Derin Gerçekler

Abbas TBMM’de 45 dakika  konuştu. Konuşması sık sık ayakta alkışladı. Türkiye’ye teşekkür etti. Kendisinin ve yönetim kurulu üyelerinin Gazze’ye gideceğini söyledi. UCM’nin kararlarının uygulanmasını istedi ve Türkiye UCM’ye müdahillik talebi için ayrıca teşekkür etti.

Bugünkü sorunun temelinde Gazze var. Gazze sorununun temelinde de Kudüs ve Mescid-i Aksa var.

FKÖ Politik, seküler, her eğilimden birilerinin içinde yer aldığı , sol-sosyalist bir harekettir. Gazze ise tamamen din temelli bir harekettir. Gazze FKÖ’nün bileşenlerinden biri değildir.

Nasıl Netenyahu kongrede konuşurken, dışarıda onu protesto eden, Siyonist olmayan Musevi Rabbiler varsa, onların bir kısmı İsrail’de yaşasalar da, Netenyahu yönetimine karşı çıkarak Filistinlileri destekliyorlarsa, Bu günkü Filistin yönetimini, hükümet şekli, resmi politikaları ve temsiliyet noktasında eleştiriyorlar.

En azından bugüne kadar Gazze’yi ziyaret etmeyen, Gazze direnişine sahip çıkmayan, hatta Heniye’nin cenaze törenine katılmayan Abbas’ın başında olduğu Filistin yönetiminden söz ediyoruz.

Netenyahu, Türkiye’nin de garantörü olması istenen, başkenti doğu Kudüs olacak olan Filistin devletinin başında Abbas’ın olmasına İsrail yönetimi olarak karşı çıkmayacaklarını açıkladı, geçen ay. Netenyahu yine o günlerde bir açıklama daha yaparak, Eski Kudüs’ün bir bütün olarak kendilerine ait olduğunu ve Kudüs’ün bölünemeyeceğini, parçalanamayacağını açıkladı. Yani İsrail’in kabul edeceği Filistin devletinde Eski Kudüs’te bir yer yok, Yeni Kudüs’ün doğusunda bir yer var.

Sinvar’a göre, bundan sonrası için ya zafer, ya Kerbela! Sinvar Doha’daki taraflar arası görüşmelere katılmayacaklarını açıkladı. Hele son Mescidi aksaya fiili olarak Yahudilerin girip, Müslümanların tacviz edilmesinden sonra ve Heniye’nin kanı yerde dururken böyle bir buluşma zaten olamazdı.

Erdoğan Abbas’dan özür bekliyordu ama, o özür gelmedi ama, teşekkür geldi.

İlginçtin, Gazze tarafı tamamen dini kavram ve kurumlardan söz ederken, FKÖ nün öyle bir söyledi yok. Hatta İslam ülkeleri denilen o ülkeler de din konusuna hiç girmiyorlar neredeyse. Oysa İsrail tamamen dini bir söylemle geçmiş, bugünü ve geleceği değerlendiriyor.

Kimse Kudüs ile ilgili Hz. Ömer’in Kudüs beyannamesine atıf yapmıyor. Mescid-i Aksa’nın özerk yapıda beyn-el Müslimin bir statüye sahip olmasını dile getiren de yok. Ya hu burası bizim ilk kıblemiz. Namaz İsra’nın gerçekleştiği bu makamda farz kılındı bize. Onlar Hz. Davud’u, Hz. Süleyman’ı peygamber kabul etmiyor, dindar bir kral olarak görüyor. Hz. Davud da, Hz. Süleyman da bizim peygamberlerimiz. Onların manevi miraslarının mirasçısıyız. Onlar için Kudüs , Mescid-i Aksa kültürel bir miras.   Arz-ı Mev’ud konusu da bizimkilerin iç kamuoyuna yönelik mesajları dışında dışa dönük bir söylemleri yok. Ankara Filistin topraklarındaki Osmanlıdan ve Hilafetten tevarüs ettiğimiz vakıflar konusunu bile dile getirmiyor.

