“İçimizdeki İsrail”, “içimizdeki İsrailiyat” kadar büyüktür.

Bu bela bugün ortaya çıkmadı. İsrailoğulları nasıl peygamberlerini öldürdüler, onlara iftira ettiler, Allah’ın ayetlerini değiştirdilerse, kendilerinden sonra gelen İbrahimi gelenekteki Hristiyanlığa da, İslam’a da aynı şeyi yaptılar.

Hz. İsa’yı İlah ve Rab edinenler de Yahudi idi, onu öldürmek için plan yapanda. “Üzeyir Allah’ın oğlu” diyenler de bunlardı. Kendilerini (haşa) “Allah’ın ailesi” olarak görenler de.

Katolikliği kuran Tarsuslu Yahudi Saul değil mi idi?

Rönesansa bakın, Aydınlanma felsefesine, Sanayi devrimi, Laiklik, Tapınak şövalyeleri hepsinin arkasında o Yahudileri göreceksiniz. Çünkü Sömürge mirası olan el yazması eserlerin tercümelerini Endülüs’ten gelen Yahudiler yaptı. Bu şekilde “dünya kültür mirası” ilk elden onların masasına geldi. Batının yükselişi ile bütün dünyaya yayıldılar.

Kabbalistik Yahudi’liğinin üzerinde aslında Muhiddin-i Arabi üzerinden ciddi bir İslamiyet etkisi var. İslam dünyası üzerinde de bu etkiyi Hind Müslümanlığı, Fars İslam’ı, Türk ve Suud İslam’ı üzerinde, Ahmedi’lik, Vehhabi’lik, Safevi Şia’sı şeklinde de görüyoruz.

İsrailoğulları’nın Mısır’dan çıkıp Kudüs gelip oradan dış dünyaya yayılırken ilk kapı Babil sürgünü oldu. Yani Bağdat. Arab Şiası’nın merkezi Bağdat. Babil 2.İsrail’di. Esaretten kurtulan mü’minler ve onlarla gelenler, Üzeyir aleyhisselamın önderliğinde Tevrat’ı Kudüs’e gidip yeniden tedvir edip yollarına devam ederken bile birileri çıkıp “Üzeyir Allah’ın oğludur” dediler.  Diğerleri, komşularının lanetlediği, daha sonraki dönemde yeniden tahrif edilen Tevrat’ta övülen Pers Kıralı Kiros’un himayesinde orada kaldılar bir kısmı İran’a gittiler. Yani, Kadim dönemde 2. İsrail Babil, 3. İsrail İran’dır. İran üzerinden Yahudilik Hindistan’a kadar yayıldı.

Yahudilik buradan Arabistan’a, Roma’ya, Rusya’ya doğru yayıldı. Yahudiliğin genişleme rotasında 4. Etap’ta Anadolu var. Körfez bölgesinden Arabistan’a, Anadolu coğrafyasında Türklere, Ermeniler Kürtler, Gürcüler arasında da yayıldı., yayıldı Akrabalık ilişkileri kurdular. Hazaralar ve Karaylar geç zamanda devlet bile kurdular. Mesela daha sonra Gök oğuzlar İsevi oldular.

Selçuklular döneminde Yahudiler sarayda oldukça etkin pozisyondalar. Mesela Hazar denizinin alt kayasında Media bölgesinde Rey şehri çevresinde İsfahan Yahudileri Doğu ile batı arasındaki baharat yolunda, ipek yolunda kilit noktadalar. Basra da öyle. Mesela Girit ve Kıbrıs, Rodos, Malta, Endülüs de, Galata da öyle. Buralar para, insan, mal ve bilginin aktarım merkezi. Endülüs bağlantılı Cebel-i tarık ve Aden körfezi de aynı şekilde. Yemen Yahudileri ayrı biz topluluk.

Yahudiler için Türkler (Yafesoğulları) ve Persler Tevrat’ta zikredilen iki imtiyazlı topluluktur.

Yahudiler Galata’dan İsviçre’ye gittiler. Galata Kırım üzerinden Baltık’a bağlanır. Bizans surlarını İskandinavya’dan gelenler inşa ettiler.

