Instagram’a uygulanan erişim engeli, şu günlerde keşmekeş gündemin önemli maddeleri arasında. Özellikle son günlerde Instagram ve kardeş kuruluşu Facebook, Filistin ile ilgili gönderilere ciddi anlamda sansür uyguluyordu. Çeşitli siyasi partiler, barolar ve dernekler, özgürlükler kısıtlanıyor gerekçesiyle ortalığı avaz avaz velveleye verse de BTK’nın yaptığı erişim engeli, sansüre karşı sansürden öte bir şey değildi. Özgürlüklere bu derece düşkün zevât ve kuruluş; İsmail Heniyye’nin şehâdetine taziye ve İsrail’in Gazze soykırımına kınama mesajı paylaşan hesapların uyarılması, kısıtlanması, askıya alınması ve nihayet kapatılması gibi keyfi sansürlere tepki vermeyi unutmuş olmalı. Devletler, sosyal medya şirketlerinin kendilerini her türlü yasa ve yönetmeliğin üzerinde görmesi, hiçbir yaptırımı iplememesi, algılarla ülkelerin iç işlerine müdâhil olması ve hele hele zahmet edip ülkelerin çoğunda muhatap bulma nev’inden temsilcilik bile açmaması gibi umarsız pişkinlikler karşısında başka ne yapabilir ki? Anlaşılan herkes vazifesini yapıyor; tıpkı Siyonist Yahudilerce kurulan ve yönlendirilen sosyal medya şirketleri gibi.

Sempatik bulunmayan tavır ve mizaçlarıyla, tarihin inişli çıkışlı hemen her döneminde, istisnasız bir biçimde dışlanan Yahudiler, bir şekilde ayakta kalmayı hep başarmış bir toplumdur. Dünyaya taparcasına besledikleri sevgi ve milli dayanışma şuurları, onları hep tetikte tutmuştur. Yakıcı ihtirasları ve karşı konulmaz hükmetme arzuları, medya gibi önemli alanlarda hegemonya kurmalarını sağlamıştır. İçinde yaşadıkları farklı toplumları yeri geldiğinde çıkarları doğrultusunda manipüle etme ve ihtiyaç duydukları algıyı topluma yaymakta kullandıkları en verimli aygıt medya olmuştur. Günümüzde de bu bilinçle hareket eden Siyonistler; dünyadaki en etkili gazete, dergi ve televizyon markalarını domine etmektedir. “Paranoyak siyasal İslamcı” veya aşırı sol argumanı gibi görünen bu gerçeği, bakın The Times of Israel’in genel yayın yönetmeni nasıl itiraf etmiş: Yahudi dostlarım, bu noktada dürüst olmalıyız; medyayı biz kontrol ediyoruz.

Bazı örneklere bakacak olursak; New York Times’ın büyük hissedârı Sulzberger Ailesi, Washington Post'un yöneticisi Donald Graham ve Los Angeles Times ile Chicago Tribune gazetelerinin sahibi Sam Zell Yahudi kökenlidir. Öte yandan Fox News, Fox Broadcast Network, 20. Century Fox, New York Post, The Wall Street Journal, The Times of London, The Sunday Times, Sky News ve Harper Collins gibi sayısız medya varlıklarının sahibi yine Yahudi kökenli Rupert Murdoch’tur. Bu tür yayın kuruluşlarında, bırakın Siyonistlerin istemediği bir şeyi dile getirmek, hoşlarına gitmeyecek en ufak bir şeyi imâ etmenin bile feci sonuçları olur. Alman Axel Springer’in Filistin’i ziyaret eden yorumcusu Marc Lamont Hill İsrail’i eleştirdiği için CNN’den kovulmuştu. Beyaz Sarayın en kıdemli muhabiri Helen Thomas, “Yahudiler Filistin’den defolup gitsinler. Polonya ve Almanya’ya, Amerika’ya ya da her neresi ise oraya dönsünler.” dediği için 89 yaşında işten atılmıştı.

