiye dahil tüm dünyada başlattıkları KORONA operasyonu malumunuz.
Bunlar, kurucuları bugün yargılanan, haklarında binlerce dava açılan Pfizer, Biontech firmasının aşılarını  dünyaya zerkettiler. Yan etkileri artık resmi raporlara yansıdı. Mızrak o kadar büyük ki çuvala sığmıyor.
Bu DSÖ’nün Gazze'de çocuk felci riskinin arttığını söyleyerek Gazze’li çocukları aşılayacakları gündeme geldi!
Ne diyorsunuz?

Dilipak:
Asla! Bu ciğeri kediye teslim etmek olur. DSÖ’nün ve başında kişinin nasıl biri olduğunu biliyoruz. Böyle bir şey DSÖ’nün cinayetine çanak tutmak olur. Bir Müslüman aynı delikten iki kere ısırılmaz.
Bunların Pedefolik, Satanist ve Siyonistler olduklarını biliyoruz.
Böyle bir şey Epstein suç örgütü ile işbirliği yapmak olur.
Bakara 11’de ne denilmişti: “Onlara ‘Yeryüzünde düzeni bozmayın’ denildiğinde, ‘Hayır, biz yalnızca ıslah edenleriz’ derler”.  İyi bilelim ki, onlar bozguncuların ta kendileridir.''
Fatır 5’de, Şeytanın bizi Allah’la aldatmaması konusunda bir uyarı vardı. “Haberiniz olsun ki, Allah'ın vaadi muhakkak haktır. Sakın bu dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın o aldatıcı şeytan siziAllah hakkında da aldatmasın deniyordu. Din ve devlet büyükleri, bir takım ilim adamlarına güven konusunda CoVID günlerini hatırlayarak dikkatli olmamız gerek. Ortaya sundukları gerekçelere aldanmayın! Bunlar, kirli niyetlerini her zaman gizlediler!

Habervakti:
Üstad şimdi haber şöyle:DSÖ Filistin Bölge Temsilcisi Rik Peeperkorn, çatışmalara verilecek "insani aranın" 3 günlük ardışık periyotlar halinde, Gazze'yi 3 farklı bölgeye bölerek aşılama yapılacağını açıkladı. Buna göre, 1 Eylül'de Gazze'nin merkezinde başlayacak 3 günlük ilk aşılama çalışmasını, sırasıyla Güney ve Kuzey Gazze'de yapılacak aşılama faaliyeti takip edecekmiş. Aşılama yapılan bölgelerde her gün 8 ile 9 saat çatışmalara ara verilmesi öngörülüyor”.
Bu aşılama faaliyeti konusunda sizi asıl tedirgin eden konu ne?

Dilipak:
Asıl sorun şu, bu işi DSÖ gibi şaibeli bir örgütün üslenmesi. BM’nin bu konuda ne yaptığını, nerede durduğunu biliyoruz. AŞI PROGRAMI da ŞAİBELİ, BM’de DSÖ'de.. Sadece şaibeli değil SABIKALI.. CoVID döneminde biliyoruz bunları, Kuş Gribi, Domuz Gribi gönlerinden biliyoruz.
İkinci olarak AŞI’nın kendisi. Bu aşıyı kim üretti, parasını kim veriyor, taşımasını kim yapıyor, uygulamayı kim yapacak?
Benim açımdan taşıması ve depolanması bile önemli. Allahaşkına bugün Gazze'yi haritadan silenler kimlerse DSÖ'de o! Uyanmayacak mıyız?

Habervakti:
DSÖ'nün aşıları salt yararlı şeyler olarak nitelemesi, aşıların yol açması muhtemel kalıcı hasarları kasten görmezden gelmesi, faşist aşı politikalarının bir parçasıydı. Hal böyle olunca kamuoyunda Gazze'deki aşı programına karşı bir kuşku oluştu. Sicili kabarık olan ve Türkiye'de kimi kesimlerce "Dünya Suç Örgütü" olarak anılan DSÖ'nün aşı programı, "Soykırım biçim mi değiştirdi", ''İsrail mermileri yerini DSÖ aşılarına mı bırakıyor" gibi yorumları da beraberinde getirdi. Sizin bu konudaki endişeleriniz neler?

