Derin Gerçekler

The Economist son sayısının kapağında “WAR and AI” başlığı ile “Siber savaş”ı duyurdu. Akıllı evlerimiz, telefonlarımız, otomobillerimiz, bilgisayarlarımız, işletmelerimiz, sanayi tesislerimiz, İHA’lar, SİHA’lar, savunma sistemleriniz  otonom robotik sistemler ve akıllı şehirler artık, hem açık hedef, hem bu sistemler bir anda savaş makinasına dönüşerek, sahibini hedef alabilir.

Ormanları ve ekinleri yakmakla başladılar. Öldürücü sıcaklar, fırtınalar, sele dönüşen yağmurlar, şimşekler var sırada. Çekirge sürüleri, yabani mahlukat, sokak köpekleri hepsi bir anda saldırıya geçebilir.  HAARP teknolojisi, Bio Rezonans sistemi ile canlı cansız her şey manipüle edilebilir.

Nano Chip’le ve Kuantum matematiği ile yazılmış yazılımı ile ellerindeki Yapay zeka üzerinden micro Chip’le üretilmiş tüm sistemlere sızabilirler. Bunun için Hacker olmaya gerek yok. Doğrudan giriş yapabiliyorlar. Verileri alabiliyor, değiştirebiliyor ve silebiliyorlar. İçeri girdikten sonra zaten herşey mümkün.. Cep telefonunuz, Kombiniz, Modeminiz hepsi bir silaha dönüşebilir. Bio Hackerler hedeflerine ölümcül darbeler indirebilir.

Eğer yapay zeka ile bir savaş yönetilecekse, Avatarlar da devrede olacak, Starlinkler de. İsterlerse, güneşte patlama oldu diye bir anda akıllı trafo sistemlerinin tümünü patlatabilirler. Hackerler üzerinden hedef seçilen ülke, kişi, otomobil ya da bina  Laser ya da RF sistemi ile vurulabileceği gibi, mesela evinizdeki akıllı kombinin çakmağını siz uyurken kapatıp, sonra gazı açıp, bir süre sonra çakmayı yeniden çakıp, evinizi ya da iş yerinizi başınıza yıkabilir. O akıllı, pahalı otomobiliniz sizi kaçırıp, uçurumdan aşağı da atabilir.

Son gelen haberlere göre Niburi, Marduk ya da bizim Tarık dediğimiz yıldız kümesi güneş sistemimizi etkilemeye başlamış. Onlar bundan önce global bir network üzerinden, bundan sonra olacaklara karşı uyarı sistemi kurmak istiyorlardı. Tarık’ın gelişi ile dünyada büyük bir yıkım yaşanacaktı. 500 Milyon ya da en çok 1 milyar insanın hayatta kalması için kısa süre içinde bir önlem alınabilirdi. 2025-30 arasında bu tehdide karşı önlem almak gerekiyordu. Bu kadar büyük bir nüfusu hayatta tutmak mümkün olmayacaktı. O zaman bunların şimdiden bir şekilde tasfiye edilmesi gerekiyordu. Felaketler başlamadan kurtarılacak olanların belirlenmesi ve bunların güvenli bölgelere taşınması gerekiyordu. Bu aynı zamanda belli bölgeler ve toplulukların gözden çıkartılması anlamına geliyordu. Onların acı çekerek, uzun sürede hayatta kalmaları operasyonların aksamadan sürdürülmesi için risk oluşturacaktı. Onun için bu “çöp insanlardan kurtulmak gerekiyordu. Nüfus artışı durdurulmalı, yaşlılar, hastalar ve engellilerden bir an önce kurtulmak için yollar aranıyordu.. Bunun için Ötenazi bir hak olarak tanımlanmaya başlandı. Bu konuda Zombi geyik hastalığı bu insanlardan kurtulmak için çözüm olabilir mi idi? Belki kontrollü bir konvansiyonel savaş çözüm olabilir mi idi?, Teolojik yöntemlerle, Mehdi-Mesih, Yecüc-Mecüc, Deccal/antiChirist gibi konular kurgulanarak nüfus yönetilebilir bir seviyeye çekilebilir mi idi?

