ürkiye, İran, Irak ve Suriye’de yaşayan Kürt etnisitesinin bölgede mikser görevi üstlenmesini sağlayan projeler, Şark Meselesi kapsamında uzun süredir vizyonda. Çünkü küresel emperyalizm, kaostan besleniyor.

Her ülkenin sosyal kültürel dokusuna uygun, silahlı propaganda yöntemi benimsetilmiş, ayrılıkçı Kürt unsurları mevcut. Bu terörist gruplar, bölgeyi kontrol altında tutmak isteyen uluslararası malûm odaklar için kullanışlı aparat.

Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar!..
Fıkra bu ya; Hoca Nasrettin bir gün, kiremitleri onarmak için çıktığı damdan düşer. Hocanın başına köylüler toplanırlar ve “Bir hekim çağıralım mı, Hoca?” derler. Hoca ise ayağa kalkmaya çalışırken üstündeki tozları silkeler ve “Yok yok, benim halimden hekim değil, damdan düşen birini bulun, o anlar” diye cevap verir.

Bölge ülkelerinin terör örgütleri karşısında durumları bu fıkradaki gibi. Birbirlerinin halinden en iyi kendileri anlıyor. Bu nedenle aralarındaki anlaşmazlıkları ya öteleyip veya çözerek güvenlik eksenli önlemler aldıkları ikili anlaşmalar var.

Tahran’ın başı ayrılıkçı Kürtlerle dertte!..
İranlı Kürt muhalif gruplar uzun zamandır Irak Kürdistanı'nı İran'a karşı operasyonlar için bir üs olarak kullanıyor. En önde gelen gruplar arasında 1945'ten beri Mustafa Hicri liderliğindeki İran Kürdistan Demokratik Partisi (KDPI) ve 1969'dan beri Abdullah Mohtadi liderliğindeki İran Kürdistanı Komala Partisi (KSZK) yer alıyor. Diğer partiler arasında İran Kürdistan Mücadelesi Örgütü (Khabat), Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) ve Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) yer alıyor. Bu gruplar, tarihsel olarak İran'daki Kürtler için daha fazla özerklik aramış ve sıklıkla Irak'ı kendilerine karşı harekete geçmeye zorlayan İran hükümetinin sert baskılarıyla karşılaşmışlardır.

İranlı Kürt muhalif gruplarla İran hükümeti arasındaki müzakereler ve diyaloglar sınırlı kaldı ve çoğu zaman askeri eylemler ve baskılar nedeniyle gölgede kaldı. Öte yandan; Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimin güç ile jeopolitiği dengelemek için Kürt muhalif gruplara ihtiyacı var. Kürtler, İran'ın, uydularının ve Bağdat'taki merkezi hükümetin, KRI'nin işlerine müdahale ederek özerkliklerini ve bağımsız petrol ihracatı ve mali yönetim de dahil olmak üzere temel güç araçlarını tehdit etmesinden korkuyor.

PJAK, PKK'nın İran'daki uzantısı ve özellikle İran'ın Kürt bölgelerinde faaliyet gösteriyor. Bölgesel ve uluslararası politika bağlamında Kürt hareketlerinin dinamiklerini anlamak için İran'daki Kürt gruplarının, özellikle PJAK'ın, rejime karşı yürüttüğü mücadeleyi ve bu grupların siyasi stratejilerini iyi bilmek gerekiyor.

İran'daki rejim muhalifi Kürt gruplarının İran'ın Kürt nüfusunun yaşadığı bölgelerde çeşitli siyasi ve askeri hareketler yürüttüklerini bilmeyen yok.
Bunlardan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP-I): 1945 yılında kurulan bu grup, İran'ın batısındaki Kürt bölgelerinde özerklik ve kültürel haklar için mücadele eder. KDP-I, genellikle Irak'taki Kürt gruplarıyla da ilişkileri vardır. Barzani ailesine yakınlığı sözkonusudur.

