Hemen her gün, sözde müttefik ancak en büyük düşmanımız olan ABD tarafından S-400 konusu başta olmak üzere iç ve dış politikalarımız nedeniyle tehdit ediliyoruz. Bir kısım muhalefet,  bu tehditlerde ABD'yi haklıymış gibi gösterip, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hatalı politikaları olarak halkın önüne sürüyor. Muhalefet üstlendiği misyonu yerine getiriyor. Onun işi bu.

Ancak vatandaşlara bu konular hakkında yeterli açıklamayı ve bilinçlendirmeyi yapması gereken iktidarın elinde ise, toplumda hiç bir karşılığı olmayan kendine yakın medya ile hiç kimsenin merak edip de okumadığı ve yine hiç bir karşılığı olmayan yazar-düşünürlerden başka bir şey yok. (Bu durum aynı zamanda şunu gösteriyor ki. Aslında iktidar medyayı ele geçirmiş değil. Aksine bir takım karşılıksız adamlar medya da iktidarı ele geçirmiştir. Bu durum başka bir yazı konusu ve çok yakında ele alacağız)

Gündemimizde S-400 var ve alırsak, başımıza sözde ‘’müttefik’’ ABD tarafından açılacak belalar var!

Öncelikle bilinmesi gereken şu; eğer ABD S-400 alımını istemiyor ve tehdit ediyorsa Suriye'den sonra sırada Türkiye planları var demektir. Çünkü ABD, hava savunma sistemi olan hiç bir ülkeyi kara savaşıyla işgal edecek askeri yapılanmaya sahip değildir.

ABD, işgal edeceği ülkenin kara ve hava savunma sistemlerini öncelikle hava saldırısı ile imha eder ve ardından kara birliklerini sevk eder. Savaş ve işgal stratejisi budur.

Sözde ‘’müttefikimiz’’ olan ve çevremizdeki tüm ülkeleri bize karşı tehdit unsuruna çeviren veya buna çabalayan ABD, neden bizim milli bir savunma sistemimiz olmasına karşı çıkmaktadır?

Çünkü 15 Temmuz da başaramadığını İran veya Suriye sonrası Türkiye'de tekrar deneyecektir.

Akdeniz'de oynan oyunları ve  Yunanistan Deniz Kuvvetleri Komutanının "S-400’ler geldiğinde Ege Denizi’nde her şeyin değişecektir" açıklamasını doğru okuduğumuzda, şimdiye kadar zaten terk etmemiz gereken NATO dahil ABD ve AB’nin tüm planları ortaya çıkmış olmuyor mu?

Oldukça zorlu bir süreçten geçen iktidarın Venezuela örneğini de göz önünde bulundurarak, ABD tehdit ve baskılarına ekonomik darbelerine karşı hazırlıklı olması gerekiren aynı zamanda vatandaşı da bilinçlendirmesi gerekmektedir.

S-400’leri almak zorundayız! Bırakın, F-35 leri hiç almayalım! Düşman bize saldırdığında o F-35’leri imha edecek güce sahip olduktan sonra, biz almasak ta olur. Bizim öncelikli ihtiyacımız ne F35 ve ne de S400’dür! Bunlar tabi ki olmalıdır ancak asıl önceliğimiz finansal yaptırımlar karşısında dik duracak ve bu durum karşısında tek vücud olacak millet şuurundan başkası değildir.

Ayrıca S-400 lerin alınma durumunda, daha önce ortaya sürülen "Alırız ama hava savunmamıza entegre etmeyiz" iddiaları da gerçeğe dönüşürse, bunun anlamı "parayı verir depoya kaldırız" demektir ve ABD'ye teslim olmaktır. Almalıyız ve hava savunma sistemimize entegre etmeliyiz.

Vatandaşa S-400, Patriot, F35 nedir ve arasındaki farklar nelerdir ve neden ihtiyacımız var gibi konularda acilen bilgilendirmeli ve bunu vaktinde ve en doğru şekilde yapmalıyız!

ABD destekli 15 Temmuz darbe girişimini millet nasıl püskürttü ise aynı şekilde ABD tarafından yapılacak Finansal darbe girişimininde üstesinden gelecektir.

ABD-NATO ve AB ülkelerinin Türkiye ile  olan tüm anlaşma ve ortak kararlarına rağmen FETÖ-PKK başta olmak üzere ülkemizde terör estiren tüm terör örgütlerine verdikleri desteklere, EGE Denizi’nde ve Suriye'de yaptıklarına baktığımızda, bu saatten sonra geri dönüşü yoktur!

Ya kendimizi savunacağız ya da teslim olacağız!