Alman teolog Dietrich Bonhoeffer; aptallığın yarattığı kötülüğün diğer tüm kötülüklerden daha tehlikeli olduğunu söyler; nitekim birçok olayın arka planına baktığınızda sorunun kökeninde kötülük değil, aptallık yatıyor olduğunu görürsünüz. Kötülüğü protesto edebilirsiniz, karşı argümanlarla kötülükle mücadele etmeniz mümkün, oysa organize olmuş ahmaklar sürüsüne karşı yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur.

Emekli Askeri Hâkim Yusuf Çağlayan'ın ifade ettiği gibi; bir kez daha görüyoruz ki algı yönetimiBatı ve İsrail’in askeri müdahaleleri kadar yıkıcı. Öyle ki olaylar, mazlumu zalim, zalimi mazlum olarak algılatacak şekilde çarpıtılmış bulunuyor. Filistin’in yaşadığı işgal, şiddet ve insani krizden bahsetmeye kalkışıldığında hemen terör kartı çekiliyor. Kamuoyu ya İsrail’i ya da terörü desteklemek ikileminde bırakılıyor. Sayın hocam çok doğru evet ama benzer şekilde sivil Yahudilere saldırıldığında da eleştiri yaparsanız hemen siyonist ilan ediliyorsunuz.

Savaş; sivillerin, masum insanların en büyük düşmanıdır. Son savaş da diğerlerinden farklı değil. Bu bağlamda ABD /İngiltere/İsrail güçlerinin fırlattığı bombalarla insanların ölmesine tüm dünya neredeyse seyirci kalıyor. Kahrolsun vahşi Kapitalizm, kahrolsun sömürgecilik!

7 Ekim'de İsrail'e kim saldırdı?

Hamas’ın siyasi liderlerinden Halid Meşal, Kassam Tugayları’nın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği saldırıyı kendisinin de televizyondan öğrendiğini söylemişti.

Meşal, sabah namazından çıktığını ve bu sırada haber ajanslarından bilgi geldiğini belirterek, “Televizyon ekranları bilgi paylaştı ve bu şekilde biz de haberdar olduk bu büyük gelişme hakkında. Bu işlerin sorumlusu, kim gerçekleştirdi ilk başta bilmiyordum." demişti.

Halid Meşal'in, “Saha ile ilgili bilgiler ihtisasa göre dağılır. Askeri direniş tugayları vardır. Saha ile ilgili planları onlar alırlar. Siyasi kararları ise bizim yönetimimize bağlıdır." sözlerine bakılırsa, karar alma süreci tamamen başka bir gücün işi.

Bu güç odağı Meşal'i ve departmanını ya da HAMAS'ın tamamını sürecin dışında bırakmışlar. Sonuçta İsrail-Gazze hattında tansiyon yükselirken, İsrail'in farklı noktaları, Gazze'den ateşlenen roketlerle hedef alındı.

Soru şu; HAMAS liderinin haberi olmadığı saldırıyı, hangi örgüt gerçekleştirdi ve HAMAS'a hangi ülkenin istihbarat örgütü, bu saldırıyı üstlenmesini söyledi?

Filistin ve Gazze'de Hristiyanlar…

Gazze nüfusunun büyük çoğunluğu Arapça konuşan, neredeyse tamamı Sünni olan Müslümanlardan oluşuyor. Bununla birlikte Şehirde 3 bin 500 kişilik küçük bir Arap Hristiyan azınlık vardır. Gazze Hristiyanlarının çoğunluğu Eski şehrin Zeytun kısmında yaşamaktadır ve Yunan Ortodoks KilisesiRoma Katolik Kilisesi ve Baptist Kilisesi'ne üyedirler.

İsrail ablukası altındaki Gazze dahil işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te toplam 46 bin 850 Filistinli Hristiyan mevcut.