Sihir ve büyünün, mitolojinin 3 merkezi vardır. Mısır, Babil ve Kafkasya. Habil-Kabil olayı Şam’da yaşandı, Harut-Marut olayı Babil’de. Yecüc-Mecüc koridoru Kafkaslardan Hazar’ın iki yakasından Basra üzerinden Filistin’e uzanır.

Tevrat Yahudilerin koruyucusu olarak Yafes oğullarından ve Kiros’un soyundan söz eder. Araplar kınanan bir topluluktur.

Her milletten Yahudi/Museviler olduğu gibi (Kandan akrabalıkta Museviler kadını, diğer milletler erkek kanını esas aldıklarından bize karışık görünen onlar için karışıklık gibi gözükmez) Yahudi olmadıkları halde Musevi olan tek topluluk Karay’lardır. Yahudi olmadıkları halde Siyonist olan birçok Hristiyan topluluk vardır ve bunların başını Evengelikler çeker. Cizvitler ve Tapınakçılar hep bu gruptandır. Haçlılar da bu anlamda Siyonist grupta yer alır.

İran bugün Irak, Suriye, Lübnan, Yemen ve Bahreyn üzerinden Şii’ci bir politika izliyor. Burada Bahreyn farklı bir konumda. Bahreyn Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve Ürdün arasında oluşturulan Dahlan/Kushner Koalisyonu içinde yer alan tek Şii devlet Bahreyn. Bu koalisyonun görünmeyen ortağı ise Türkiye. Albayrak/Kushner diyaloğu aynı zamanda HABAT ittifakı KKTC ve Azerbaycan’ı da içine alıyor.

Türkiye bugün, HABAT/AGATHA diyaloğu ile, HAZARA-KARAY ittifakı içinde, özellikle İsrail’in ve Siyonizm’in gelecek senaryosunda özel bir yere sahip.

HABAT’çıların Beştepe’de ağırlanmaları, KKTC’ye yerleştirilmeleri, Bakü yönetimi ile Rothchild aile üzerinden kurulan yakın iş birliği, hem Armagedon savaşı, hem Arz-ı Mev’ud üzerinden, hem Yecüc-Mecüc koridorunun kontrolü açısından, gelecekte inşa edilmesi planlanan KARAY BİRLİĞİ, HAZARA DEVLETİ, İBRAHİM İTTİFAKI, NUHİ YASALAR senaryolarının hepsinin merkezinde İstanbul var.

Endülüs, Osmanlı döneminde özellikle Kanuni sonrası, Tanzimat ve İttihat Terakki döneminde Osmanlı üzerinde giderek artan bir Yahudi baskısı olduğu ve bu konuda Yahudi / Hristiyan İttifakı olduğu görülecektir. Sovyet devrimi, Almanya’da Hitler sonrası gizli bir Yahudi devleti vardır. Vatikan’da, Tapınakçı yapı içinde, Masonik örgütlerde her yerde Yahudiler vardır. Mesela Dünya derin devletinin beslendiği kaynaklardan biri olan MİTRA geleneği, Roma üzerinden Perslerden tevarüs edilmiştir.

Cumhuriyet döneminde Osmanlıdan gelen Yahudi misyonu 1. Derecede etkilidir. Mesela 2. Meşrutiyette Abdulhamid Selanik’e sürgüne gönderildiğinde evinde iskana tabi tutulduğu yer Yahudi iş adamı Alatini efendinin evidir. O Yahudi iş adamı bize Şemsi Efendi diye tanıtılan Kabbalistik Yahudi, Sebatayist Şimon Zwi mektebinin sahibi de Alatini efendidir.

Cumhuriyet dönemindeki Kemalist Türkçülüğün fikir babası Tekinalp mahlasını kullanan Moiz Kohen’dir. Kemalist düşüncesinin sistematize edilmesinde hatta Kemalizm’i Türkün dini olarak yeniden yapılandırma fikrinin sahibi Moiz Kohen’dir. Hatta bu maksatla Türkün yeni amentüsünü yazan, Mustafa Kemal için Mevlid yazan, ezanı bu anlamda yeniden yapılandırmaya kalkan akıl da aynı çevrelerin aklıdır. Osman Nuri Çerman da “Dinde Reform Projesi” ile, Kur’an-ı kerimden ahkam ayetlerinin çıkartılıp yerine Nutuktan parçalar eklenmesini teklif etmiştir.