Yani DSÖ’nün başına boşuna bir teröristi getirmediler. Ama zaten sistem başından beri aksıyor. DSÖ de tüzük değişikliğine gidilemedi. İklim yasasına karşı dünyada büyük bir direniş söz konusu. Tek para, karbon ayak izi de kolayca hayata geçirilemeyecek gibi. O zaman, Kaos çıkartmak, tabii afetleri provoke ederek, süreci hızlandırarak, ilk şok dalganın ardından insanları korkutarak belli programları katılmaya zorlamak için  emrivaki halinde bir takım uygulamalarla, fiilen ve zorlayıcı tedbirlerle belli topluluklar için hayat alanı oluşturulabilir mi fikrine geldiler.

Bu arada istenmeyen toplulukların kitlesel halde ölümleri için savaşlarla birlikte eldeki tüm diğer imkanlar bu süreçte seferber edilebilir.

Ancak, öte yandan Global Reset çetesi hala kendi arasında, nihai hedef, yöntem ve yönetim kadrosu konusunda uzlaşmış değil. Yani tek sorun, muhalefet ya da öteki insanlar değil. ABD, İngiltere, AB’nin karşısında bir de BRİCS’in tepe isimleri, Rusya, Çin ve Hindistan var. 3’lü sistem olamıyor. 3+3, iki bloklu sistem aslında bu yeni dünya düzenine uygun değil. Görünen o ki, büyük bir savaşın ardından ölenler ölecek, kalan sağlar kendi aralarında uzlaşmak zorunda kalacaklar. Bu sürecin geri dönülmez noktaya taşınması içinde 2024’de Niburi etkisi ile Güneş sisteminde sarsıntılar başlayıp, Starlink’ler dökülmeye başlamadan dünyanın birkaç noktasında birden  savaşın tetiklenmesi gerek. Bu konuda hemen hemen cepheler belli olmaya başladı. Balkanlarda bir Rusya ile batılı ülkelerin savaşı, Çin denizinde bir savaş, Çin ile Hindistan arasında bir savaş. ABD ile Çin-Rusya arasında bir savaş. Zaten böyle bir durumda ne BM kalır, ne NATO, ne de AB. Teolojik ve etnik çatışmalar da bu arada başlar ve biter. Tabi afetlerin  sonucu da  görülünce, hayatta kalanlar, zorunlu olarak buluşmak, yardımlaşmak zorunda kalacaklar.

Bugünden aslında dünyanın bir çok yerinde insanlar, yeraltında sığınaklar inşa ediyorlar, o zor dönem için haberleşme sistemleri kurmaya çalışıyorlar, gıda stokluyorlar. Çok yönlü saldırılar olabilir. DeepFake,  İllüzyon, Artırılmış Sanal Gerçeklik ve Blue Beam, Brain Control (Zihin /Beyin kontrolü), Psikolojik savaş, Biyolojik savaş, Siber savaş, her yolu deneyecekler. Artırılmış sanal gerçeklik üzerinden Fake Mehdi, Mesih ya da Uzaylı istilası gibi her türlü komplo mümkün.. Gıda, İlaç, hava, su, toprak hareketleri, kimyasal ya da Radyoaktif kirleticiler, Frekans yönlendirme, Laser, RF yöntemleri.. Kitlesel ölümler, yangınlar her şey mümkün.. Hatta bir Nükleer çılgınlık bile. İsrail’in Gazze’deki vahşeti, bunların neler yapabilecekleri konusunda bir misal olabilir. Onun için bunların bu noktaya gelmeden önlenmesi gerekirdi, ama başaramadık. Hala siyaset, ekonomi, akademi, media, cemaat denilen yapılar, büyük ölçüde bunların kontrolünde. Şimdi bu beladan kurtulmak için daha hızlı hareket etmemiz, daha akıllı, daha dürüst ve daha cesur olarak, kendi aramızdaki kavgaları bitirip global tehdide karşı insani bir cephe oluşturmamız ve Allah’ın yardımını almamız gerek. Daha durun Reptilyan’lar, Anunaki’ler gelecek daha (!?). Avatar filmini, Ninja Kaplumbağaları, Maymunlar cehennemini eğlence olsun diye mi yaptılar. O uzay filmleri, Metrix ya da çizgi filmler, oyunlar sizi böyle bir dünyaya hazırlamak için algınızı yönettiler bu şekilde, aslında. Nesneler arası iletişim zaten bunun için değil mi idi!. Musk Maymunu ile satranç oynamadı mı? Yakında Marduk’tan kim gelecek duyarsınız.  Zaten Eric Von Daniken, “Tanrıların Arabalarında bunları anlatmadı mı, 1970’e gelirken. Şeytan, ins ve cin dostları ile dört bir yandan saldırıyor..