Türkiye ve Dünya kamuoyunda “İsrail’in 11 Eylül’ü” olarak tanımlanan ve HAMAS çatısı altında faaliyet gösteren Hamas'ın silahlı kolu, İzzeddin el Kassam Tugayları tarafından düzenlendiği iddia edilen “El Aksa Tufanı” isimli İsrail'e yönelik askeri operasyon, neredeyse bir buçuk milyon sivil halkı hedef alan savaşı tetiklemekle kalmadı, ABD ve İngiltere'nin uçak gemilerini Doğu Akdeniz'e yığmalarını sağladı.

Organize aptallık böyle bir şey işte. Tekrar soruyorum; acaba HAMAS saldırısı diye sahiplenilen bu operasyon, hangi yabancı devletin projesi?

Hristiyan Savaşçı örgüt: Rabbin Askerleri /Cunud er-Rab…

23 Ağustos günü Lübnan’ın başkenti Beyrut’un doğusundaki Mar Mikhael mahallesinde yer alan Madame Om Cafe bir saldırıya uğradı.

Saldırıyı, kendine Rabbin Askerleri/ Cunud er-Rab adını veren Hristiyan örgüte üye bir grup genç gerçekleştirdi. Saldırının sebebi ise aynı gece sahnelenen eşcinsel içerikli “Drag Show” adlı gösteriydi.

Örgüt, 17 Ekim 2019’daki kitlesel halk hareketi sırasında yerel sahada biraz öne çıkmaya başladı.

Örgütün üyeleri tamamen siyah kıyafetler giyiyor ve gömleklerinin üzerine kanatlı bir haç çiziyorlar; bu onların resmî logosu. Sokaklarda, meydanlarda ve halka açık yerlerde silah taşımıyorlar.

Örgüt, Ekim 2019’da Beyrut’un doğusunda Hristiyan çoğunluğa sahip Eşrefiye bölgesindeki Kerem ez-Zeytun mahallesinde, bugüne kadar gruba liderlik eden Joseph Mansour tarafından kuruldu. Örgütün kurucu lideri Joseph MansourRabbin Askerleri örgütünü “Rab İsa’nın evlatları, Kilisenin çocukları” olarak tarif ediyor.

Örgütün üyeleri; gömlekleri ve örgütlenme biçimleriyle 1930’lu yıllarda Avrupa’da Nazizm yanlısı ve faşist milislerin yükselişinin başlangıcını andırıyor. Bu örgütlerin etkisi Lübnan’a kadar uzanmış ve Lübnan Ketaib Partisi’ni doğurmuştu.

Örgütün finansörü, Société Générale Bank’ın Yönetim Kurulu Başkanı Antoun Sehnaoui-Anton Sahnavi.

Pek çok ticari faaliyeti bulunan ve varlıklı bir ailenin varisi olan iş adamı Sahnavi, etrafında kabadayıların bulunmasıyla ünlendi. Sahnavi ile Rabbin Askerleri arasında, örgüt üyelerinin büyük bir kısmının Sahnavi’ye ait şirketlerde güvenlik personeli olarak istihdam edilmesi suretiyle açık bir bağlantı mevcut.

Anton Sahnavi, bir milletvekili veya bakan olmamakla birlikte siyasi denklemin merkezinde yer alıyor. Nitekim seçmen listelerinin oluşumuna müdahale ediyor, milletvekili dayatıyor, başka milletvekillerini ve önde gelen basın organlarını para ve nüfuzla destekliyor. Eldeki bazı bilgiler, onun son yıllarda Batı’da güçlü bir şekilde yükselen sağ dalgadan etkilendiğini gösteriyor.

Katolik mezhebine mensup aile, zenginliğinin yanı sıra güçlü dinî bağlılığıyla da tanınıyor. İç savaşın başlarında baba Nebil Sahnavi, Hristiyan sağcı Lübnan Ketaib Partisi’nin askerî kolu olan Lübnan Kuvvetleri milislerinin kurulmasında ve finanse edilmesinde önemli bir rol oynadı. Askerî kola genç Beşir Gamayel (Cemayel) liderlik ediyordu. Bu sayede kendisini Hıristiyan bir lider ve sonra da cumhurbaşkanı olarak dayattı. Ancak patlayıcı bir maddeyle suikasta uğradı ve görevi devralmasına izin verilmedi.

