Putin’in yakın dostu Siyonistlerin sevmediği adam Henry Kissinger!

ABD'de iki başkan döneminde ulusal güvenlik danışmanlığı ve dışişleri bakanlığı görevleriyle, ülkenin dış politikasında derin iz bırakan diplomat Henry Kissinger, 100 yaşında öldü.

100 yaşına kadar 12 başkana danışmanlık yapmış olmasına rağmen Kissinger, dış politikayı Ulusal Güvenlik olarak kontrol ettiği 1969'dan 1975'e kadar Nixon ve Ford yönetimleri sırasında işlediği ve denetlediği suçlar nedeniyle dünya halkları tarafından en çok nefret edilen kişi unvanına sahipti.

Yahudiliği ve sığındığı ülke ABD adına yaptığı diplomatik çalışmalar başta olmak üzere, hayatının neredeyse her alanında tartışılan, ABD tarihindeki ilk Yahudi dışişleri bakanı Henry Kissinger’in ölümü sonrası yazılanlara bakıyorum; sadece Türklerin değil, içinden çıktığı Yahudilerin de kafası en az bizimki kadar karışık.

KissingerHaziran ayında 100. yaş gününü New York Halk Kütüphanesi'nde, kendisi de Yahudi olan mevcut Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in de aralarında bulunduğu uzun kariyeri boyunca VIP kişilerin yer aldığı bir partiyle kutlamış, en son Temmuz 2023'te Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüşmek üzere Pekin'e sürpriz bir ziyaret bile gerçekleştirmişti.

Bir Alman Yahudisinin Amerika rüyası!..

Heinz Alfred Kissinger, 27 Mayıs 1923'te Bavyera'nın Nürnberg yakınlarındaki Fürth kasabasında doğdu. Nazilerin, Avrupa Yahudilerini yok etme kampanyasından önce 1938'de ailesiyle Amerika Birleşik Devletleri'ne taşındı. Adını Henry olarak değiştiren Kissinger, 1943 yılında ABD vatandaşlığına geçti. Kissinger, 1943'ten 1946'ya kadar ABD Ordusu Karşı İstihbarat Teşkilatında görev yaptı ve 1946'dan 1949'a kadar Askeri İstihbarat Rezervinde yüzbaşıydı.

Savaş sonrası. Harvard Üniversitesi'ne burslu olarak devam ederek 1952 yılında yüksek lisans, 1954 yılında da doktora derecesini aldı. Sonraki 17 yıl boyunca Harvard'da öğretim üyeliği yaptı. İki çocuğunun annesi ilk eşi Ann Fleischer'dan 1964 yılında boşanan Kissinger, 1974’te New York Valisi Nelson Rockefeller'ın yardımcılarından Nancy Maginnes ile evlendi.

Kissinger, önce ulusal güvenlik danışmanı, sonra da dışişleri bakanı olarak Richard Nixon ve Gerald Ford'un yönetimlerinde çalıştı. 1970’lerde ABD dış politikasının beyniydi. Vietnam'daki çatışmanın sona ermesi için müzakerelerde bulunması, Çin'le ilişkileri başlatması, Sovyetler Birliği ile diyalog arayışlarına girişmesi nedeniyle Nobel Barış Ödülü'nü kazandı.

Tüm bunlar, ABD'nin Kamboçya'yı bombalamasında binlerce sivilin ölümünden sorumlu tutulmasına engel olmadı.

Kisserger’in suçları…

Kissinger'ın ABD dış politikasını yönlendirdiği dönemde Vietnam, Laos ve Kamboçya'da en az bir milyon insan katledildi.

ABD bombalarınca öldürüldüler, napalm bombalarıyla yakıldılar veya Agent Orange/ Portakal Gazı gibi ABD patentli kimyasallarla zehirlendiler. Nixon ve Kissinger; Amerika'nın Komünizme karşı sözde özgürlüğü, demokrasiyi savunduğu yönündeki klasik yalanları dile getirirken, insanlar ABD Ordusunca katledildi. Kissinger, Latin Amerika'da askeri darbeler tezgâhladı ve diktatörlükleri destekledi. Özellikle Eylül 1973'te Şili'de, Augusto Pinochet, Salvador Allende'nin reformist rejimini CIA destekli askeri darbeyle devirmeyi başardı. Bu dalga, on binlerce Şilili işçi ve siyasi aktivistin işkence görmesi ve Allende gibi öldürülmeleriyle sonuçlandı.