Sahi milletvekillerinin yakalarına attıkları atkılara Mescid-i Aksa’yı ifade eden bir sembol ya da camiyi koymak çok mu zor mu? O Filistin bayrağı denilen bayrak, o toprakların İngiliz ve Fransızların işgaline açılmasında kilit role sahip, onlarla işbirliği yapan bazı Arap aşiretlerini çevresinde toplayan Şerif Hüseyin için İngilizlerin çizdikleri bir bayrak.. Filistin, o gün sınırları, rejimleri, iktidar yapıları işgal kuvvetlerinde belirlenen ülkelerden biri olmayacaksa Filistin’in kendine ayrı bir bayrak yapması gerek. Ya da Arap dünyasının yeni bir devlete ihtiyacı yok. Kurulacak Filistin devleti, Birleşik Arap Devletinin bir parçası olması gerekir ama, Suriye’yle mi, Ürdün’le mi, Lübnan’la mı, Mısırla mı tek devlet olarak Filistin. Öyle olamayacak ama, senaryoya göre, İsrail’le barışık bir Filistin devleti kurulacak, hem de Lübnan’da Hizbullah’tan alınacak, Suriye’nin Bekasından, Ürdün’de Akabe ve çevresinden, Mısır’ın Sina bölgesinden alınacak topraklarda bir Filistin devleti kurulacak.

Kukla bir Filistin devleti kurulup, İsrail kendi politikalarını ona dayatacak, Türkiye’nin garantörü olan bu Filistin devletin, İslam ülkeler,, en başta Arap ülkeleri tanıyacak. Bu ülkelerle bir çok anlaşmalar yapılıp, cayılması halinde ağır yükümlülükler getirilecek ve sonra da İsrail yarım kalan işini bitirecek.

Önce Gazze’den HAMAS’ı çıkartmaları gerekiyor. Bu planda Diasporadaki Filistinlilerin geri dönüşü yok. Bu yönetim Filistinlilerin, Arapların ya da Müslümanların Filistin devleti olmayacak. Bu devlet İsrail’in sınır, iktidar ve rejim olarak şartlarını belirlediği kukla bir devlet olacak. Türkiye garantörü olduğu için İslam ülkeleri de kolayca bu plana destek verecekler. Zaten Dahlan/Kushner projesine göre Mısır, Suudi Arabistan, BAE, Ürdün ve Bahreyn bu plana dünden razı.

İsrail açısından burada KİLİD GAZZE, ANATHAR TÜRKİYE..

Arafat’ı bilen bilir. Abbas da onun kadar karizmatik biri olmasa da, onun yolundan giden biri. İkisi de, ailelerinden birileri de yolsuzlukla suçlandı. Mescid-i Aksa’yı emanet edecekleri yöneticilerin dini bir hassasiyetleri yok. Çoğu tören Müslümanı. CHP’ye kendi memleketlerinde İmam Hatipleri, Diyaneti teslim etmeyenler, İlk kıblemizi, CHP zihniyetinin  bir benzeri olan  topluluğa emanet etmek istiyorlar.

Eğer Mescidi Aksay’ı bunlara emanet edecekseniz, bilin ki, bu Ayasofya’ya Bekri Mustafa’yı imam tayin etmekten daha vahim bir şey olur..

9.2.2022 Filistin Kurtuluş Örgütünün karar alma mekanizması Yürütme Komitesine, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a yakın isimler seçildi. Yani FKÖ açısından Dahlan senaryosunun hayata geçirilmesinde FKÖ içinden bir itiraz çıkmayacak. FKÖ Abbas için sorunsuz bir kadroya sahip olurken, HAMAS Heniye sonrası bu gün daha radikal bir yönetime sahip. Yani FKÖ ile HAMAS arasındaki uzlaşma noktasında, şartlar düne göre çok daha zor.

Abbas 88 yaşında ve 2008’den beri bu görevde.

Dün Ankara’da mikrofon acı çeken Gamzelilere değil, burunlarının dibinde olup, hala Gazze’ye bir kere olsun ziyaret etmeyen Abbas’a uzatıldı ve Hamas’tan TBMM’de okunmak üzere bir mesaj bile istenmedi.

Abbas’ın ziyareti ile ilgili olarak toplantı öncesi yapılan açıklamada olduğu gibi,  Abbas ile yapılacak görüşmelerde Hamas’ın yeni yönetimi ile El Fetih’in birlik hükümeti kurmaları (!?), HAMAS-İsrail savaşı ve Gazze’deki insani sorunların çözümü konularının ele alınması bekleniyordu, öyle de oldu.

Not: Abbas’ın Ankara’ya gelişinin asıl sebebi HAMAS’ın FKÖ ile birlik hükümet kurmaları, Gazze’nin boşaltılması, İzzeddin Kassam yanlılarının tutuklanmaları, HAMAS üyelerinin tehciri, geri kalanların, anlaşmalı ülkelere ve  yeni yerleşim bölgelerine iskanı ile ilgili. Olmayacak duaya amin diyecek değilim. Bu kirli senaryoda rol alanları da Allaha havale ediyorum!

Selam ve dua ile.