Tarihte beşer tarafından üretilen en büyük kutsal ya yüce bir ideoloji ya da kutsal bir iktidar olmuştur. Adı geçen kutsalı korumak için de onlar için her yer savaş alanı ve her savunma yolu meşru görülmüştür.
Hile, tuzak ve kumpas hallerini tarz seçen şeytan, inananlara her taraftan saldırarak onları bir kavgaya sürüklemek istemiştir hep...
Hile, tuzak ve kumpas gücü veya salt otoriteyi putlaştıranların amelidir.
Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. (Al-i İmran:54)
Müslüman, yaratıcısına inanan , yaratıcısının gönderdiği kurallara teslim olarak yaşayan ve bu inancı ile güzel duygulara sahip, başkalarına saygılı, ideal davranış ölçülerine sahip insan demektir.
Varlık gerekçesi iyiliği yaşamak ve yaymak olan Müslümanlar neden bin bir türlü sıkıntılar ile karşı karşıya kalıyorlar?
Gerçekten anlatıldığı gibi olmamaları mı yani İslam’dan uzak olmaları mı yoksa madde ile bakan göze kibrit çöpünü sokmaya çalışmaları mı?
Batı kültürü denen tek dişi kalmış canavarı yani maddeyi esas alarak yaşayan birey veya bireylerde tek doğru kendi mutlulukları iken İslam üzere olanda esas birlikte ihyadır.
Çağdaş Lider Aliya İzzet Begoviç´in şu sözleri kayda değerdir: ?Geleceğimizi geçmişimizde aramayacağız. Kin ve intikam peşinde koşmayacağız. Ben Avrupa´ya giderken kafam önümde gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsala saldırmadık. Oysa onlar bunların tamamını yaptılar. Hem de Avrupa´nın gözü önünde; Batı medeniyeti adına? Batıya adaletten başka borcumuz yoktur. Buradaki batı ile ;
Hile, kumpas ve tuzaklar dahilinde güç devşirmeye çalışan bizdeki batı arasında hiç bir farkın olmadığını unutmamak gerekiyor. İkisinin de ortak özelliği ilah edindikleri maddeye hizmet. Biri düşman seçtiği ülkeyi yok ederek bunu başarmaya odaklanırken diğeri putlaştırdığı dünyevileşme ideolojisini egemen kılmak için uğraşır. Hile , tuzak ve kumpas kavramlarını ise en büyük yol arkadaşı edinirler.
Yüce Allah; kafirlerin yol, yöntem, tarz ve davranışlarının örnek alınarak Müslümanların davranış, bakış ve eğilim örtüşmesiyle kendi dışındakilere yakınlaşmalarına, benzeşmelerine izin vermiyor. Çünkü Müslümanın işi hayır endekslidir. Durum böyle olunca oyun oynayanların ve tuzak kuranların saldırganlıkları iyice artmaya başlıyor.
“Bir tek adam seninle hidayete gelse, sahra dolusu kırmızı koyun ve keçilerden daha hayırlıdır.”
(Buhari, Müslim ve Müsned’i Ahmed’den nakil;İhya-u Ulum ,1/9)
Bir insanın ebedî saadetinin kurtulmasına vesile olmak, değil sahra dolusu koyunu tasadduk etmekten, belki güneşin üzerine doğduğu her şeyden daha hayırlı ve daha mühimdir. Çünkü sahra dolusu koyunu tasadduk etmek ne kadar büyük bir fazilet ve sevap olmuş olsa da sınırlıdır. Ama hidayetine vesile olduğun kişinin saadeti mahdut değil, ebedîdir. Yani o kimsenin sana olan şükran ve minneti ebedî olacaktır.