Rabbin Askerleri; 1987’de Uganda’da Çılgın Rahibe Alice (Auma) Lakwena tarafından kurulan ve hükümete savaş açan radikalizm yanlısı bir Hristiyan terör örgütü Rabbin Direniş Ordusu’na (Lord’s Resistance Army/LRA) da benzetiliyor. Örgütü. Maruni Kilisesinin desteklediği biliniyor.

İsrail'in bombaladığı iddia edilen Hastane kimin?

Savaşta mabetler, okullar, hastaneler bombalanmaz. Türk Ordusu, bu konuda çok hassastır. Ama aynı hassasiyeti egemen emperyalist güçlerin ordularında göremediğimiz de bir gerçek. Nitekim İsrail ordusunun başlattığı “Demir Kılıçlar” operasyonundan etkilenenler için bir “sığınak” vazifesi gören hastane, 17 Ekim gecesi bombalandı. İsrail'in saldırısında en az 500 Filistinli öldürüldü.

İsrail'in abluka altındaki Gazze'de bombaladığı ve 500 kişinin hayatını kaybettiği El-Ehli Baptist Hastanesi, Anglikan Kilisesi'nin Kilise Misyoner Topluluğu (CMS) aracılığıyla 1882 yılında kuruldu. ABD merkezli Güneyli Baptist Toplumu’nun 1954 ile 1982'de işlettiği hastanenin yönetimi, daha sonra Filistin Anglikan Piskoposluğu’na devredildi.

Diğer ismi ile Ehli Arap Hastanesi, İngiltere Kilisesi'nin Misyon Topluluğuna ait.

Canterbury Başpiskoposu En Revd Justin Welby'nin açıklaması da bunu gösteriyor. Piskoposluk, FETÖ’cülerle irtibatlı. Piskoposluk Barış, Uzlaşma ve Dinlerarası Diyalog Departmanı 2007'de kuruldu. Kudüs Barış İnşacıları programına katılımı teşvik ediyor ve diğer dinler arası barışı inşa etme çabalarını destekliyor.

Uzmanlar patlama sonrası oluşan krater ve çevresindeki hasarın bir JDAM hava bombasıyla uyumlu olmadığını belirtiyor. Yerdeki deliğin, kinetik enerjiden meydana geldiği değerlendirmesini yapıyorlar. JDAM ya da müşterek doğrudan saldırı mühimmatı, ABD tarafından sağlanan İsrail cephaneliğinin bir parçası olan hassas güdümlü bir havadan karaya silah sistemi.

İsrail ordusu baş sözcüsü Tuğamiral Daniel Hagari de patlama sırasında bölgede herhangi bir hava, kara ya da deniz saldırısı olmadığını tespit ettiklerini söylemişti.

O zaman, bu hastaneyi kim havaya uçurdu? Yoksa koskoca hastane kim vurduya mı gitti?

Ya Ortodoks Kilisesi?

El-Ehli Baptist Hastanesinin havaya uçurulması, zihinlerde yerini korurken İsrail bu sefer Gazze Şeridi'nde bulunan Rum Ortodoks kilisesi Saint Porphyrius'a hava saldırısı düzenledi. Aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu en az 18 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı.

İsrailABD ve İngiliz donanmasına rağmen Amerikalı ve İngiliz hedeflerini bombalıyorsa bir düşünün derim.

Neden acaba?

Size bir senaryo yazayım; 7 Ekim'de gerçekleştirilen saldırıda yer alan militanlar, sakın bu Rabbin Askerleri /Cunud er-Rab örgütünden olmasın?