Dilipak:
Bunlar samimi değil! Çocuk felci tehlikesi varmış! Tamam doğru! Sadece o mu! Sİz ey küresel sömürgeci katiller Gazze'de çocuk mu bıraktınız? Gazze bir çocuk mezarlığı oldu. Yaşayanların tamamının psikolojilerini bozdunuz! Hayattan kopardınız! Sevdiklerini öldürdünüz! Gazze'de şu an kaç çocuk yetim ve öksüz biliyor musunuz? Bu çocuklar katledilirken, yakılırken, naaşları duvarlardan kazınırken neredeydin ey DSÖ? Ey merhametli batı?
Çocuk felci aşısıymış?

Habervakti:
Tamam güvenimiz yok! İnanmıyoruz! ''Çocuk katili İsrail merhamete gelmiş rızası dahilinde Gazze'de aşı çalışmasına izin mi vermiş?'' diye soruyoruz! İsrail, kurşunla bombayla hızlıca öldürüyor! DSÖ ise ağır ağır bir toplumu öldürüyor! Nasıl güveneceğiz bunlara? Bunlar bu aşılarla ne zerkedecekler yavrucuklara? Kısırlıktan tutunda, mRNA üzerinden grafen yüklemeye ne tehtidler söz konusu?

Dilipak:
“Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı ”.
Evet “DSÖ/Dünya Suç Örgütü” aslında artık, “Kimyasal ve biyolojik bir savaş örgütü”. Mikrobu da bunlar bulaştırıyor, sonra ilacını da bunlar veriyor. Aslında mRNA’da bunu gördük, Aşı ya da İlaç mikropdan daha tehlikeli ve daha ölümcüldü.
Bugün aynı kirli olay, dar bir alanda uygulanmak isteniyor olabilir. Önce bu AŞI dedikleri şeyin içinde ne var. Mesela “Grafen” ve “NanoTüp” var mı? Ya da başka ne var? Grafen varsa o mRNA’daki “M”e ne mesaj yüklenmiş? Bu daha sonra aşılama yapıldıktan sonra da RF dalgaları ile dronlar üzerinden de yapılabilir. Ya da başlangıçta yüklenen datalar değiştirilebilir.. İkincisi NanoTüP varsa, onun içinde gizlenen mesaj ne? Evet dediğiniz gibi çocuk felcini önleyebilir ama mesela çok geç anlaşılacak şekilde kısırlık yapabilir. Kalp krizine sebeb olabilir, kanser yapabilir, beyne ya da kalbe pıhtı atabilir. Herşey mümkün.. Bu işi etap etap yapacaklarına göre, bir bölgede kanser, başka bölgede kısırlık, bir başka bölgede kalp ya da başka hastalıklara sebeb olabilirler. Aşı şişelerinin üstündeki seri numaralarına bakmak gerek. Aynı bölgede farklı yerlerde farklı seri numaraları aşılar kullanılabilir ve bunlar içindeki etken maddeler, farklı zamanlarda RF dalgaları ile aktif hale de getirilebilirler. Çok farklı yöntemler sözkonusu olabilir. Mesela, daha sonra çocuklara dağıtılacak süt tozları içindeki kimyasal maddeler ya da farklı etki mekanizmaları ile, aşılardaki belli etken maddeler aktif hale getirilebilir.

Habervakti:
Katliamların bir kaç gün bile duracak olması çok mühim. Bizim BM'den, DSÖ'den, UNESCO'dan vs küresel kurumlardan beklentilerimizde bu! Ancak 11 ay geçmiş! Tık yok! Katliamın ortakları bunlar! Bunlara öldüremedikleri çocukları emanet mi edeceğiz? Ya da ''bunlar aşısız ölmesin! Aşılarını olsunlar öyle mi ölsünler?''
diyeceğiz! Bu nasıl bir cinnet hali, aşağılık bir durumdur. O aşı olan çocuklardan bir tanesinin bile başına bir iş gelmeyecek mi artık? İsrail bombardımanı kesecek mi aşılarla birlikte ve sonra? Bu aşılama bir nesil kurutma operasyonu değildir diyebilen kaç kişi çıkar?

