Yıllardır bu konuda insanları uyarmaya çalışan yazarımız Abdurrahman Dilipak’a, Lübnan’da Hizbullah’a yönelik saldırıyı sorduk.

Habervakti: Lübnan’daki saldırının Suriye’de de  ölüm ve yaralanmalara yol açan çağrı cihazı olayını öğrendiğinizde ne hissettiniz. Bu olayı nasıl değerlendirmemiz gerekiyor?

Dilipak: Bu konuda yıllardır uyarıyorum, ama sorun ben de galiba anlatamıyorum, ya da anlamak istemiyorlar. Bakın bu çağrı cihazının patlaması olayı, aylar öncesinden planlanan bir olay. Çağrı cihazına, ısıya duyarlı bir silikona benzer bir patlayıcı enjekte edilmiş. Sonra bu cihazlara sızılarak bir Trojan yazılım yüklenerek, dışarıdan verilen komutla aktif hale getiriliyor ve sonuçta binlerce cihaz TEK TIK ile patlatılıyor. Patlama hem Lityum piller ve hem de cihaza enjekte edilen  silikon patlayıcı bileşkesi oluşuyor.

Habervakti: O zaman bu diğer bir çok elektronik cihazlar ve hatta otomobiller için de mümkün olabilir. Peki Telefonlarda da böyle bir şey mümkün mü?

Dilipak: Tabi. Hatırlayacaksınız, Samsung uluslararası sistemin sözünü dinlemeyince bir anda Samsung telefonlar patlamaya başlamıştı. Hatta çizgi filmlerde teröristler, hedeflerine Samsung Telefon fırlatıyorlardı bomba yerine. Uçaklarda anons yapıyorlardı, “Samsung telefonu olanlar, telefonu kapatıp pilini çıkartsınlar” diye. Şimdi artık telefonların teli çıkmıyor biliyorsunuz.

Burada bu çağrı cihazı ile ilgili son gelen bir bilgi var, Bu saldırıdan 10 gün önce Beyrut Amerikan Üniversitesinin hastanesinde çalışan doktorlar ve hemşirelerde aynı çağrı cihazını kullanıyorlarmış. Hastane yetkilileri 10 gün önceden bu cihazları toplamışlar. Yani, İsrail zaten biliyor da, ABD’de biliyormuş. Ve bu suikast planı ABD-İsrail ortak yapımı demek ki. 10 Gün önceden haber verilmesi olayı 11 Eylül İkiz Kuleler saldırtışında da bir gün öncede Yahudilerin işyerlerine gelmemeleri o gün de, bugün de tartışılıyor.

Habervakti: Bu cihazlara hacklemek bu kadar kolay mı?

Dilipak: Bakın, o dönem bitti. Bugün kullandığımız bütün cihazlar MicroChip ile üretiliyor. NanoChiple üretilen  ve Quantum yazılımı kullanan bilgisayarlar, MicroChip’le üretilen bütün sistemlere doğrudan giriş yapabiliyor. Ulaştırma BAKANI kişisel kimlik verilerinin çalındığını söylüyor, İletişim Başkanlığı “yok böyle bir şey” diyor ama, bilmiyorlar mı ki,  artık, askeri, siyasi, sivil hiçbir veri güvende değil. FireWall, yani yerli-milli yazılımlar ve özel güvenlik sistemlerinin bu yeni kuşak bilgisayara karşı herhangi bir koruması yok. Bu hava, kara, deniz savunma sistemleri için de geçerli. Hack’lemeden doğrudan giriş yapabiliyorlar. Bilgileri alabiliyorlar, silebiliyorlar, değiştirebiliyorlar ve başka programlar yükleyebiliyorlar.

O eski Hacker dönemi bitiyor. Kamudaki kişisel verilerin Hacklenmesi eski, onlar zaten yıllardır DarkWeb’de satışta. Bundan sonra BioHackerler dönemi başlıyor. Mesela evinizdeki Wifi  / Modem üzerinden, Televizyonunuz, bilgisayarınız, cep telefonunuz, bilgisayara bağlı oyun konsülü, akıllı ev ve işyeri, sınıflar, SiberRoom’lar, akıllı saatler, akıllı ev ve mutfak aletleri, akıllı sınıflar, akıllı tahtalar üzerinden bile, yayınlayacakları Frekanslarla canlı-cansız her şeyi sabote edebilirler. Öldürebilirler. Mesela akıllı kombinizin siz uyurken ya da evde olmadığınız zaman ( ki bunu sistem anında algılar) kombinizin çakmağını kapatıp, gazı sonuna kadar açıp, bir süre sonra çakmağı çaktırarak sadece sizi evinizi değil çevrenizle birlikte havaya uçurabilirler.