“Allah’a yemin ederim ki, senin sayende Allah’ın bir tek kişiye hidayet vermesi senin için, kırmızı develerin olmasından daha hayırlıdır.” (Buhari 7/3468, Müslim 2406/34)
“Kim hidayete çağrıda bulunursa, kendisine tabi olanların sevapları kadar ona sevap verilecek ve tabi olanların sevaplarından da hiçbir şey eksilmeyecektir. Kim de dalalete davet ederse, kendisine tabi olanların günahları kadar günah ona verilecek ve tabi olanların günahlarından da hiçbir şey eksilmeyecektir.” (İbn Mâce, Sünnet 14)
Sadece kendi menfaatini gözeten ve bu hedefi elde etmek için başka kültür ve insan gruplarına yönelik her türlü gayrı meşru yönelişlere izin veren beşeri ideolojilerin genel karakteri, kendi hakimiyet ve faydasını elde etmektir. İnsan, Kur’an’ın belirttiği gibi genelde “heva ve hevesine tabi” bir varlıktır. Bu anlayış ve tutumlara alternatif kimlik ve kültür, sadece Allah’a tabi olmayı benimseyen Müslüman şahsiyetidir . *İslam üzere olan şahsiyetin adaletli ve ahlaklı kimliği, maddeci, menfaat ve egoist grupların varlığını ve işlevlerini sekteye uğratıyor ve başarılarını engelliyor.*
Bu zalim ve hegemonik güçler; Müslüman insana nüfuz edilemeyeceklerini anlayıp köşeye sıkışınca şeytani tuzak ve aldatıcı taktiklere başvurmuşlardır. Bunun için, tüm hile ve politik yolları devreye sokarak, asıl emellerini, kendi ideoloji ve hayat felsefelerini sürekli ayakta tutmaya çalışmışlardır.
Bu güçler, öncelikle:
*Müslüman kimliğini ve değerlerini itibarsız kılmaya çalışırlar.* Arkasından, kendi sahte menfaat ve hedonik zevklerini tatmin etmeye çalışıma hırsı vardır.
Müslüman kitlelerin sahtekar veya ajan tipli din önderlerinin eline düşmesi ve onların sapkın, İslam dışı anlayış ve uygulamalarının esiri haline gelmesi öze düşman saldırgan grupların ekmeğine yağ sürmüştür. Bu can yakıcı gerçekliği unutmamak ve bir öz eleştiri çalışmasını yaymak gereklidir hatta zorunludur...
*Bu algı, İslam’ın entelektüel gruplarca da yanlış anlaşılmasına ve dolayısıyla bu kesimin oynan oyunlara hemen inanmasına sebep olmuştur.*
Unutmayalım ! 28 Şubat ruhu adını vermekten çekinmeyeceğim o kirli ruh hep bir yerlerde fırsat kolluyor.
Alan bulduğu andan itibaren ortaya çıkmaktan haz alıyor. Son günlerde gündem de yer bulması için büyük çabaların ortaya konulduğu teğmenler olayı basite alınmayacak kadar önemli.
Ali Kalkancılar üzerinden tezgahlanan oyunların öncelikle mevcut iktidar tarafından hatırlanması ve unutulmaması oldukça önemli. 15 Temmuz işgal girişimi çok tehlikeliydi fakat aşikardı ve bütün pisliği ile ortadaydı. Ama bu tür oyunların ne kadar tehlikeli olduğunu barındırdığı pislik her birimizin parçasına değince anlayabiliriz ancak !
Anladığımız vakit çok geç olmamış ve bin yıl izi kalacak denilen iğrençliklere yeniden alan oluşturulmamış olur inşallah !
Terör devleti İsrail ‘in yaptıkları nasıl son günlerde 3. Hatta 5. Haber durumunu bilinçli bir şekilde dönüştüyse azgın ruhluların yaptıkları da maalesef sözüm ona bizim medya tarafından âdeta yok kabul ediliyor.
Milli Eğitim bakanımızın haklı çıkışının birileri tarafından linçe dönüştürülmesi kadar Milli Savunma Bakanımızın üzerindeki baskılarda görünmezden gelinmemeli.
Birileri yeniden yeni kaleler inşa etme derdinde.
Yeni Fadimeler bulmaları hiç te zor değil.
Önemli olan bizlerin buradaki duruşu. Fetoist yapıların yaptıkları üzerinden bir korku odası oluşturma çabaları sıradan değildir. Bizler ne Fetoist yapıların satılmışlıklarını ne de darbe projelerini unutacak kadar zavallı değiliz. Bu coğrafyada yaşayanların inanç kavramına bağlılıkları korku sebebi değildir tam tersi huzura vesile sebebi olarak önem arz eder.
...