Dilipak:
İfade ettiklerimiz eğer uygulanırsa zaten Gazze halkının neslini kurutmuş olursunuz. Mesela bu çocuklar artık çocuk felcinden değil, başka hastalıktan ölmüş olacaklar, ya da hastalanacaklar. Hasta çocukları BM nin Mısırda Türkiye’de, Ürdün’de kuracağı sağlık merkezlerine taşınması gündeme gelecektir. Tabi “İnsani maksatla”(!?) hatta İslam ülkelerinden batıda, gönüllü doktorlar da buralara getirilebilir. Anne gidince çocuğunun başına bir şey gelmesin diye Annesi de gidecektir. Onlar da hijyen, koruyucu ilaç ve gıdalarla “kontrol altına” alınabilir. Çocuğu ve hanımı komşu ülkelerdeki babalar da orada rahat etmeyecektir. Sahip çıkmayacak olsalar, “çocuğun öldü” diye, Pedefolik Satanistlere satılabilir, ya da organ mafyasının eline geçebilir. Ya da çocukların kanı Pedefolik Satanistler için iksir (adrenachrome) olarak kullanılabilir. Adrenochrome artık bu Satanist Pedefolikler için vazgeçilmez bir hayat iksiri. İsrailli Siyonistler Gazze’li çocuklar hasta olmasın diye değil, ancak böyle bir plan için buna razı olmuş olabilir.

HAMAS ÇOK DİKKAT ETSİN! KİMSEYE GÜVENMESİNLER!

Habervakti:
Peki aylardır süren katliamda elinden hiçbirşey gelememiş olan bizler, İslam ülkeleri, dünyanın erdemli insanları ne yapabilir ki? Şimdi ne yapmak gerek?

Dilipak:
3 adet AB var!
(Avrupa Birliği, Arap Birliği, Afrika Birliği) bunların hiç birine güvenmiyorum. BM’ye de güvenmiyorum. İİT (İslam İşbirliği Teşkilatı) diyorlar da bu (İsraille İşbirliği Teşkilatı)na da üyelerine de güvenmiyorum. Kendi ülkeleri ve halklarına bile bu konuda CoVID sürecinde ne yaptıklarını bilen biri olarak, Gazze için  bu anlamda himmet edeceklerini sanmıyorum.
O zaman, HAMAS çok dikkatli olmalı.
Bazı İslam ülkelerinden teknik eleman ve teknoloji alarak, aynı zamanda kişi olarak güvenilen sivil bir ilim heyeti oluşturarak bu aşıları tek tek kontrol etmeli, Gerekirse bu aşıları bu ekip kendi ülke stoklarından temin etmeli ya da üretmeli. Aşı sonrası süreç, en azından 1 yıl yakın takipde tutulmalı. Eğer bir ihanet tesbit edilirse, konu uluslararası bir hukukçular heyeti tarafından dava dosyasına dönüştürülüp, bütün dünyada suçlular hakkında davalar açılmalı ve KASSAM’ın mücahidleri nerede olurlarsa olsunlar, bu kişileri savaştıkları düşman askeri olup karşı operasyonlar düzenlemelidirler. Bunun için yemin etmelidirler ve bu durumu dünyaya, halka ve hükümetlere bildirmeliler.

Habervakti:
Teşekkürler üstad. Küresel dayatmalar ve operasyonlar konusunda hep teyakkuzda oldunuz. Toplumu ve insanlığı uyardınız. Linç edildiniz, sansürlendiniz ve sansürlenmeye devam ediyorsunuz. Şu aşılama olayından Türkiye'de bir çok kimsenin haberi dahi yok! Camia zaten kendi içinde sen-ben kavgasına düşmüş, hocalar, ilahiyatçılar birbiriyle uğraşıyor, günlük siyasete ideolojik ayartıcılığın polemikleriyle meşgul ediliyor, siz ise bu konularda yine uyarıcı oldunuz teşekkür ediyoruz.

Dilipak:
Ben teşekkür ederim.
Mekerallahu!
Hasbunallah!
Koruyucu olarak Allah yeter. Önce üzerimize düşen işi tam ve eksiksiz yapıp, Ona tevekkül etmek gerek. Ölümümüz de diriliğimiz de Allah’ın elindedir. Allah (cc) ölümüze dirimize rahmet etsin. Bütün bu olaylar olurken, gafletinden ses çıkartmayan kişi, kuruluş, cemaat, hükümet, parti, onlar her kimse bir kenara ama bu kirli oyunun, muhtemel böyle bir cinayetin parçası ve suç ortakları kimlerse onlar dilsiz Şeytanlar olarak anılacaklardır. Zalimler için yaşasın Cehennem!

Hukuk ve Fikir Platformu Başkanı Faruk Keleştimur'a "BM'ye yapılan Lozan karşıtı başvuru"yu sorduk Hukuk ve Fikir Platformu Başkanı Faruk Keleştimur'a "BM'ye yapılan Lozan karşıtı başvuru"yu sorduk