Arjantin, Uruguay ve Bolivya'da da benzer darbeler gerçekleşti ve bu diktatörler, Brezilya ve Paraguay'da uzun süredir varlığını sürdüren askeri rejimlerle güçlerini birleştirerek, bölgenin gizli polisi ve Amerikan CIA'sının devrimci güçleri yakalayıp öldürmesi için ortak bir girişim olan Condor Operasyonu'nu başlattı.

ABD’nin Johnson, Nixon, Ford, Carter ve Reagan hükûmetleri cuntalara planlama, koordinasyon, işkence eğitimi, teknik destek ve askeri yardım tedarikinde bulundular. Bu desteği genellikle CIA üstünden sağladılar.

Dünyanın başka yerlerinde de Kissinger'ın dahil olduğu eşit derecede benzer olaylar yaşandı. Endonezya'nın 1975'te Doğu Timor'u işgal etmesi; 1971'de Bangladeş'teki askeri katliam; İspanya, Portekiz, Yunanistan, Suudi Arabistan ve İran'daki diktatörlük rejimlerine ABD desteği ve ABD'nin Angola ve Mozambik'teki milliyetçi rejimlere karşı aşırı sağcı silahlı gruplara yaptığı yardımlar gibi.

Hatta ABD, Başbakan olduğu dönemde zorunlu askerliğin ve idam cezasının kaldırılması, evrensel sağlık hizmetleri, üniversitelerde ücretsiz eğitim ve adli yardım programları dahil olmak üzere çok sayıda yeni program ve politika değişiklikleri uygulayan Avustralya Başbakanı Gough Whitlam'ın seçilmiş İşçi Partisi hükümetini iktidardan indiren Canberra Darbesi’ne dahi destek verdi.

Tavşan kaç tazı tut Komünist ekseni yut!..
Kissinger, baş anti-komünist ve Yahudi düşmanı olan ABD Başkanı Richard Milhous Nixon'u Sovyetler Birliği ile yumuşama politikasına yönlendiriyordu.

Sadece bu mu?

Ayrıca gizli, kişisel temas yoluyla Çin Halk Cumhuriyeti'nin liderleriyle bir iletişim kanalı kurdu. 1972'de Nixon'a Çin gezisinde ve Mao Tse-Tung/ Zedong’la yaptığı tarihi buluşmada eşlik etti.

Kissinger, Mao’yu nasıl hizaya soktu?
Kapitalist ABD ve Kissinger, Kızıl Çin Başkanı Mao Zedong’u, siyaseten nasıl oldu da ABD yörüngesine oturttu?

Hangi küresel siyasi rüşveti verdiler?

İnanın şeytanın aklına gelmeyen Kissinger’in aklına gelmiş!..

Nasıl mı?

Birleşmiş Milletler ve kapitalist dünya, 1970 yılına kadar, Çin'in temsilcisi olarak Mao Zedong’un Başkanı olduğu Çin Halk Cumhuriyeti’ni değil, Çan Kay Şek tarafından Tayvan adasında kurulan Çin Cumhuriyeti’ni meşru kabul ettiler. Çünkü II. Dünya Savaşı boyunca Britanya, ABD ve Sovyetler Birliği'yle beraber hareket eden Çan Kay Şek önderliğindeki Çin; savaş sonrasında Birleşmiş Milletler Beyannamesi'nde "Dört Büyük" unvanıyla tanındı.

Çin, üç diğer büyük güçle beraber II. Dünya Savaşı'ndaki Müttefik Devletler'in biriydi ve Savaş'ın ana galiplerinden biri sayıldı.

1949 yılındaki bu yeniden kuruluş başta Batılı ülkeler olmak üzere dünya devletlerinin çoğunluğu tarafından kabul gördü. 1971 yılına gelindiğinde Kissinger ekibinin hazırladığı rapor doğrultusunda, değişen dünya dengeleri nedeniyle Çin Cumhuriyeti/Tayvan Birleşmiş Milletler’den çıkarıldı ve yerine Mao’nun Çin Halk Cumhuriyeti dahil edildi.

1971'de BM Genel Kurulunda yapılan oylamada, Pekin hükümetinin Çin'in tek meşru temsilcisi kabul edilmesiyle Tayvan'ın uluslararası örgütlerdeki konumu belirsiz hale geldi.

