Derin Gerçekler

Savaş, kriz, kaos, panik birileri için kazanç kapısıdır. Yine birileri bu maksatla kanlı senaryolar yazıyorlar. GlobalReset çetesi bu işi zamana yayarak ve sözde daha insancıl yöntemlerle çözmek istiyordu. Sağlık gerekçesi ile aşılayarak, gıda üzerinden “çöp insanları” yavaş yavaş öldürüp, ya da onları bir şekilde kısırlaştırarak, aileyi yok ederek, Toplumsal cinsiyet ve LGBT güzellemeleri ile onlardan kurulmak istiyorlardı. Ama olmadı. Biraz da deşifre oldular.

Şimdi vahşi yöntemlerle bu işi fazla uzatmadan çökmek istiyorlar. İklim, çevre, Karbon ayak izi ile kaybedecek zamanları yok. Çünkü süreç tersine işlemeye başladı.

Aceleleri var, bu işi 2024’de bitirmek istiyorlar. En son Putin ve Fidan savaş uyarısı yaptı. Putin” Nükleer silahları müzede sergilemek için yapmadık” dedi. Almanya lise ve üstü eğitim kurumlarında hayatta kalma, sivil savuna ve ilk yardım dersleri vermeye başladı. Sığınaklarda da gıda ve ilk yardım kitleri stoklanıyor.

Bu durum, dünyada giderek artan ekonomik, politik, toplumsal, teolojik bir strese sebep oluyor. Her şey kötüye giderken, sessizlik, çözümsüzlük, belirsizlik insanları korkutuyor. Kutsal metinlerde sözü edilen ahir zaman endişesi giderek insanların zihinlerinde daha fazla yer etmeye başlıyor.

Tüm dünyada Cemaat yapıları, siyasi partiler, ideolojik önderler çaresizlik içinde  ne yapacağını bilmez bir halde beklerken, dindar,  düşünen, ahlaklı insanlar yeniden ezberlerini gözden geçiriyorlar.

Epstein skandalı, New York’taki Habat Sinagogu’nun altındaki karanlık tünellerdeki pedefolik satanist ayinlerin görüntüleri yayınlandıktan sonra Gazze’de yaşananlar tüm dünyada ciddi bir şok etkisi meydana getirdi.

Rabbi Museviler, uzun süreden beri İsrail’e ve Siyonizm’e karşı uyarılarda bulunuyorlardı ama seslerini duyuramıyorlardı. Bugün artık Hristiyanlar da gidişatı sorgulamaya başladılar. Özellikle Vatikan’ın LGBT’lileri kutsaması ve bir takıp Protestan kiliselerinin karanlık siyasi senaryoların arka bahçelerinde yer almaları ile, insanlar yeni bir arayışın içine girdiler. Aynı durum İslam ülkelerinde de söz konusu.. Bu anlamda Mısır ve Suudi Arabistan’ın durumu bizde buna en çarpıcı örneklerin başında geliyor. Yoksa her İslam ülkesi bu illetle muzdarip. Siyasetin arka bahçesine konumlanan tüm sivil yapılar, cemaatler bir şekilde dönüştüler.

Bir İsevi, yaşanan süreçle ilgili, kendi dindarlarına şu örneği veriyor: “Şeytan Hz. İsa’ya yaptığı teklifin aynısını bugün günümüz  insanlarına yapıyor? Tabiki Şeytanın yeni bir taktik kitabı yok. O Hz. Ademe de aynı şeyi teklif etmiş ve yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vadetmişti. Bu gün de aynı eski stratejiyi kullanıyor. Kendi alanlarında zirveye ulaşmış, kendilerini “elit” olarak gören, VIP, CIP, siyaset, bürokrasi, sermaye, sanat, spor, Sivil toplum alanlarında toplumun örnek aldığı bu insanlardan, yani politikacılardan, liderlerden, ünlülerden kaç tanesinin şeytanla anlaşma yaptığını hiç merak ettiniz mi? Size İncil’den Hz.İsa ile ilgili bir örnekten bahsetmek istiyorum:  (Matta 4: 8-9)’da şöyle denir: “Şeytan O'nu (Hz. İsa’yı) son derece yüksek bir dağa çıkardı ve O'na dünyanın tüm krallıklarını ve onların ihtişamını gösterdi. Ve O'na şöyle dedi: ‘Yere kapanıp bana taparsan bütün bunları sana vereceğim’.” Şeytan, o eski yılan bugün hâlâ aynı şeyi yapıyor? Bugün insanları yüceltmeyi, onları endüstrilerinin zirvesine çıkarmayı, onları ünlü, zengin yapmayı ya da kendisine tapınmaları halinde arzu ettikleri her şeyi yapmayı teklif ediyor.