Bir de Kürtçe Demokratik Partisi (KDP-Iran) var. 2006 yılında kurulan bu grup, İran'daki Kürtlerin siyasi ve kültürel haklarını savunur ve İran hükümetine karşı silahlı mücadele yürütür.

Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ise Türkiye kökenli olmasına rağmen, PKK'nın İran'daki Kürt gruplarıyla da güçlü bağları mevcut. PKK, İran'daki Kürt hareketlerine destek vermekte ve bölgedeki askeri faaliyetlerini desteklemektedir. Hatta bu desteğini İran rejimine karşı pazarlık unsuru olarak kullandığı vakidir. PKK, İran'dan destek aldığında PJAK, İran'a karşı eylemliliğini askıya alır.

Kürt Özgürlükçü Partisi (PJAK): 2004 yılında PKK tarafından kuruldu. PJAK, İran'ın Kürt bölgelerinde bağımsızlık ve özerklik talep eden bir örgüt. Özellikle sınır bölgelerinde çatışmalara girmiştir.

PKK bağlantılı PJAK Partiya Jiyana Azad a Kurdistanê; Türkçe karşılığı ile Kürdistan Özgür Yaşam Partisi, İran’da askeri ve sivil hedeflere karşı silahlı eylemler yapan örgüt, 2003 yılında Hacı Ahmedi adlı kişi tarafından kuruldu. Örgüt ideolojisini, federal demokrasi ve Kürt milliyetçiliği olarak deklare etti.

Kandil’den inerek İran Kürdistan’ında eylemlerde bulundu. İran ordusu, PJAK’ın saldırılarına çok şiddetli karşılık verdi. Hatta geçtiğimiz birkaç yıl önce, İran ordusunun saldırı sırasında PKK komutanlarından Murat Karayılan’ın yakalandığı, İranlı yetkililer tarafından açıklanmış ne hikmetse daha sonra bu açıklama yalanlanmıştı.

İran resmi haber ajansı İRNA’nın haberine göre, 12 Ocak 2009 tarihinde İran’ın baskılarına daha fazla direnemeyen PJAK, “Türkiye, İran, Suriye ve Irak’a yönelik bölücü faaliyetlerine son verdiğini” bildirdi. Bu açıklamadan sonra PKK’nın İran’daki uzantısı olarak bilinen PJAK, İran’da strateji değişikliğine gitti.

Doğu Özgürlük Örgütü KODAR…
Örgüt, yaptığı genel kurul sonrası bundan sonra siyasi alanda mücadele vereceklerini açıklayarak, bu amaçla Doğu Özgürlük Örgütü (KODAR) isimli yeni bir oluşum kurduğunu duyurdu. KODAR’ın kuruluşu, PJAK yöneticileri tarafından Kandil Dağı’nda düzenlenen basın toplantısıyla duyuruldu.
Yerli ve yabancı gazetecilerin katıldığı toplantıda yeni oluşumun, PKK/KCK sistemi örnek alınarak kurulduğu belirtildi. PJAK’ın kaldığı yerden, Doğu Kürdistan Savunma Güçleri YRK, İran Kürtlerinin bağımsızlık hareketi, silahlı mücadeleye devam ediyor.

Bu gruplar, İran hükümetinin baskıları ve askeri operasyonlarıyla sık sık karşılaşmaktadır. Ayrıca, bu grupların İran'daki iç çatışmalarda ve bölgesel politikada önemli bir rol oynadıkları söylenebilir.

İran, PKK Kamplarını ne yaptı?
PKK’nın İran-Türkiye sınırında üç kamp mevcut. Bunlardan Dole-Koge Kampı; Irak’ın kuzeyiyle İran sınır hattında yer alıyor ve daha çok örgütün ideolojik karargâhı durumunda.