Gerek Pekin yönetiminin BM’deki yeni statüsü ve gerekse ABD Başkanı Nixon'un Çin Halk Cumhuriyetine giderek Mao Zedong ile görüşmesi, ABD’nin yıllar sonra izleyeceği Yeni Dünya Düzeni‘nin ilk aşamalarını oluşturuyordu.

Bu diplomatik girişimin amacı dünya barışını ilerletmek ya da bu ülkelerdeki totaliterliğe son vermek değil, iki komünist gücü birbirine karşı dengelemekti. Kissinger'ın eş zamanlı olarak Moskova'yla yumuşamayı benimsemesi ve ABD'nin on yıllardır süren Pekin'i tanımama politikasına son vermesinin temel itici gücü, Güneydoğu Asya'daki ve tüm dünyadaki devrimci mücadelelere karşı Stalinistlerin yardımına başvurmaktı. 

Kissinger, ülkesinin Çin ve Sovyetler Birliği ile ilişkilerinde ‘üçlü denge kurucu’ydu.

Uluslararası güçler arasındaki denge üçlüsü bağlamında Çinli lideri Mao Zedong'u Sovyetler Birliği etrafında dönen komünist sistemden uzaklaştırmasaydı belki de böyle anılmayacaktı.

Putin, dostunu kaybetti!..

ABD’nin efsane eski Dışişleri Başkanı Henry Kissinger ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dostluğu kamuoyunun malûmu ama çoğu kimse bilmez.

“Nereden nereye” denilebilecek bir dostluk hikâyesi bu.

1990'lar da Henry Kissinger, ilginç bir genç Rus'la karşılaştı ve ona geçmişiyle ilgili bir dizi soru sormaya başladı. O zamanlar tanıdık olmayan Rus liderle saatlerce yapılan röportajlardan derlenen 2000 tarihli otobiyografiye göre Vladimir Putin, sonunda ona "İstihbarat alanında çalıştım" dedi. 

Kissinger buna şöyle cevap verdi: “Bütün düzgün insanlar işe zekayla (istihbarat) başlamıştır. Ben de yaptım."

Putin, Kremlin'de basamakları tırmanırken ve sonunda bugünkü otokratik başkan haline gelirken, ABD ve Rusya birbirlerinden uzaklaşırken bile o ve Kissinger, sıcak bir ilişki sürdürdüler.

Anatoly Dobrynin’den Anatoly Sobchak'a Kissinger hattı…

KissingerABD Başkanı Richard Nixon'ın ulusal güvenlik danışmanı olarak, Sovyetler’in Washington Büyükelçisi Anatoly Dobrynin ile özel bir iletişim kanalı kurdu. Hatta Anatoly Dobrynin'in aracı için ABD Dışişleri Bakanlığı garajında özel araç park yeri bile tahsis edilmişti. 

Dobrynin, haftada dört defaya kadar sık ​​sık buluşup yemek yediği Henry Kissinger ile özellikle yakın bir ilişki geliştirdi. Birbirlerinin ofisine doğrudan hatları vardı; hediye alışverişinde bulundular, şakalar paylaştılar ve hatta birbirlerinin ebeveynleriyle tanıştılar.

Henry Kissinger, Putin ile nasıl tanıştı?
Yukarıda aktardığım genç bir Rusla karşılaşan Henry Kissinger hikayesi işte tam da böyle başlar.

Genç Putin, Saint Petersburg Belediye Başkanı aynı zamanda üniversiteden hocası, Yahudi asıllı Anatoly Sobchak'ın yardımcısıdır.

Anatoly Sobchak, Sovyetler döneminde Leningrad olarak değiştirilen Saint Petersburg'a eski ismini iade etmişti. Leningrad Devlet Üniversitesi'ndeki görevi sırasında hükümet karşıtı ılımlı yorumları nedeniyle hukuk öğrencileri arasında çok popülerdi. Putin ve Medvedev öğrencisi oldu. Mihail Gorbaçov'un görev süresi boyunca hukuk danışmanlığını üstlendi. Sobchak, 1991'den 1996'ya kadar Saint Petersburg Belediye Başkanıydı.

