KK, hayatımıza 1992’de SGK Genel Müdürü olarak girdi.

Bu makamı 1999 yılına kadar işgal etti…

O yıllara dair birçok medya organında sayısız haber yapıldı…

Yüzlerce köşe yazısı yazıldı…

Milyonlarca yorum yapıldı…

Ben o dönemlerde sahada toy bir muhabirdim…

En ballı, en bereketli haber kaynağım SSK hastaneleri idi.

Yaptığım o kadar çok haber, tanık olduğum o kadar çok trajedi vardı ki,

bunları köşemde yazmaya kalksam 3 aylık yazı dizisi olur…

Kısmet olursa yakın bir zamanda çıkaracağım kitabımda yer vereceğim sizler için.

Neyse…

Sadede gelirsek…

KK’nın, SSK Genel Müdürü olduğu yılları şu iki dua özetliyordu bence…

“ Allah kimseyi SSK’ya düşürmesin”

“ Allah düşmanıma bile SSK’da sürünmeyi nasip etmesin”

*

7 yılda SSK’yı batıran KK, 2000’li yıllarda siyaset sahnesinde boy göstermeye başladı.

Derken bir kaset operasyonu sonrası CHP Genel Başkanı oldu…

Nasıl mı?

Fetullahçı çete Baykal’ın kasetini servis etti…

Baykal bunun üzerine istifa etti…

KK’ya sordular; “İsminiz Genel Başkanlık için geçiyor, aday olacak mısınız?”

“Hayır” diye cevapladı…

Çok değil, bu cevabından 24 saat sonra adaylığını ilan etti.

İşte o gün bu adama güven olmaz demiştim…

Kaypak demiştim…

Makam için, koltuk için her şeyi yapar demiştim…

Çok can yakar, çok adam harcar demiştim…

Ne demişsem öyle oldu.

*

8 seçim kaybetti, koltuğundan vazgeçmedi…

Kendisine muhalif olanları sindirdi…

Tasfiye etti…

Yetmedi tehdit etti…

15 Temmuz’a kontrollü darbe dedi…

Kontrollü ve konforlu bir şeklide darbeyi elinde kahvesiyle ekran başında izledi…

Ve bugün…

Koca CHP’nin Genel Başkanı olarak seçime girmeye cesaret edemiyor…

Çünkü korkuyor…

Tırsıyor…

Tir tir titriyor…

Aday olursa koltuğunu kaybedeceğini biliyor…

Koltuğunu kaybettiğinde bir hiç olacağını biliyor…

Kimsenin onu umursamayacağını çakıyor…

Sonra, aslanlar gibi meydana çıkan Muharrem İnce’yi istemeyerek, mecburen aday yapıyor…

Ve adayını takdim ederken “ Gel bakalım buraya Muharrem İnce” diyerek küçümsüyor, patron benim mesajını veriyor…

Düşünebiliyor musunuz?

Bir Genel Başkan, koca Cumhurbaşkanı adayını bu şekilde tanıtıyor…

Dinle Kemal Efendi…

Sen, ciddiye alınacak bir siyasetçi değilsin…

Saygı duyulacak bir lider değilsin…

Bu ülkeyi yönetebilecek yetenekte hiç değilsin…

Sen,

CHP’nin Genel Başkanı olarak yakın geçmişte kendi partinin hedef tahtasına koyduğu,

hakaretler yağdırdığı, Cumhurbaşkanı olmaması için türlü fırıldaklar çevirdiği

Gül’ü aday göstermek için “gubidik” işler yapan birisin.

Ve gideceksin…

Sen, bu partinin başında olmayı hak etmiyorsun…

25 Haziran’dan sonra tarih olacaksın…

Hak edenler oturacak yapışıp da bırakmadığın o koltuğa…

Bak Muharrem İnce’ye dikkat et…

Aklınca onu tasfiye etmeyi tezgahladın…

Seçilememesi için sen ve teşkilatların ayrı bir gayret gösteriyorsunuz…

Muharrem İnce sanki yapayalnız…

Sanki seçimlere bağımsız aday olarak giriyor gibi.

Nedeni çok açık…

Sen ve kurmaylarının derdi Cumhurbaşkanlığını almak değil…

İktidar olmak değil

Derdiniz parlamento…

Derdin koltuğun…

Ama olsun!

Göreceksin İnce savaşacak…

Seçimleri zorlayacak…

Parlayacak…

Muhalefet nasıl yapılır gösterecek…

Seçmenlerine “oh be işte budur” dedirtecek…

Belki kazanamayacak…

Ama seni fena sallayacak…

Kemal Efendi.

***

MERAL AKŞENER

Asena Maral,

Meral Abla,

Namı-diğer Meral Akşener…

Kendileri de hayatımıza 95 seçimlerinde (Nurettin Veren’in söylediğine göre) Fetullah’ın referansıyla milletvekili olarak girdi.

8 aylık bir İçişleri Bakanlığı dönemi vardı…

8 yıla bedeldi…

Nedenlerini yarınki yazımda okuyabilirsiniz.

Kemal Bey ile Maral Abla’nın maceralarına yarın kaldığımız yerden devam ederiz.

ERDOĞAN İLE AYNI FİKİRDE DEĞİLİM

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde,

“Erdoğan’a oy vereceğim ama AK Parti’ye oy vermeyeceğim” seslerine ilişkin kullandığı ifadelere katılmıyorum.

Çünkü…

Samimi seçmenin böyle bir tercihte bulunma isteği gayet doğal…

Ve demokratik…

Bence kızmak yerine, nedenlerini sorgulamak ve çözümler bulmak daha doğru, daha mantıklı bir yol olur.

*

Elbette,

“Erdoğan’a oy veririm ama Ak Parti’ye oy vermem” yaklaşımı hiç rasyonel değil…

İşin içinden çıkılmaz sorunlar yaratacaktır…

Zaten muhalefetin stratejisi de bu…

Parlamentoda çoğunluğu sağlayıp sistemi tıkamak…

Sosyal medyada da bu söylemi dillendiren binlerce hesap türedi…

İşin içinde bir algı mühendisliğinin olduğu aşikar…

Ama…

Samimi seçmeni bunlardan ayırmak gerek…

Ayırıp kulak vermek gerek…

Ve aday listelerini belirlerken de dikkatli olmak gerek.

*

AMMA ATTINIZ YAHU

1960’lar, 80’ler, 90’lar geri mi döndü acep?

Meral Abla 5 milyon kişinin kredi kartı ve kredi borcunu ödeyecekmiş…

O da Tansu ablasının izinden gitmeye karar vermiş anlaşılan…

Ekonomi Profesörü Tansu Hanım herkese 2 anahtar taahhüt etti…

Bırakın anahtar almayı, millet elindeki anahtarlardan da oldu…

Neyse ki,

Allahtan bu gazla hızını alamayıp 80 milyona araba vereceğim demedi henüz.

Muharrem İnce’nin de aşağı kalır yanı yok hani…

Tüm gençlere bayramlarda 500 TL verecekmiş…

Seçimdeyiz diye…

Amma attınız yahu.