Varlığını internetin keşfine borçlu olan sosyal medyaya gelince ... İnternetin yeni keşfedildiği zamanlardı. Hâkimiyetlerinin önemli kısmını medyadaki illüzyonlara borçlu olan Siyonizmin tahtı bu keşifle sallanıyor yorumları yapılıyordu. İnternet ile beraber, Yahudilerin bilgiyi tekeline aldıkları ansiklopediler, kitaplar, TV ve gazeteler eskisi kadar etkili olmayacak, mecra başka alana kayacaktı. İnternet ile inanılmaz bir özgürlük alanına kavuşan insan; tarihin hiçbir döneminde kendi haberini, görüntüsünü üretme ve fikirlerini geniş kitlelere bu kadar sansürsüz bir şekilde yayma gücü bulmamıştı. Bu yüzden internet, bütün medya ağlarını tekeline alıp istediği algıyı yapabilen Siyonistler için ciddi bir tehlikeydi. Bir hâl çaresi lazımdı. Bütün hesaplar alt üst olabilirdi; zira mevcut dünya düzeninde algı çok şey demekti. Madem öyle, tıpkı diğer bütün sektörlerde yaptıklarını yapacaklar, interneti sosyal medya ağlarıyla kontrol altına alacaklardı. X, Instagram, Facebook gibi sosyal medya organlarını bu amaçla kurup yaygınlaştırdılar. Süreç içinde bunların alternatifi olarak kurulanları ise bastırıp işlemez hâle getirdiler.

***

Dünyada milyarlarca insanın kullandığı Elon Musk’ın X platformu. Musk, Aksa Tufanı’nından sonra, ifâde özgürlüğü gerekçesiyle Filistin’e destek veren hesaplara sansür uygulamayarak reklam ve aboneliklerden elde edilecek gelirleri Gazze’deki hastanelere bağışlayacağını duyurdu. Eceli gelen keçi çobanın ekmeğine dadanır ya. Yahudi lobisi Musk’ı kıskaca alarak inanılmaz bir baskı yaptı. Kirli çamaşır şantajı mı, başka başka tehditler mi orası anlaşılmadı. Siyonistlerin borazanını öttüren Beyaz Saray, Musk’ı hedef alarak onu Yahudi karşıtlığıyla suçladı. IBM ve Apple gibi büyük şirketler X’e reklam ambargosu uyguladı. Baskıların ardından tükürdüğünü son zerresine kadar yalamak zorunda bırakılan Musk, kime kafa tuttuğunu anlamakta gecikmedi. İlk iş kameralar eşliğinde İsrail’i ziyaret etti. Önceleri Filistin halkının haksızlığa uğradığını söylerken, bir anda tersini düşünmeye başladı. Bu da yetmedi, Polonya’daki Nazi Auschwitz Yahudi kampına gitti. Ardından Avrupa Yahudi Birliği Konferansı’na katıldı. Bizler, bu adamı da kaybettik, derken adam, hızını alamayıp Siyonist köşe yazarı Ben Shapiro'ya bir ropörtaj vererek umutlanmışların tabutuna son çiviyi çaktı. Meğersem eleman, kendisini Yahudi gibi hissediyormuş:

Yahudi insanlar etrafında büyüdüm, İbrani bir anaokuluna gittim, ismim de oldukça Yahudi ismi. 13 yaşındayken İsrail'e gittim, arkadaşlarımın çoğu Yahudi, bazen 'Ben de mi Yahudiyim' diyorum, Yahudi gibiyim.

            Dünya üzerinde toplamda 4 milyardan fazla insanın kullandığı ve Facebook, Instagram, Messenger, WhatsApp, Youtube ve Threads gibi platformların ana çatısı olan   META’nın sahibi Mark Zuckerberg var asıl. Zuckerberg’in “Yahudi gibi” hissetmesine gerek yok; zira anadan doğma bir Yahudi zaten. Zuckerberg, META’nın amiral gemisi Facebook’ı 2004’te Harvard’ta henüz bir öğrenciyken kurdu. Başlangıçta, Harvard öğrencilerinin birbirlerine resim, video, yazı ve herhangi bir konudaki fikirlerini göndermeleri için tasarladı Facebook’u. Bu basit haberleşme ağı çok tutulunca, kısa zamanda tüm küreye yayıldı. Tabi bu, Zuckerberg’in bilmemiz istenen görünürdeki başarı öyküsü.