Bana kalırsa son günlerde giderek artan orman yangınları ve fabrika yangılarına da bakmak gerek. Bunlar alçak irtifa uyduları üzerinden Laser ve RF le de yapılabilir. Bir üstteki uydulardan titan çubukları ile yerin altındaki korunaklı sistemler bile patlatılabilir.

Bakın bütün trafolar “akıllı”(!?) hale getirildi. TEK TIK ile istedikleri şehrin istedikleri mahallesinin trafolarını, santrallerini patlatabilir. Hastahaneler, AVM’ler, Tren istasyonları, akıllı araçlar, tüm elektronik sistemler saldırıya açık. Bütün teknoparklar, OSB’ler bu açıdan yeni bir güvenlik anlayışı ile gözden geçirilmeli. İHA’lar, SİHA’lar, O akıllı otomobiller, ele geçirilip, gönderilip asıl evlerine saldırtılabilir. Obama’nın danışmanı olduğu “Dünyayı Arkanda Bırak” filminde Tesla’nın akıllı otomobilleri üzerinden aslında bu mesaja veriliyordu. Bundan sonra artık NanoChip’li Yapay zeka ile çalışan Kuantum bilgisarlara karşı yeni bir siber savunma yöntemi geliştirmek gerek. Bu anlamda fiziki koruma için kurşun bloklar ve Kenevir canlı olarak ya da ürün olarak kısmı bir savunma bariyeri oluşturabilir ama yeni Kenevir yönetmeliğini hazırlayanların bundan hiç haberleri yok sanırım.

Bakın, Yapay zeka sisteminin bir adım daha ötesi var. “Yapay Bilinç” o da NanoTub ile üretilmiş sistemler de yapay zekaları yönetecek. Bu sistemlerin entegrasyonu Starlink’ler, askeri uydular ve yerde 5G istasyonları ile sağlanacak. 5G’ye destek vermek siber işgal ordularının yolunu döşemekten farksızdır aslında.

Bakın iklim bahanesi ile bir hava kontrol sistemi kurguladılar. Ve tüm dünya bir yapay zeka tarafından uydudan, yer istasyonları ve diğer sisteme entegre edilen remi kontrol noktalarından izleniyor. Waqi.info internet sitesine girerseniz görürsünüz. İstedikleri bölgeye girişi anında durdurabilirler. Üretimi durdurabilirler. Sistemi kendiler de manipüle edebilirler. Ne yazık ki ülkemiz, bu gün, gelinen noktada Lübnan’dan çok daha büyük bir tehdit ve tehlike ile karşı karşıya. Geçen gün DUNA Project’ten söz ettim ama kimin umurunda. Bunun bir de Uzay bağlantısı var, Güneş enerjisini gökte toplayıp, kablosuz şekilde yere yönlendiren bir sistem, bizimkiler fosil yakıt mı, güneş enerjisi mi, HES mi onu konuşuyor. Füzyonu konuşan yok. BOR da öyle Karadeniz’deki Hidrojen Sülfür de. Sonra da Paris’e gidip fosil yakıt üretmeyeceğiz mevcutları da kademeli olarak  kapatacağız diye anlaşma imzalıyorlar.

Habervakti: Elon Musk da tam böyle bir zamanda, NeuraLink teknolojisinin insanlar için sağlık açısından nasıl önemli imkanlar sağlayacağına ilişkin bir açıklama yaptı. Aslında 2 yıl önce “Nesnelerarası İletişim” için örnek olmak üzere, kafasına Chip takılan bir maymunla, bilgisayar ve kendisinin satranç oynadığından söz etmişti.

