19 Haziran 2024 Tarihli medyaya düşen haber şöyleydi:

{ Şeriatın tartışıldığı bir programda kullandığı “Şeriatın haricindeki hiçbir sistemde 6 yaşındaki bir kızla evlenemezsin” sözleri nedeniyle “halkın bir kesimini ve dini değerleri aşağılama” suçlamasıyla hakkında soruşturma açılan Diamond Tema‘ya tepkiyle beraber destek mesajları da geliyor. Diamond Tema, “Diyanet’in onay verdiği bir kitapta yazanı söyledim” sözleriyle kendini savundu…}

LAİKLİKLE EN BÜYÜK SALDIRIYA UĞRATILMADIK MI?
Yıllardır medyanın içindeyiz. Doğrudan veya Şeriat sözcüğünü kullanarak İslam’a saldırılmadığı gün var mı? Aslında İslam’a yapılan ve yasalaştırılarak sürdürülen en büyük aşağılama, İslam’ı toplumsal  hayattan dışlamayla yani baskıcı ve buyurgan laiklikle yapılmadı mı? Anadolu’daki 1000 yıllık tarihimiz ve bu tarihin ruhu ve yaşamı olan İslam laiklikle darbelenmedi mi?

Bu durum bir asırdır ve hatta Tanzimat’tan bu yana bütün yıkıcılığı ile devam etmiyor mu? Bilgi ve bilinç yoksunu ilahiyatlar, tarikatlar, medreseler ve cemaatler dahil toplumumuz bu büyük aşağılama ve dışlamanın farkında mı?

Laikliği bize kabul ettirdikleri için laikliği değil de laiklik saldırısının yanında pek cılız kalan saldırıları mesele ediniyoruz.

Edinelim, edinmeliyiz de ama temel saldırıyı bilelim ve unutmayalım.

ORTAM HAZIRLAMAKLA BİZ DE GÜNAHKÂRIZ
Acaba biz Müslümanlar hurafelerden arındıramadığımız dini kaynaklarımızla ve İslam’ı savunuyorum diyerek  onu hurafelere boğan insanlarımızla düşmanlaşan karşıtlarımıza değerlerimizi yerme  fırsatını vermiyor, onlara ortam hazırlamıyor muyuz?

HATALARIMIZA MİSALLER
İslam’ın ana kaynağı olan ve Peygamberimizin de uygulamakla yükümlü olduğu Kur’ân’a aykırı konuları İslam’a yamamıyor muyuz? (Bak. En’âm 106; Zuhruf 43)

a.) Kur’an da recm var mı? Zinacıları taşlayarak öldürme cezası olan recmi Peygamberimiz Tevrat hükmü olarak uygulamadı mı? Kur’ân 100 sopa vurulması cezasını getirirken biz  recmi İslam’a mal etmiyor, sırtına yüklemiyor muyuz? (Nûr 2)

b.) Savaş esirlerinin öldürülebileceğine, köleleştirilebileceğine ve kişilerin yönetimine bırakılan köleleştirilmiş esirlerle nikahsız ilişkiye girilebileceğine onay vermiyor muyuz? Bu gibi kabulleri Kur’ân onaylar mı? (Bak. Muhammed 4; Nisa 25)

c.) Kur’ân karşı çıktığı halde, eline silah almaksızın dinden çıkanları ölüme mahkum eden bizim mezhebî görüşlerimiz değil mi? (Bak. Bakara 217; Maide 5,33)

d.) Tarihi dönemlerin bazı içtihatlarını din gibi kabul etmiyor muyuz? Örneğin Kur’ân elimizde ve önümüzde iken ve yıkıcı onlarcası gelip geçmiş iken hâlâ Mehdi bekleyenlerimiz az mı?

e.) Gündeme gelelim. Kur’ân pek çok ayeti ile ret ederken ergen olmamış / adet görerek bülûğa ermemiş kız çocuklarının evlendirilebileceği görüşü mezheplerimizin ortak kabulü değil mi? (Özel makalemize bakılabilir)

Peygamberimizin Hz. Aişe ile 6 yaşında iken nişanlanıp 9 yaşında iken zifafa girdiği hatalı söylemi, hadi isimlerini zkretmeyelim ana hadis kaynaklarımız yer almıyor mu? Peygamberimiz Kur’ân’a aykırı davranabilir mi?

DİNİMİZDEN ÖDÜN VERMEYELİM DE…
Laisizm dahil beşeri sistemler Cehennemlik suç-günah olan Allah’a ortak koşmadır. Nitelikli hırsızın eli kesilir. Faiz-zina-eşcinsellik haramdır, tesettür ve çevrecilik ilahi emirdir… Bütün bunlar tamam.

Dinimizden zerre kadar ödün vermeyiz, veremeyiz ama Sünnet’i de Kur’ânla birlikte anlamamız gerekmiyor mu?

Kurân ile çelişen ve Peygamberimize bühtan olan rivayetleri ve ictihatları niçin takdis, kabul veya tevil  etmek gereğini duyuyoruz?

İslam karşıtları-düşmanları her devirde vardır. Onların yermeleri kâfirlikleri gereği olarak doğaldır.

Bizi karşıtların yermeleri değil, iki buçuk asırdır dünya bilimine katkı verememe ve yaratılan tabiat ayetleri ile indirilen Kur’ân ayetlerini birlikte okuyarak dünyamızın ufkunu aydınlatamama  türünden  kendi hatalarımız düşündürmeli ve üzmelidir.

Kur’ânî vahiyle ayarlı ortak aklın ve bilimin rehberliğinde mücadele çizgimiz bellidir:

“ Allah’ın ayetlerini açıkça yalanlayan inkârcı kâfirlere  ve inkârlarını gizleyen münafıklara sakın ha boyun eğme. Onların engellemelerine, eziyet verici sözlerine aldırmadan yoluna devam et ve görevini yaparken yalnızca Allah’a güven. Unutma ki, her konuda güvenilir bir vekil olarak Allah yeter.” (Ahzab 48)

Ali RIZA DEMİRCAN