Görev süresi boyunca şehir, göz alıcı kültürel ve sportif etkinliklerin merkezine dönüştü. Sovyetler’in Washington Büyükelçisi Anatoly Dobrynin, ABD’li dostlarına Anatoly Sobchak'ı tavsiye etmişti. Sobchak, St. Petersburg belediye başkanı olduktan sonra, Council on Foreign Relations CFR/ Dış İlişkiler Konseyi Rusya'da sac ayağı oluşturmak için çalışmalara başladı ve bu kapsamda ilk olarak ST. Petersburg Komisyonu: ​​Rusya'da Alt-Up Reformun Katalizasyonu oluşturuldu.

Anatoly Sobchak görev süresi boyunca, Batılı yatırımları St. Petersburg'a çekmek için bazı girişimlerde bulundu. CFR, aziz Peter gibi imdatlarına yetişti. Hemen Kissinger-Sobchak komisyonu kuruldu. Petersburg Uluslararası Eylem Komisyonu'nun bir üyesi de kimdi dersiniz?

Vladimir Putin, St. Petersburg Birinci Müdür Yardımcısı Hükümet, Başkan, Dış İlişkiler Komitesi.

İyi mi?

Gençliğinde Türkiye'de bir süre bulunan Putin, Alman Yahudisi Eşkenazi Henry Kissinger'ın küresel himayesinde yavaştan yavaştan Rusya Federasyonu Başkanlığına hazırlandı.

Kissinger ile birkaç kez görüşen Putin'e göre, Kissinger, Sovyetler Birliği'nin Gorbaçov döneminde Doğu Avrupa'dan çok hızlı çekildiğini ve bundan dolayı kendisinin Kissinger'ın suçlandığını ancak bunun imkansız olduğunu düşündüğünü belirttiğinde Putin, Kissinger ile hemfikir olmuştu.

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Wladimir Putin 'First Person' isimli kitapta, Kissinger'ı “güvenilir bir dış politika danışmanı” olarak gösterdi. Putin, kitabında, 1990'ların başında, St. Petersburg belediye başkanının yardımcısı olarak Bay Kissinger'ı havaalanında karşılamasının istendiği ve o şekilde tanıştıklarını belirtmişti.

Henry Kissinger, kendisinin de ilk görevine istihbaratta başladığını ve Mihail Gorbaçov’ un Sovyet güçlerini Doğu Avrupa'dan çekmekte çok aceleci davrandığını söyleyerek onda güçlü bir izlenim bıraktı. Putin, “Henry Kissinger'ın bizzat kendisinden, ağzından böyle bir şey duyacağımı hiç düşünmemiştim” der ve ekler; "Ona ne düşündüğümü söyledim ve şimdi tekrar edeceğim: Kissinger haklıydı."

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger arasındaki görüşmeler çok derindi ve hem mevcut uluslararası ilişkilere hem de geleceğe dair vizyonlara ilişkindi. Rus lider Vladimir Putin’in basın sözcüsü Dmitry Peskov, "Birbirlerini uzun zamandır tanıyorlar, birkaç kez buluştular ve defalarca uluslararası Rusya-Amerikan ilişkilerinin mevcut durumu, gelecek vizyonu hakkında çok derin konuşmalar yaptılar. Başkan Putin de bu bilgeliği her zaman takdir etti” açıklamasını, Hery Kissinger'in ölümünün ardından yapmıştı.

Kremlin Sözcüsü Peskov’un verdiği bilgilere göre, "Henry Kissinger'ın siyasi olgunluğu ve olağanüstü diplomatik yeteneği" ikili arasındaki dostluğu zirveye taşıdı.

Henry Kissinger, Rusya'yı birkaç kez ziyaret etti. Bu geziler sırasında Putin ile ondan fazla kez görüştü (ilk görüşme Temmuz 2001'de, sonuncusu 29 Haziran 2017'de gerçekleşti). Henry Kissinger; Rusya'nın yeni küresel denge sisteminde önemli bir unsur olarak görülmesi gerektiğine ve Rusya ile ABD arasındaki dengenin dünyadaki istikrarı güçlendireceğine inanıyordu.

Washington'un Belarus'tan Kazakistan'a kadar eski Sovyet cumhuriyetlerinde “Rus hegemonyasını tanıması” gerektiği görüşünü defalarca dile getirmişti.

Putin, Kissinger'ın ölümü nedeniyle derin taziyelerini dile getirdiği mesajında; Kissinger’in seçkin bir diplomat, bilge ve ileri görüşlü bir devlet adamı olduğunu, derin ve sıra dışı bir insan olarak gördüğü Kissinger'le defalarca kişisel olarak iletişim kurduğunu ve onun en güzel anısını yaşatacağını belirtti.