Hz. İsa’nın Şeytan’ın teklifine cevabı ne olmuştu: (Matta 4:10) “İsa şöyle cevap verdi: "Uzak dur Şeytan! Çünkü şöyle yazılmıştır: "Tanrınız Rab‘be tapınacak ve yalnızca O'na kulluk edeceksiniz." Kuşkusuz Bunun bir bedeli olacak Şeytanın düşmanlığını kazanacağız ve onun önümüze çıkartacağı engellerle mücadele edeceğiz. Ebedi bir hayata kavuştuğumuzda  hayatınızın birkaç yılı olan bu kısa ömürdeki meşakkatlerin ne önemi var ki. Dünya hayatının mutluluğu ile Ebedi bir hayatın mutluluğu değiştirilebilir mi? Bugünlerde çirkin cinsel eylemleri, pedofililer, sapkınlıkları ve insanlığa karşı suçlarıyla haber yaptığını duyduğumuz bu ünlüler şeytanla anlaşma mı yapmışlar? Evet çoğu seçimini o yönde yaptılar. Verdikleri kararla neyi elde ettiklerini ve karşılığında neyi kaybettiklerinin farkında olduklarını sanmıyorum. Yanlış yaptıklarının farkına varıp tevbe edip şeytanın ağından kurtulmalarını dilerim”.

Bu önemli bir uyanış haberi bana kalırsa. Şimdi bize düşen bu insanlara İslam’ın mesajını ulaştırmak olmalı. Hz. Ademden, Hz. Muhammed (sav) bütün peygamberlerin tek din olan “İslam’ı, yani insanın aklı ile vicdanını, insanla insanı, insanı fıtratla ve tabiatla barıştıran o mesajı bunlara ulaştırmamız gerek. Bu yolun sonunda İnsan Allah’la (cc) barışacaktır. Değilse insan Allah’la (cc) savaşmaktadır.

Dünya kanlı bir hesaplaşmaya gidiyor. Ölenin niye öldürüldüğünü bilmediği, öldürenin de kimi niçin öldürdüğünü bilmediği bir savaşın eşiğindeyiz. Savaşın kendilerine göre meşru bir gerekçesini oluşturmak için rakiplerini tahrik ederek üstlerine çekecekler ve kurdukları tuzaklarda onları boğacaklar.

Allah’ın rızasını gözetmeyen bütün savaşların tüm taraflarında, darbelerde bu işler böyledir. 11 Eylül ikiz kuleler de böyle oldu, Bizdeki 12 Eylül darbesi de.. 15 Temmuz da aynı taktikler ve tuzaklar gündemdeydi aslında. Bunlar, aynı şeytani aklın ürünü şeylerdir aslında. Onlar bir tuzak kuruyorlar, Allah da onların tuzaklarını başlarına geçiriyor. Bu dünyayı cehenneme çevirip o cehennemde debelenip duruyorlar. Yarın da onları daha acıklı bir akıbet bekliyor.

Oysa bize düşen görev, yanlış yapanları Hakka çağırmaktı. Cinayeti, soygunu, vurgunu engellemekti. Başkalarının kanları, gözyaşları ve alın terlerinin gaspı üzerine bir senaryonun aktörleri, hepsi suç ortaklarıdır.

Hele bir de düşmanınızın mallarına el koyarken, bir de onların ahlakını miras alıyorsanız, siz de onlara dönüşürsünüz aslında. Haksızca elde edilen her şeyden sonra  haram mal, makam, o her ne ise, sahibinin, dinini, ahlakını, aklını dönüştürür.