Zuckerberg ve sahibi olduğu META’nın günah galerisi oldukça kabarık. İşgalcilerin Gazze'de soykırımı hızlandırmak ve daha fazla insanı daha az mühimmatla öldürmek için geliştirdiği yapay zekâ sistemi Lavanta ve bunun bir uzantısı olan Babam Nerede uygulamasının altyapısı WhatsApp’tan.  Zuckerberg’in Gazze soykırımında İsrail’e verdiği tam destek, bu iş birliğinin sadece küçük bir kısmı. Aksa Tufanı’nın hemen ertesinde Filistin’e müzahir hesapları susturmak için Facebook ve Instagram’da acil bir sansür ayarı yapılmış, Filistin’e destek paylaşımı yapan binlerce hesap saatler içinde askıya alınmıştı.

Facebook ve Instagram’da Filistin yanlısı paylaşım ve hesapları sansürleyen, ayrıca şirketin antisemitizm politikalarını belirleyen kişi Guy Rosen adında bir İsrailli. Şirketin yönetim kurulu üyesi İsrailli diğer bir isim olan Sheryl Sandberg ise Aksa Tufanı’nda  Hamas'ın kadınlara tecavüz ettiği ve çocukların kafasını kestiği yalanını yayan kişi. Zuckerberg, soykırımcı İsrail’in savaş suçlarını maskelemek ve Filistinlilere iftira atmak için sivil toplum kuruluşu görünümünde faaliyet gösteren ZAKA’nın da büyük maddi destekçisi. ZAKA, "toplu tecavüz" iftirasına yalan ifadeler uydurup yaydı. İsrail'in 7 Ekim’de yaklaşık 600 işgalci Yahudi’yi tank ve helikopter atışlarıyla öldürdüğünü uzun süre gizleyen de yine bu örgüttü.

Sosyal medyadaki sansürler üzerinden “Kendi kurduğum bir mecrada aleyhime söz söyletmem” mesajını veren Siyonistler, bu güçlü propaganda ve algı araçları üzerinden harpsiz darpsız, parasız pulsuz büyük işler başardılar. Bugüne kadar pek çok ülkenin meşru yöneticilerini diktatör ilan ederek istedikleri kullanışlı kişileri başa geçirdiler. Orta Doğu’yu zemheri kışın ayazına çeviren Arap Baharı’nın kıvılcımını da sosyal medyadaki algılarla ateşlediler. 2020 ABD başkanlık seçimlerinde Biden lehine bir ortam oluşturmak için Tump’ı karalayarak sosyal hesaplarını kapattılar. BM kararlarıyla Suriye’ye ait olduğu kabul edilen Golan Tepeleri, Şimon Peres’in isteğiyle İsrail haritası içinde gösterildi. Ve daha bir sürü şey.

            Siyonist aklın dünyaya yön verme aparatına dönüşen sosyal medya mecralarının tahribatlarıyla baş etmek, geçici erişim yasakları ile olabilecek bir şey değil. Kalabalık gürûhların ve özgürlük havarisi kesilen bedhahların anlamaya zahmet etmedikleri şey, ülkelerin sadece topla tüfekle işgal edilmediği gerçeği. Bundan hareketle yetkililerin derhal yapması gereken şey, savunma sanayisinde olduğu gibi bu alanda da ciddi yatırım ve hamlelere girişerek alternatif platformlar kurması. Bu arada unutmadan eklemek lazım; Putin’e ait olduğu sanılan Telegram da Britanya vatandaşı iki Rus Yahudisi kardeşin malı.

[email protected] 
X: @mustafaoztuurrk