Makul gerekçelerle durumu hafifletici sebepler bulabiliriz;

Korumayı düşünemeyecek kadar sevgisiz bir dil, yaralamak üzere işler Diyelim ki, üzüntü veren olay çok önceden yaşandı ve şu anda muhataplarımıza ulaşıp da gönlümüzü ya da gönlünü rahatlatma şansımız yok. Ya da şimdi bana karşı iyiler fakat ben önceki yaşananları unutamıyorum tarzında bir durumumuz olabilir. Makul gerekçelerle durumu hafifletici sebepler bulabiliriz:

"Nasıl davranacağını bilememiştir.", "O esnada çok sıkıntılı bir durumda olduğu için kendisini kontrol edememiştir.", "Çok çile çekmiştir, sinirleri zayıflamıştır, çok yıpranmıştır. Bundan dolayı yanlış davranmış olabilir.", "Onun benimle bir sıkıntısı olduğu için değil, zor bir durumunda benimle muhatap olduğu için, o sözleri bana denk gelmiştir.", "Belki de o sözleri onun durumunu anlayabilmem ve ona yardımcı olabilmem için bana bir mesajdı.", "İyi zamanında herkes birbirini anlayabilir ve iyi davranabilir. Önemli olan bir insan zor durumdayken onu anlamak ve gereğini yapmak" şeklinde düşünerek, hem kendi tarzımızın doğru olmasına hem de muhatabımıza yardıma yönelebiliriz.

Şu çeşme ne güzelmiş, su içecek tası yok. Kırma insan kalbini, yapacak ustası yok (anonim)
Bu arada karşımızdakine gücendiğimiz kadar, bize gücenenler de olabilir. Çünkü biz de insanız ve mutlaka bir yerlerde şaşar düşeriz ve yanlışlar yaparız. Bu durumda da kendimizi de anlamaya ve hoş görmeye ihtiyacımız var. Önemli olan yanlışını görüp Allah'tan (c.c) af, kuldan özür dilemek ve sonra bunu tabiri caizse toprağa gömüp, ders almış ve olgunlaşmış olarak yolumuza devam edebilmektir. Ne kadar seversek sevelim ve ne kadar sevilirsek sevilelim, insanoğlu yanılabilir ve yanlış yapabilir. Bunu idrak ettiğimizde, kırgınlığımız azalır ve hafif bir üzüntüyle durumu atlatabiliriz. Ayrıca, olayın etkisi geçtikten sonra düşündüğümüzde, belki de yanlış anladığımız, abartılı algıladığımız ve yanlış yapanın biz olduğumuz ortaya çıkabilir. Bu yüzden, ilk algılarımız her zaman doğru çıkmayabilir. Bu durumda da, sakin olmalı, durumun net anlaşılması için kendimize zaman tanımalıyız.

Zayıf bünye, hastalığa davetiyedir
Özellikle çocukluğumuzda duygusal boşluklarla büyümüş, anne baba sevgisi ve ilgisinden yoksun kalmış, eleştirilerle örselenmiş isek; daha alıngan, daha kırılgan ve affetmekte zorlanan bir psikolojiye sahip oluruz. Çünkü "Kendisini taşımakta zorlanana kuş tüyü bile ağır gelir" İlâveten, bu durum düzelmedikçe, kırılmaların ardı arkası kesilmez ve şahıs bundan kurtulabilmek için bazen kendisini çevresinden izole ettiği bir hayata mahkum edebilir.

Ancak güçlü olanlar affedebilir, zayıf olanlar asla affedemez (anonim)

Önce kendi duygu durumumuzu güçlendirecek şekilde, sağlıklı düşünme zeminimiz olan bilgi donanımına sahip olmaya çalışmalıyız. Gerektiğinde psikolojik destek alarak kendimize iyilik yapmak, yakın ilişkileri daha olumlu hale getirebilmek vb. tedbirlerle, gönül kırıklığımızdan kurtularak hayat coşkumuzu artırmak; hem kendimize hem de bu dünyaya karşı görevimizdir. İlâveten, kendimizi toparlamakta, yüce dinimizin tavsiyeleri bize her zaman olduğu gibi yardımcı olacaktır.

Bu bağlamda, affedebilmekle ilgili pek çok ayet-i kerime ve hadis-i şerif de, aklımızı ve gönlümüzü besleyecek ve bize yol açacaktır. "Onlar ki hem bollukta hem de darlık zamanında Allah (c.c) yolunda harcarlar, öfkelerini kontrol altında tutarlar ve insanları affederler, çünkü Allah (c.c) iyilik yapanları sever." Ali İmran Suresi 134. "Uğradığı haksızlığı Allah (c.c) rızası için bağışlayan kimsenin de kıyamet günü Allah (c.c) katında izzet ve şerefi çoğalır." Tirmizi.

Yaşananlardan ders almak, bizi birkaç basamak daha yukarıya taşır
Üzüntüler bir noktada bizi olgunlaştırır, insanı ve olayları akıl terazisi ile tartmamıza vesile olur. Her sıkıntı, bizi daha iyi olmanın önemi hakkında bilinçlendirir. Affedebilmek, insanın kendisi ile başkaları ile arasını düzelten çok önemli bir ahlâktır. Bu yüzden, yanlış yapanın yanlışını hoş görerek, konuşarak ya da derinden tefekkür ederek meseleyi gönlümüzde tatlıya bağlamak, insani hayat mertebelerini tırmanmamıza vesile olur.

Bu dünya ne yazık ki, üzerek ve üzülerek geçecek bir dünya. Kendimizi korumak adına ve Rabbimizi (c.c) razı etmek adına, kırılmamaya çalışmak, bunun için üstün bir hoşgörü ile muamele etmek; insanlar arasındaki iletişim kalitesini de artıracak ve iki tarafın yaşama riski olan psikolojik tahribatı da en aza indirecektir.

Âşık der incitenden, incinme incitenden,
Kemâlde noksan imiş, incinen incitenden.

(Alvarlı Efe Hazretleri)