Henry Kissinger’in Ukrayna çözüm önerisi… 
Henry Kissinger’in Ukrayna'ya yönelik bir barış planının ana hatlarını çizme çabaları, Avrupa medyasında özellikle ABD ve İngiliz basınında eleştirildi. Önerdiği projenin, ABD-Sovyetler Birliği yakınlaşması için kullanılan altın çağa duyulan nostaljiyle beslenen, gerçekte sürmekte olan savaş için hiçbir iyileştirici değeri olmayan, her derde deva fantastik bir ilaç olduğu yazıldı çizildi.

Henry Kissinger, 7 Aralık 2022’de The Spectator'da yayınlanan “How to avoid another world war”  başlıklı makalesinde, geçen Şubat ayındaki işgalden önce ateşkes ve sınırlara geri dönüş yapılmasını, başka bir deyişle, Rusya'nın tüm birliklerini Ukrayna'nın bu yıl fethettiği bölgelerinden çekmesini öneriyor; ancak Kırım'dan ya da 2014'te ilhak edilen ya da işgal edilen doğu Ukrayna'nın küçük bir bölümünden değil.

Bu bölgelere ilişkin düzenlemelerin müzakere edilmesi gerektiğini, bu bölgelerin statüsüne Uluslararası denetim altında referandum yoluyla karar verilmesi gerektiğini belirtmişti.

Henry Kissinger, yeni bir yıkıcı dünya savaşı riskini azaltmak için Ukrayna’da barış müzakerelerinin zamanının yaklaştığını ifade etmiş, Rusya’yı parçalama hayallerinin nükleer kaosa yol açabileceği konusunda uyarıda bulunmuştu.

Sami ırkının yaramaz çocukları Arap ve İsrail savaşlarında Kissinger’in rolü…
Yahudi asıllı Henry Kissinger; parlak bir diplomatik stratejist olarak kabul edilen Kissinger, 20. yüzyılın en etkili Yahudi figürlerinden biriydi. Kissinger, diplomatik kariyerinde görevlerini yerine getirirken iki farklı yaklaşım benimsedi: Danışmanlık döneminde daha açık fikirliyken, bakanlık döneminde önceden belirlenmiş kararlara dayalı olarak daha geleneksel bir tutum sergiledi. Ancak her halükârda ne yaptığından veya takındığı tavırlardan bağımsız olarak karizmasını dayatıyordu.

Arap-İsrail çatışmasının yoğun olduğun dönemde Kissinger "mekik diplomasisi”ni başlattı. Kudüs ve Şam arasında geçirdiği otuz iki gün sonunda İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri’nde İsrail ve Suriye arasında uzun süreli bir ayrılma anlaşması imzalanmasına yardımcı oldu.

Anti Siyonist Kissinger!..
Yahudi meseleleri üzerine yazıları, düzenli olarak Amerikan ve İsrail basınında yer alan, 2020'de 38. Dünya Siyonist Kongresi'nde ABD delegesi ve 2018'den 2021'e kadar Amerikan Siyonist Hareketi'nin yönetim kurulu üyesi İsrail Hayom analisti Moşe Phillips’in The death of Henry Kissinger-a Zionist post mortem/  Henry Kissinger'ın ölümü: Siyonist otopsi/ başlıklı makalesinde deyim yerindeyse adamı yani Henry Kissinger’i canlı canlı gömüyor.

Bu kadar kızmasının gerekçisi de Kissinger’in, İsrail'in gerçek barıştan daha az bir şey karşılığında maddi varlıklardan vazgeçmesi gerektiği fikrine dayanan anlaşmalara aracılık etmesi; böylece 1975'te İsrail'e, Mısır'dan kısa bir "savaşmama" taahhüdü karşılığında Sina'daki Mitla ve Giddi geçitlerini ve buradaki Abu Rodeis petrol yataklarını teslim etmesi yönünde baskı yapmış.

Neden bunu yapıyordu; çünkü Mısır'ı Sovyet yörüngesinden çıkarmak Kissinger için stratejik bir adımdı. Kissinger bu noktada İsrail’in değil Dışişleri Bakanı olduğu ABD’nin küresel çıkarlarına göre hareket etmişti.

