Ülkücü Hareket'in ve MHP’nin eski kalemşörlerinden Taha Akyol’un bile bugün sırf muhalif olduğu için MHP’yi kriminal bir yapı gibi sunmaya çalıştığı örneğini veren Soner Yalçın, Sinan Ateş dosyasında MHP ve ülkücü hareketin, Ayhan Bora Kaplan dosyasında ise AK parti içindeki milliyetçilerin hedef alınmış olmasının tesadüf olmadığına dikkat çekti. Yazının en dikkat çeken kısmı ise bu iki dosyada da oluşturulmak istenen algının tecrübesiz, kullanışlı ve aparat gazeteciler üzerinden yürütülmesine yapılan vurgu.

Suriye'deki bayrak provokatörü yakalandı! Suriye'deki bayrak provokatörü yakalandı!

İşte o satırlar:

‘’Çuvaldızını gazeteciler olarak kendimize batırmak zorundayız. Önceki gün Sinan Ateş dosyasına hayli vakıf bir hukuk insanı aradı. “Dosyayı açmadan, tek satır okumadan gazeteciler neler yazıyor neler!”

Soru soruyu doğuruyor; gazetecilere algı operasyonunu kimler, neden yaptırıyor? Salt lakırdıya dayalı habercilik araştırmacı gazeteciliği yok etti! Mesele sadece iktidar ortakları değil; ülkeye yönelik ağır dezenformasyon yapılıyor. Bu tür abartılar yüzünden ülke gri listeye alındı ve çıkarılması için Mehmet Şimşek’e teslim olunması dayatması yapıldı. Bu nasıl görülmez?

Erdoğan ile milliyetçilerin arasını kimler niye açmak istiyor, belli değil mi?

Maalesef.. Siyaset “okuması” yapılmıyor artık, gündem dedikodu kaynaklı adli vakalara indirgendi. Ki, bunun içinde PKK ve FETÖ’ye yönelik güvenlik mücadelesi pek yok. Aksine bu çevreler “hapisteki suçsuzlar” diye psikolojik algı yaratıyor kamuoyunda...

Yeni köklü bir mücadeleye ihtiyaç var. Bunun şiarı tam bağımsızlıktır. “O parti”, “şu lider” diye siyaset yapılmaz, mevzubahis olan vatandır.

Ah ne yazık ki kimileri bilgisi ve tecrübesi olmayan kullanışlı aparat gazetecilere inanmak istiyor. Tehlikenin farkında değiller; ülkeyi yakıyorlar…’’