Cumhuriyetin 10. Ve 15 yıl albümünde bütün bunlar açık açıl yazılmıştır.

Mustafa Kemal, Mason localarını aynı davaya hizmet edecek iki ayrı derneğe gerek olmadığı gerekçesi ile kapatmış ve Mason Meşriki azam’ını kendine müşavir ve sır katibi yapmıştır. Mustafa Kemalin özel doktoru, Yahudi seküler senyörü Güsberg’dir.

Mesela TDK’nin başına Ağop Dilaçar’ı getirmiştir. Türk Ocağı’nın ana sponsoru Lazaro Franco’dur. Şapka Devrimi’nden sonra Başımıza şapka giydirme işi Vitali Hakko ailesine verilmiştir. Bayar Alliance İsrailiete mezunudur. Maliyeci Cevat da Sabatay’dır.  Mesela İlk Kurşunu sıktı dedikleri Osman Nevres, nam-ı diğer Hasan Tahsin Sabatay’dır. Yahudiler Tapınakçı’ları örgütlerken Zerzevan üzerinden İran’daki Mitra geleneğini batıya aktarmıştır.

Yahudi Şeyh de var, solcu da. Bunlar arasında sağcı da var Milliyetçi de. Mesela Küçük Hüseyin Efendi, Fevzi Çakmak’ın şeyhidir. Küçük Hüseyin efendi İttihatçıdır ve Nakşi Şeyhi olarak bilinir. O kadar Müslüman, sağcı, solcu, liberal, Alevi, Sünni var ki, say say bitmez. Kimi politikacıdır, kimi bürokrat, kimi iş adamı, kimi bankacı, kimi sanatçı, gazeteci-yazar, kimi bilim adamı. Pek çoğu VIP ya da CIP’dir.

İsrail’in kuruluşuna giden yolda Türkiye’nin katkısı ilk derecede yer alır. Bu anlamda SSCB ve Türkiye’nin rolünü Yahudiler hayati bulurlar. Bundan sonraki Hazara ve Karay siyasetinde Türkiye 1. Derecede önemli ülkedir.

İsrail Cumhurbaşkanının Ankara ziyareti ve Beştepe’deki karşılama töreni özel bir anlam taşımaktaydı. Netenyahu bunun için gelecekti, Erdoğan onun için Kudüs’e gidecekti. Kurulacak laik Filistin garantör ülkesi olarak Türkiye adının zikredilmesi daha çok İsrail’in güvenliği ile ilgili bir misyonu ifade etmektedir. Netenyahu ve Abbas’ın kabul edilecekleri bir Filistin devletinin Garantör’ü olarak İsrail’in Türkiye’ye itiraz etmemesi, Türkiye’nin İslam dünyası üzerindeki tarihten gelen etki ve misyonu ile ilgilidir. Abartılı bir. Abdulhamid vizyonu konusu aslında muhtemelen Türkiye’ye yüklenmek istenen bu misyonla ilgilidir. Bu anlamda Mübadele aslında balkanlardan bir çok Yahudi’nin İstanbul’a göçü için bir vesile oldu. Bunların çoğu Türkçe isim alarak kendilerine balkanlardan soy uydurarak kendilerini gizlediler.

Türkiye’de “2 Mustafa” (Hz. Muhammed Mustafa ile Mustafa Kemali buluşturma projesi) projesi aslında H. Baş misyonunun bir devamı olarak AK Parti içinde Yeşil Feminizmle birlikte   örgütlenmeye çalışılan bir Yeşil Kemalizm projesidir.

Urfa, Hatay, Simondağı (Samandağı), Tarsus, İzmir (Simerna), Selanik Yahudiler için önemli şehirler. Yahudiler için bir anlam taşır.

Hz. İbrahim’in ve Hz. Nuh’un, Hz. Adem’in yaşadığı bir coğrafya olarak bütün Dinler için kutsal bir değer taşır. Hz. Yuşa’nın Kudüs ve ar-zı mev’ud sınırlarını tespit etmek için yolculuğu açısından Anadolu’nun Güneydoğu bölgesi ayrı ve özel bir anlam taşır. Bu tarihte de böyleydi. Bugün de böyle, Geleceğin tarihi açısından da böyle. Selam ve dua ile.