PKK’nın siyasal çalışmaları kapsamında eğitimler bu kampta veriliyor. Ayrıca çatışmalarda yaralanan terörist unsurların tedavileri bu kampta kurulu hastanede yapılıyor. Hastane, okul ve elektrik santralinin bulunduğu kamp, kışları boş tutuluyor.

Bir diğer örgüt yerleşkesi Lolan Kampı; İran sınırına yakın Hakurk Vadisi yakınlarında, Lolan deresinin kıyısında. Kampta örgüte yeni katılan teröristlerin kaldığı belirtiliyor. Kelereş Kampı ise Van Başkale’nin karşısında, İran-Irak sınırına yakın.
 

Terörün bumerang etkisini deneyimleyen İran, bir süredir PKK’nın Türkiye’ye yönelik saldırılarda bulunmasını önlüyor. Çünkü kendisi de etnik Kürt terör gruplarının eylemlerinden muzdarip. Bu kapsamda Irak ve Türkiye ile ayrı ayrı ikili anlaşmalarla güvenlik sorununu çözme çabasında.

İran, Kürt teröristleri Bağdat ve Erbil’le baskıladı!..
Tahran ile Irak hükümeti arasında Mart 2023'te varılan bir güvenlik anlaşmasında, Bağdat, Irak Kürdistan Bölgesi'nde İran ile olan uzun doğu sınırını güvence altına almayı taahhüt ederken, aynı zamanda bölgede konuşlu İranlı-Kürt muhalif grupların silahsızlandırılmasını ve başka yerlere yerleştirilmesini de kabul etti.

19 Eylül 2023’te Irak Savunma Bakanı Thabet Muhammad Saeed Redha Al-Abbasi, İranlı Kürt muhalefetinin, ülkesindeki varlığının 5 kampla sınırlı olduğunu açıklamıştı.

İran ve Irak arasındaki anlaşma sonrası ültimatomunun ardından İran Demokrat Partisi (KDPI), PJAK, PAK, Komala, İran Kürdistanı Mücadele Örgütünden oluşan Kürt muhalif gruplar Tahran'ın tehditlerini ve silahsızlanmayı reddetti. Bu reddiyenin birincil muhatapları Tahran ve Erbil yönetimleriydi.

İran, uzun zamandır Kuzey Irak'taki yarı özerk Kürt hükümetini, Tahran'ın terörist örgütler olarak nitelediği Komala adı altındaki grupları barındırmakla suçluyor. İran Devrim Muhafızları Ordusu, bu grupların ülkenin güvenliğine tehdit oluşturduğunu iddia ederek üslerine sık sık saldırılar düzenliyor.

Terörist gruplara tebdili mekan değişikliği!..
Haziran 2024’te Tahran'ın hem Kürdistan Bölgesel Yönetimi hem de Irak merkezi hükümetine aylarca uyguladığı baskıların ardından üç İranlı Kürt silahlı grubu, Irak Kürdistanı'ndaki “daha az ulaşılabilir” bir kampa taşındı.

Komala kaynaklarına göre, yeni yer aslında İran sınırına daha yakın ancak daha az erişilebilir bir konumda. Komala üyeleri, Zargoiz/ Zarjozleh'deki bir kamptan, önceki konumlarının yaklaşık 70 kilometre kuzeyindeki Süleymaniye yakınlarındaki Surdash'taki bir yere transfer ediliyor. Kürdistan Demokrat Partisi'nin kontrolü altındaki “Azadi” kampı ve Koisanjaq'taki "Zouehespi" kampının tamamen boşaltıldı.

Komala ve PKK’nın İran kolu olan PJAK terör grupları, Irak hükümeti tarafından tamamen silahsızlandırılarak Süleymaniye’nin Zargwiz bölgesindeki Balisan ve Surdash kamplarına konuşlandırıldı. Böylece 25 km’lik İran sınırı, terör şebekelerinden arındırılmış oldu.

