Ketebe Yayınları, birkaç hafta önce Kudüs Müftüsü Hacı Emin el-Hüseynî’nin hatıralarını ve mücadelesini ihtiva eden Kudüs’ten Beyrut’a adlı bir kitabı Ömer Tellioğlu’nun tercümesiyle okurlarına sundu.

Emîn el-Hüseynî (1897-1974), erken yaşta Filistin mücadelesine bir Arap milliyetçisi olarak başlaması, 1921 yılında İngilizlerin kurduğu Yüksek Müslüman Şer’i Konseyi’ne müftü sıfatıyla -genç yaşında- atanması, çıkarları doğrultusunda onu bu makamlara atayan İngilizlerle 1928 yılından itibaren çatışmaya girmesi, İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilerle ilişki kurması ve 1941-1945 yılları arasında Berlin’de ikamet etmesi, 1946’da Kahire’de kurulan ilk Filistin örgütüne ve halk meclisine başkanlık etmesi… nedeniyle İslam dünyasında ve Batıda -özellikle Yahudi siyasetçi ve yazarlarca- yoğun tartışmalara konu olmuştur.

Bizse bugün itibariyle, söz konusu tartışmaların dışında durarak, Kudüslü alimlere ve eylemcilere verilen el-Makdisî sanına da sahip Emîn el-Hüseynî’ye -öncelikle- rahmet diliyoruz. Zira o, “Hakikaten insan için kendi çalıştığından (seaa / sa’yinden) başkası yoktur.” (Necm 53/39) mealindeki İlahî hüküm uyarınca kendi zamanına mahsus bir çalışmayı -hesabını Allah’a vermek üzere- gerçekleştirmiştir. Biz bu mahsusiyete tabi olarak onun adıyla tanımlanan, anlatılan olaylara kendi zamanımızda sadece empati (einfühlung) yoluyla yaklaşabiliriz ki, bunun da kendi zamanımızın, düşünce, kanaat ve yargılarımızın bize birer perde olması nedeniyle çok zor olduğunu biliriz. Bu nedenlerle kendimizi Emîn el-Hüseynî’yi bugünkü Filistin davamızın ilk ve en büyük temsilcilerinden biri olarak selamlamakla ve ona rahmet dilemekle yükümlü sayarız.

Emîn el-Hüseynî’nin hatıra ve mücadelesini ihtiva eden Kudüs’ten Beyrut’a adlı kitaba gelince:

Kudüs’te doğan, ilk öğrenimini burada yapan ve Mısır’da Ezher Üniversitesi’nde okuyan Emîn el-Hüseynî, 1967’de ayrılmak zorunda bırakıldığı Kudüs’e dönmesine rağmen, burada ikamet edemeyip Beyrut’a geçti ve 4 Temmuz 1974 tarihinde burada vefat etti.

Elimizdeki kitap, onun 1937 -1948 yılları arasındaki tanıklıklarını ihtiva ediyor olsa da, o bir kronolojiye bağlı kalmaksızın “Yeri geldiğinde Filistin davası ile alakalı şahit olduğu hadiselere değinilerini ve ayrıntılı nakillerini de” işlemiştir.

Filistin Yüksek Arap Konseyi İcra Kurulu Genel Sekreteri sıfatıyla bu kitabı 1999 yılında Şam’da yayıma hazırlayan Abdülkerîm el-Ömer, kitabın serüvenini ve muhtevasını Takdim yazısında şöyle anlatmaktadır:

“Kitabı üç bölüme ayırdık. Birinci bölümde Müftü hazretlerinin hayatının kısa bir özeti ile onu ele geçirmeye çalışan Filistin’deki İngiliz manda idaresinden kurtulmak için zorunlu hicretini anlattık. İngiliz askeri kuvvetleri onu ele geçirerek vatanın istiklali uğruna yürüttüğü cihadı ve direnişi durdurmak için Mübarek Mescid-i Aksâ’nın hareminde bulunan evini kuşatmıştı. O bu kuşatmadan kurtularak Lübnan’a geçmeyi başarmıştı. 

Onun hicreti 13 Ekim 1937 gecesi sıradan pejmürde bir bedevi kılığına girerek vatanı Filistin’den Lübnan’a gitmek üzere ayrılmasından itibaren tamı tamına otuz yıl sürdü. 1967 Mart ayının ilk günü Filistin’in kurtuluşu yolunda cihadını ve direnişini devam ettirmek için Beyrut’tan uçakla Kudüs Havaalanı’na indi.

Birinci bölüm; onun 1937 yılında Kudüs’ten ayrılmasından 2, Dünya Savaşı’nın sonuna kadar yürüttüğü mücadelesini, Müttefiklerin eline geçtikten sonra Almanya’dan ayrılması ve Fransızlar tarafından yakalanarak Paris’te tutuklanmasına kadar olan dönemi ihtiva etmektedir. 

İkinci bölüm; 1946 yılında Kahire›ye gitmek üzere Paris›teki hapishaneden kaçarak Arap diyarına döndüğü zamandan itibaren Filistin davası etrafında cereyan eden olayları kapsamaktadır. 

Üçüncü bölümde; Müftü’nün Mısır›a dönüşünden 1948 yılında vuku bulan Nekbe’ye kadar Filistin halkının cihadı ve direnişi anlatılmaktadır. 

Hatırat 10 Mayıs 1948 tarihinde Safed şehrinin düşmanın eline düşmesi ile son bulmaktadır. 

Müftü hatıralarını Filistin dergisinde yayınlamaya başladı. Dergi Filistin Yüksek Arap Konseyi’nin marifetiyle, konseyin resmi yayın organı şeklinde periyodik olarak yayınlanmaktaydı. Hatıraların ilk bölümü 1967 yılında derginin 74. sayısında yer aldı. (…)

Dergide 1975 yılı Haziran ve Temmuz sayılarının bir arada çıktığı 171-172. sayıya kadar toplamda 75 bölüm yayınlandı. 

Merhum hatıratını kendisi el yazısıyla yazıyor, daktilo ettirdikten sonra tekrar gözden geçiriyor ve yayınlanması için göndermeden önce sayfaları imzalıyordu.”

Kitabın Emîn el-Hüseynî’nin tam hayatının anlatıldığı -iyi çalışılmış- bir giriş yazısıyla başladığını da okurlarımıza iletelim.