Kissinger'ın görevden ayrılmasının ardından Arap-İsrail diplomasisinin dinamikleri, Kissinger'ın -tüm tanınmış dehasına rağmen- asla beklemediği şekillerde değişti.

Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat, Sina'nın tamamını geri almanın tek yolunun İsrail'le bir barış anlaşması imzalamak olduğunu fark etti ve öyle de yaptı.

Yaser Arafat neredeyse egemen bir bölge ve fiili bir ordu elde etmenin tek yolunun İsrail ile bir barış anlaşması imzalamak olduğunu fark etti ve öyle de yaptı. Ürdün ve daha sonra birkaç Körfez krallığı, İsrail'le barış anlaşmaları imzalamanın kendileri için daha avantajlı olduğuna karar verdi ve öyle de yaptı.

Ancak hem Kissinger'ın aracılık ettiği anlaşmalarda hem de daha sonra ortaya çıkan anlaşmalarda iki temel sorun var.

Birincisi; bir diktatörle imzalanan bir anlaşmanın her an, herhangi bir nedenle iptal edilebileceğidir. Bu, Müslüman Kardeşler'in Mısır'daki kısa süreli iktidara yükselişi sırasında yaşandı. Aynı durum, İsrail'in Gazze'yi Filistin Yönetimi'ne vermeyi kabul etmesi ve kısa bir süre sonra Hamas'ın yönetimi ele almasıyla da yaşandı. Ve şimdi 7 Ekim'den sonra Hamas kontrolündeki Gazze'nin sonuçlarını görebiliriz.

Ancak ikincisi ve aynı zamanda çok ciddi bir sorun, yukarıda adı geçen Arap rejimlerinin hiçbirinin gerçek bir barış eğitimi almamış olmasıdır. Vatandaşlarına İsrail'le barışı ve bir arada yaşamayı öğretmediler. Aynı şekilde çocuklarına da bu konuda eğitim vermek için hiçbir çaba göstermediler. Yani Yahudi karşıtı ve terör yanlısı nefret, tüm bu ülkelerdeki Arap kitleleri arasında patlamaya hazır bir şekilde hâlâ yüzeyin altında kaynıyor. Böylece İsrail'in bu anlaşmaların her biri için verdiği olağanüstü tavizler, sonunda Yahudi Devleti için ateşkes anlaşmalarından biraz daha fazlasını güvence altına aldı.

Kissinger, Yom Kippur savaşında İsrail’i yanlış yönlendirmiş!..
Yom Kippur sabahı, 1973'teki Arap işgalinden saatler önce, Golda Meir'e askeri istihbarat görevlileri tarafından Mısır ve Suriye'nin İsrail sınırlarına asker yığdıkları ve o günün ilerleyen saatlerinde saldıracakları bilgisi verildi. İsrailliler hemen Kissinger'le temasa geçti. "Çatışmanın patlak vermesine kadar Kissinger, Mısır-Suriye saldırısından ziyade İsrail'in önleyici bir saldırı olasılığıyla ilgileniyordu." Kissinger, ABD'nin İsrail büyükelçisine, Meir'e şahsen bir "başkanlık ricası", yani Başkan Nixon adına "savaş başlatmaması" yönünde bir uyarı iletmesi talimatını verdi.

O dönemde İsrail dışişleri bakanı olan Abba Eban, kendi otobiyografisinde IDF genelkurmay başkanı David Elazar'ın önleyici bir saldırı önerdiğini doğruladı, ancak Meir ve savunma bakanı Moshe Dayan bunu "ABD'nin bunu provokatif olarak değerlendireceği" gerekçesiyle reddetti.

Arap ülkeleri saldırır saldırmaz İsrailliler, ABD'den askeri malzemeyi hava yoluyla nakletmeyi talep etti. Kissinger onları acımasız bir hafta boyunca oyaladı. Makovsky, 1993'te The Jerusalem Post'ta Kissinger'ın stratejisinin "sınırlı bir Mısır zaferi" düzenlemek olduğunu yazmıştı.

ABD Dışişleri Bakanı, İsrail'in zaferinin "İsrail'in Sina'da herhangi bir toprak tavizi vermeme kararlılığını güçlendirmesine neden olacağından" korkuyordu. Savaşın ardından Kissinger, İsrail'in Sina'nın bir kısmını Mısır'a teslim etmesini amaçlayan "mekik diplomasisi"ni üstlendi.