İran'a karşı çıkan Kürt partileri, Irak'ın Kürdistan Bölgesi'ndeki Süleymaniye ve Erbil şehirleri yakınındaki kamplarda bulunuyor. Bu karargahların İran topraklarından ve İran üslerinden uzaklığı iki ila üç kilometre kadardır, “iki taraf” da birbirlerinin hareketlerini çıplak gözle gözlemleyebilmektedir

Erbil'deki Gardechal kampı tamamen boşaltıldı. Öte yandan Kürdistan Demokrat Partisi ve Erbil güvenlik biriminin talebi üzerine, İran Kürdistan Demokrat Partisi'nin kontrolünde olan Erbil'deki "Jajnekan" kampının yarısı boşaltıldı. Diğer yarısının ise önümüzdeki günlerde tahliye edilmesi planlandı.

İran Yargı Erki yetkilisi Kazım Garibabadi, 13 Temmuz 2024’de yaptığı açıklamada, "Kendilerini asi Kürt olarak tanıtan yaklaşık 120 teröristin yer aldığı bir liste, iade edilmek üzere Irak'a gönderildi ve yakında yargılanacaklar" demişti.

Bu grupların çoğu silahlıydı, bazıları İran içinde özerklik talep ediyor, diğerleri ise İran İslam Cumhuriyeti'nden ayrılmak için savaşıyordu. Kürtler, İran'ın yaklaşık 88 milyonluk nüfusunun yaklaşık yüzde 10'unu oluşturuyor ve esas olarak ülkenin batısında, Irak sınırında yaşıyorlar.

Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı, Qasim al-Araji, birkaç gün önce Irak yetkililerinin İran ve Kuzey Irak Yönetimi arasındaki sınırda bulunan yaklaşık 80 İran Kürt muhalefet partisinin merkezlerini kapattığını duyurdu. Ayrıca bu partilerin elindeki ağır silahların Peşmerge güçlerine teslim edildiğini de açıkladı.

İran Cumhurbaşkanı'nın Irak ziyaretiyle eş zamanlı olarak bu ülkenin Ulusal Güvenlik Danışmanı, Bağdat'ın Irak'ın kuzeyindeki İranlı muhalifleri üçüncü bir ülkeye nakletme ve yerleştirme girişiminde bulunduğunu duyurdu.

Genel değerlendirme veya ilgilisine not!..
İran'daki geniş Kürt gruplarının kamplarının Irak güçleri tarafından boşaltılması ve bu ülkenin üçüncü bir bölgede yer alması, bölgedeki karmaşık siyasi ve güvenlik dinamiklerinin birleşmesidir. Bu tür gruplar, uzun süredir İran'a karşı faaliyet gösteren gruplar olarak biliniyor ve İran ile Irak arasında gerilimlere neden oluyorlar. Irak hükümeti, özellikle İran'ın baskısıyla bu sınırlamadan uzaklaştırılması ve etkisiz hale getirilmesi konusunda bir adım atmış oldu.

Bu durum, Irak'ın egemenlik haklarının korunması ve İran'la olan bağlantıların gücü olarak yorumlanabilir. Aynı zamanda bu tür operasyonlar Kürt grupları arasındaki güvenlik endişelerini artırabilir ve bölgede yeni bir istikrarsızlık kaynağı olabilir.

İran-Irak sınırındaki İran'dan ayrılan Kürt'e ait kampların Irak tarafından boşaltılması, bölgedeki karmaşık güvenlik dinamikleri ve uluslararası bakış açısından önemli bir gelişmiş olarak değerlendirilebilir. Bu adım, İran'ın bölgesel güvenlik kaygılarının giderilmesine yönelik Irak üzerindeki baskının bir sonucudur.

Irak, komşusu İran ile güvenliği dengede tutabilmek için bu adımı atmayı gerekli gördü. Öte yandan, bu kampların boşaltılması Kürt grupların arasında huzursuzluğa neden olabilir, çünkü bu gruplar, İran yönetimine karşı uzun süredir mücadele ediyorlar.

Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, özellikle İran'daki muhaliflerin, destek veya sığınak bulabilecekleri genişlemeleri noktasında ihtiyaç duyarsa bu coğrafyadaki hareket açıklığını kapatabilir ve bölgesel güç dengelerini gösterebilir.

Bu adımın, uzun süreli İran'ın iç güvenlik politikalarına da etkilemesi mümkündür. Irak'ın bu tür adımları, bölgesel güvenlik ve istikrarı koruma amacı güdüyor olabilir, ancak bu tür eylemler, aynı zamanda yerel Kürt grupları arasında kriz yaratma potansiyeline sahiptir. Kürt grupları arasındaki gerilimi artırabilir ve bölgesel güvenlikte yeni dinamikler ortaya çıkabilir.

İran'daki Kürt gruplarının Irak'taki askeri kamplarının boşaltılması, Türkiye açısından birkaç farklı perspektiften değerlendirilebilir. Kısaca söz edecek olursak öncelikle güvenlik ve terörle mücadele açısından Türkiye, PKK ve diğer terörist gruplara karşı mücadelesinde sonuç almaktadır.

İran'daki Kürt gruplarının kamplarının boşaltılması, Türkiye'nin sınır hakimiyetini pekiştirdiği gibi terörle mücadele çabalarının boşa gitmediğini gösterir. Türkiye-İran ilişkileri noktasında, Kampların boşaltılması, Türkiye'nin İran ile olanlarında bir denge unsuru olarak değerlendirilebilir. Türkiye, İran ile bir araya gelmek için bu tür performansını olumlu karşılayacaktır. Ayrıca Türkiye'nin, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ekonomik ve siyasi ilişkiler önemlidir. Kampların boşaltılması, bölgedeki istikrarsızlığı ortadan kaldıracaktır.

İran karşıtı Kürt gruplarına ait kampların Irak tarafından boşaltılması ve bu grupların üçüncü bir ülkeye gönderileceği iddiaları hem siyasi hem de diplomatik açıdan karmaşık bir durum oluşturuyor. Bu grupların gönderilebileceği muhtemel üçüncü ülkeler, genellikle aşağıdaki faktörlere dayanarak değerlendirilebilir:

1- Güvenli bir ülke: Bu grupların, İran’ın nüfuzunun daha az olduğu ve güvenli kabul edilen bir ülkeye gönderilmesi muhtemeldir. Bu ülke, siyasi sığınma ya da geçici koruma statüsü sağlayabilecek bir ülke olabilir.

2- Batı Ülkeleri: ABD, Kanada, Almanya, Fransa gibi Batı ülkeleri, tarihsel olarak İran karşıtı gruplara sığınma ya da destek sağlamış olabilirler. Bu nedenle, bu grupların Batı ülkelerine gönderilme olasılığı yüksektir.

3- Bölgedeki Diğer Ülkeler: Ürdün, Azerbaycan, Ermenistan veya Gürcistan gibi, nispeten tarafsız veya Kürt gruplarına sempati besleyen bölge ülkeleri de alternatif olabilir, ancak İran’ın baskısı, bu ülkelerde de bir risk faktörü oluşturabilir.

4- İnsani Misyonlar: Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) gibi uluslararası kuruluşlar aracılığıyla üçüncü ülkeye yerleştirme programları da söz konusu olabilir.

Bu spekülasyonlar, resmi kaynaklardan doğrulanmadığı sürece kesin olarak bir ülke adı belirtmek zordur. Ancak siyasi ilişkiler ve güvenlik göz önüne alındığında Batı ülkeleri veya uluslararası koruma programları en olası seçenekler olarak öne çıkmaktadır. Çünkü uluslararası terör örgütleri her zaman Batının himayesini görür.  Gavurun ekmeğini yiyen kılıcını kuşanır.