Global reset çetesi panikledi. Görünen o ki, “bundan sonra tufan” diye dünyayı ateşe verecekler. Kaosa oynayacaklar. Bunların içerideki zihniyet ikizleri de benzer şeyler yapacaklar. Özellikle siyaset ve ekonomideki dalgalanmalara hazır olalım. Toplumsal kargaşa ve çatışmalar için zemini oluşturmaya çalışacaklar. Sansasyonel yalan haberlere dikkat. Bundan sonra kasetler, dosyalar hava uçuşabilir. Suikastlar olabilir. Korku ve Panik onların işine yarar. İnsanların neye, kime inanacağını şaşırtırlarsa, bu insanları birbirine düşürmek ya da istedikleri yöne yönlendirmek daha kolay olacak. Nasıl olsa siyaset, akademi, media onların kontrolünde. Ve sosyal media üzerinden zaten onların anlık olarak hangi konuda ne bilip ne bilmediklerini, neden korktuklarını, neyi beklediklerini izliyorlar. Avatarlar ve troller üzerinden de onları istedikleri yöne çekebiliyorlar. Umutsuz insanalar direnmekten vazgeçeceklerdir. “Bir şey olsun da ne olursa olsun, birileri gelsin de kim olursa olsun” dedirtmeye çalışacaklar. Çünkü belirsizlik onlar için daha ürküntü verici hale gelecek.

Bakın, siz  yapay zekadan bilgi alırken, aslında o sizi izliyor. Yapay zeka için o verdiği bilgi, oltaya takılan bir yem. Siz onu keşfederken, o sizi keşfediyor. Siz milyarlarca insansınız, onlar yüz küsür. Ve onların hepsinin arkasında bir yapay bilinç var. Onun arkasında Şeytanın dostları oturuyor. Bizi birbirimize düşürmek isteyenlerin oyununa gelmeyelim. İnanan insan, onların bir planı varsa, Allah’ın da bir hükmü olduğunu bilir. Umutsuzluk yok. Çaresi de değiliz. Allah’ın yardımını alanlar mahzun olmayacaklar. Kaderimizde ne varsa o olacak. Bize şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Rızkımızdan az ya da çok yemeyeceğiz, ecelimizden önce ya da sonra ölmeyeceğiz. O zaman ne gam. Değil mi ki, bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi olan bir Allah var. Belki Allah onları bizim başımıza musallat edecek ve sonra da bizim ellerimizle onları cezalandıracak ve mazlumlara yardım edecektir. Önemli olan biz akıllı, dürüst ve cesur muyuz?. Çünkü Allah cahil ve zalimlere yardım etmeyecek.

Onlar her yolu deneyecekler. Düşman, bütün esbab-ı cefasın toplasın gelsin,  siz Allaha dayanın, sa’ye sarılın, hikmete ram olun, tefrikaya düşmeyin, cahillerden ve zalimlerden olmayalım. Üstümüzde haram olan ne varsa ondan arınalım, zalimlerden uzaklaşalım ya da onları kendimizden uzaklaştıralım, bu yeter. Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz, daha neler görecek, neler duyacaksınız. Bu günler hemen bugünden yarına geçmeyecek. Uzun soluklu bir mücadeleye hazır olmalıyız bu uzun süreli mücadelede. Korkarım bu süreçte çok fazla zayiat vereceğiz. Zor günler yaşayacağız. Çünkü çok geç kaldık, cahillik ettik ve zalimlerden olduk. Sabırlı olmalıyız, merhametimiz gazabımızdan, sevgimiz nefretimizden büyük olmalı. Eski hesapların kavgasını vermenin kimseye bir faydası yok. Ama eski yanlışlarımızdan ders almalıyız. Düne dair, kavramlar, kurumların bu yeni dünyada bir karşılığı yok. İnsan bile eski insan olmayacak artık. Hem zaten tarih övgü ya da sövgü kitabı değil. 19.YY sonunda, savaş yıllarında, Komünizm, Kapitalizm ve Faşizmin gölgesinde oluşan kavram ve kurumlarla yeni dünyayı açıklamak mümkün değil. Bize ezberletilen kurmaca tarih ve kurmaca din,  gelecek tasavvuru, bilim, siyaset, iktisat ve toplum teorileri ile yarınki dünyayı anlamak, açıklamak pek mümkün olmayacak.

Şimdi Tevbe etme zamanı. Şimdi sabırlı olma zamanı. Şimdi Kitap’ta belirtildiği gibi “yeniden iman etme” zamanı. Şeytan bizi Allah’la aldatamamalı. Din ve devlet büyüklerini İlah ve Rab edinmekten vazgeçmemiz gerek. Kurtuluş için Allah yeter, yeter ki, biz Allah’ın rızasını kazanalım.

Selam ve dua ile.