Yeni dönem de zaten ne FED olacak, ne LİBOR. ne Euro olacak ne Dolar. DSÖ de olmayacak, FDI’de, Pentagon, MI6 ‘de, MOSSAD’da, CIA’da. Ne uluslararası sözleşmeler, ne internet, ne de global bir haberleşme sistemi.

Gerçekten “tarihin sonuna geldikse olacaklar belli zaten. Kıyamet savaşı, Dabbe-tül Arz, Yecüc-Mecüc. Emanet sandığı, Mehdi-Mesih konusu. Bugün değer atfedilen şeylerin çoğu o gün insanların gözünde değersiz hale gelecek. Para-pul, makam, unvan, hiçbirinin değeri kalmayacak.

O gün, bugünden sonraki gün mü bilmiyorum da, biz zaten ahir zaman peygamberinin ümmeti değil miyiz. Her nefes alışverişte o güne bir adım daha yaklaşıyoruz aslında..

Evet Global Resetçiler başarısız oldular. mRNA’yı, CoVID sürecini yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. AGARTHA’cıların deşifre olması, EPSTEİN skandalının ardından Newyorkta HABAT’çilerin Sinegog’unun bodrum katından açılan tünellerde PEDEFOLİK SATANİST’lerin ayin düzenledikleri gerçeğinin ortaya çıkması ile, aslında bu oyunun ŞEYTANİ bir oyun olduğu ortaya çıkmıştı ama, dünya devletlerinin hemen hemen tamamı, İslam ülkeleri dahil bu oyuna alet oldukları anlaşıldı GAZZE olayı ile birlikte. Tüm dünyada vicdan sahibi insanlar bu oyunu gördüler. Ve bu insanlar hala sokaklarda seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Global Reset çetesi de deşifre oldu. Bugün burada asıl sorun, bundan sonrası için bir yol haritası ortaya koymak ve insanlara bir yol göstermek. Çünkü döngüsel olarak tekrarlanan tabi bir süreç de söz konusu. Bu afetlerle nasıl baş edeceğiz? Irkçı söylemlerle bu musibetten kurtulamayız. Mevcut kavramlar ve kurumlar bu büyük afetle baş etme gücüne sahip değil. Global bir tehdide karşı global bir çözüm üretmemiz gerek. Ve FERD olarak da insanların şimdinden  en azından zihinsel olarak gelecek günler için hazırlık yapması gerek. Paylaşma, yardımlaşma konusunda kendi nefsimizi terbiye etmemiz gerek. İman edenler işi işler yapıp sabretmeli ve sabrı tavsiye etmeli. Sonuçta Kader, rızık, ecel belli. Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz. Bu sıfatımızla herkese yardım etme görevimiz var. Biz başkalarına yardım edersek Allah da bize yardım eder.

İnsanlar çok azdı. Adalet yok, soygun çok, zulüm her yerde. Aile dağıldı, gençlik ne yapacağını bilmez halde. Ahlaksızlık, cahillik, fuhuş, uyuşturucu almış başına gidiyor. Bunları engellemek için çok geç kaldık. Kalabalıklar, din ve devlet büyüklerini İlah ve Rab edindiler, her şeyi onlardan beklediler, bu dünyadaki her şeyi onlar yapıyordu sanki, hatta ahirette bile onlardan selam götürseniz, sorgusuz sualsiz cennete gidecekleri söyleniyordu bunların peşine takılanlara. İnsanlar dini, mezhebi, etnik, ideolojik, politik  sebeplerle birbirlerine düşmanlık ettiler. Ve bu günlere geldik. Bunun böyle olacağı belli idi.

Şimdi artık bir karar vermemiz gerek. 19.YY sonunda savaş yıllarında, Kapitalizm, Komünizm, Faşizmin gölgesinde oluşan kavram ve kurumlarla 21.YY açıklamak mümkün değil. Bundan sonraki felaketin şiddetini ve süresini, elbette İlahi ikaz, irade ve rızaya bağlı olarak bizim zeka ve performansımız gösterecek. O zaman, hemen şimdi kolları sıvayalım.

Selam ve dua ile.