Dönemin başbakanı Yitzhak Rabin, başlangıçta tereddüt ettiğinde Kissinger, Amerika'nın İsrail'e verdiği desteğin acımadan "yeniden değerlendirildiğini” duyurdu. Bu, 1975 yazında Rabin sonunda teslim olana kadar ABD'nin İsrail'e silah sevkiyatının tamamen kesilmesi anlamına geliyordu.

Dahası, aynı yıllarda Kissinger'ın Sovyet Yahudilerini kurtarma çabalarını da acımasızca baltaladığı çok nadiren hatırlanır. ABD-Sovyet ticaretini Sovyet Yahudilerinin göçüne bağlayan Jackson Değişikliğini engellemek amacıyla Kissinger, Yahudi liderleri, Senatör Henry ("Scoop") Jackson'a verdikleri desteği geri çekmedikleri takdirde İsrail'e Amerikan yardımını kesebileceği tehdidinde bulundu.

Moşe Phillips sözlerine devamla diyor ki; “Kissinger'ın Sovyet Yahudilerine zarar verme girişimlerinde ne kadar alçakça davrandığını Aralık 2010'a kadar öğrendik ve o zaman, Kissinger'ın başkan Richard Nixon'a Sovyet Yahudilerine yönelik zulmün "Amerikan işi olmadığını" tavsiye ettiğini ortaya koyan bir Beyaz Saray kaset kaydı yayınlandı." Kissinger, "Yahudilerin Sovyetler Birliği'nden göç etmesi Amerikan dış politikasının bir hedefi değildir. Ve eğer Yahudileri Sovyetler Birliği'ndeki gaz odalarına koyarlarsa, bu Amerika'nın meselesi değildir." dedi.

Kissinger, Nixon'a şunları söyledi: "Ve bu ülkedeki Yahudi cemaatinin bu konuda vicdansızca davrandığını düşünüyorum. Haince davranıyor." Henry Kissinger, hem İsrail Devleti'ne hem de Sovyet Yahudiliğine ağır zarar vermekten sorumludur. Kissinger ve İsrail'i tartışırken hatırlamamız gereken şey bu. İyi ama; Kissinger, 1977'de görevden ayrıldıktan sonra İsrail lehine daha açık konuşmaya başladı ve o yıl yaptığı bir konuşmada açıkça şunu ilan etti: "İsrail'in güvenliği tüm özgür halklar için ahlaki bir zorunluluktur." demişti.

Kissinger’a göre meşruiyetin, adalete dayalı olması zorunlu değildir. Örtük olarak “gücün hakkı” ilkesine dayalı bu siyasi gerçeklik, Henri Kissinger tarafından ustaca uyarlandı, cilalandı, süslendi ve Amerikan siyasetinin yürütülmesini üstlendiği sıcak noktalara onun yanında taşındı. Bu sıcak noktalara, kanlı ihlaller ve insanlık dışı uygulamalardan sorumlu tutulduğu bölgeler de dahil.

Bu çerçevede birikmiş düşüncelere ve kesişen çıkarlara göre Kissinger ve beraberinde Washington; Çinhindi ve Çin’den Şili ve Arjantin’e, sonra Ortadoğu, Afrika ve Avrupa Atlantik sahasına kadar modern dünya tarihinin önemli duraklarını adımladı.

Türkiye dostu Kissinger!..

100 yaşında hayatını kaybeden ABD’li diplomat ve uluslararası ilişkiler yazarı Henry Kissinger, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yakından tanınan bir kişiydi. Kissinger, 1973-1977 arası yaptığı Dışişleri Bakanlığı görevi sırasında, Kıbrıs bunalımı ve bunun Türk-Amerikan ilişkilerine yansımalarını yönetmek durumunda kaldı.

Türkiye’yi önemli bir NATO müttefiki olarak gören Kissinger, Kıbrıs’a askeri müdahale nedeniyle Kongre’nin silah ambargosu uygulamasına karşı çıkmış ama engelleyememişti.

Haşhaş yasağı, Kıprıs Barış Harekatı sonrası Türkiye'ye uygulan silah ambargosu vs. vs. Birçok olay, onun döneminde yaşandı. İşte size, toprağı bol olsun, Siyonist Yahudi, cehennemde cayır cayır yansın ucuzluğuna kaçmadan hazırladığım farklı bir Henry Kissinger potresi.