Dilipak: Daha o günlerde kafamıza Chip takacaklar dedim diye benimle media da dalga geçen akademisyenler vardı. Evet, şimdi Musk  diyor ki, eğer göz hasarı sebebi ile görmeyen görecek, kulağı duymayan duyacak. Evet bu mümkün. Ağu’yu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı. Böyle başlıyorlar. “Islah ediciler” maskesi ile geliyorlar, ve bozgunculuk yapıyorlar. Biz bunu CoVİD  / mRNA sürecinde gördük. Körler ve sağırlar için, talebe göre ve kontrollü bir şekilde yapacaksanız tamam. Ama herkese bu bahane ile  NeuraLink denilen NanoChip’leri herkesin kafasına/deri altına takacak olursanız. Yarın beyinlerimizi de hackleyebilirsiniz. Bu Chip’leri takınca “Nesnelerarası iletişim”in NESNEsi olacağız. Bugün nasıl biyolojik cinsiyeti reddediyor ve cinsiyetsiz bir toplumu savunuyorsunuz, o zaman insan, hayvan ve makine arasın da fark kalmayacak. “Biyolojik insanın sonunu getirmeyi hedefliyorlar çünkü, “TransHumanizm” projesi ile. Zaten daha şimdiden de Kimlik kartlarımıza GENDER yazmadılar mı? Bakın bu yöntemle, cep telefonları üzerinden yayınlayacakları frenkansla erkeklere kadınlık, kadınlara erkeklik hormonu salgılatabilirler, kalp kapakçığınızı kilitleyebilirler. BioHacker’ler, bilgisayara girer gibi beyninize girip, bilgileri silip yeni bilgiler yükleyebilirler. İnsanı biyonik bir robota, terminatöre dönüştürebilirler. Anneler çocuklarını ya da çocuklar annelerini öldürebilir. “Mavi Balina” örneğinde bunu görmedik mi? Beyninize girenler, subliminal mesajlar ya da Frekanslar üzerinden her şeyi yapabilirler. Yani kullanmakta olduğumuz sistemler üzerinden Lübnan’dan bin beter sonuçlar soğuracak operasyonlar düzenleyebilirler.

Bakın İstanbul’daki bir TV stüdyodan yapılan bir yayını biz burada canlı olarak izliyoruz. O görüntü buraya radyo dalgaları şeklinde geldi. Elon Musk’un yaptığı, kafasına taktığı bir aygınla dışarıdaki görüntüyü alıp radyo dalgasını dönüştürüyor. Onu da alıp MK Ultra yani beyin kontrol dalgalarına dönüştürüyor. Bunu da beynin görme ya da işitme merkezine NeuraLink üzerinden iletiyor. Rüyada gözünüz kapalı iken nasıl görüyorsunuz, öyle görüyorsunuz. Burada asıl tehlike birilerinin beyninizin içine sızdıktan sonra orada ne yapacağı ile ilgili. İcabında TEK TIK la öldürülebilirsiniz de. Ama size, beyninize Kuranı kerim yükleyeceğiz, birkaç dakikada hafız olacaksınız da diyebilirler. Dikkat edelim Şeytan bizi Allah’la aldatmasın.

Habervakti: Bu konu çok kapsamlı, tehlike büyük anlaşılan. Daha fazlası insanlara ağır gelebilir. Hatta paniğe sebep olabilir. Onun için bu kadarla iktifa edelim. Daha sonra tekrar dönelim.

Dilipak: Evet ağır bir konu. Geç kaldık. Bugün bırakın Chip yapmayı, yarı iletken konusunu daha yeni konuşmaya, bu konuda çalışmaya yeni başladık. İnşallah yöneticiler akıllarını başlarına toplar, insanlar da bu konuda duyarlı olur ve Allah yardım eder de bu beladan kurtuluruz. İnanlar 3. Dünya savaşının başlamasından korkuyorlar. Savaş başladı. Bu TEOPOLİTİK bir savaş. Laiklik maskeli, dine ve ahlaka karşı bir savaş var ve birileri DİN’e ve DİNDARlara karşı bu savaşın arkasındaki PEDEFOLİK SATANİST SİYONİSTLERİN bilerek ya da bilmeyerek ekmeğine yağ sürüyorlar. GAZZE, NARİN olayı, SILA bebeğin başına gelenler ve bugün LÜBNAN’da yaşananlar eğer aklımızı başımıza getirmeyecekse,  daha beterinin başınıza gelmesini bekleyin.  Son noktayı bir ayetle koyalım: (Tevbe 24)de ne deniliyordu: (De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.)

NOT: Dilipak’ın bugün  aynı konuda Panorama TV’ye verdiği YouTube kanalındaki  video röportajına ulaşmak için linki tıklayınız: https://www.youtube.com/watch?v=mXAWRDg24lk