Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile Hasbihal Yazı Serisi - 5

Sayın bakanım! Bu Hasbihal serisinin amacı bir türlü dikiş tutmayan eğitim sistemimizi kendime göre daha iyiye evirip Nesli İhyâ Medeniyeti İnşâ mefkûremize ulaşmanın yolunu açmak ve süreci hızlandırmaktır.

Ben ise rivayette geçen "Haktan ayrılırsam ne yaparsınız" diye soran halife Hz. Ömer'e "seni kılıçlarımızla düzeltiriz Ya Ömer!" diyen Abdullah İbn Mesud (Ra.) gibiyim, öyle kabul edin.

Elbette maksadım sizi haktan ayrılmakla itham etmek olamaz ve benim haddime de değil ancak sorumlu olduğunuz eğitim alanında yanlış kararlar alınmaması için bir takım endişelerimi de dile getirmektir muradım.
Nitekim doğru adamlarla yanlış kararlar alındığına tarihimizde çok örnekler gördük.

Çevre çok önemli.
Müsaade edin, ahirette karşınıza çıkma ihtimali olduğunu düşündüğüm konularda sizi uyaran kardeşiniz olayım.
Fikir ve yorumlarım da isabet etmeyebilirim. Yanlışsam Allah beni düzeltsin. Ancak eğitim politikalaırnı uygulamada bir takım yalnışlar varsa da Allah bizi vesile edip bu yanlışları düzeltsin.

Sayın Bakanım, üstad Nurettin Topçu'nun tabiri ile "Eğitim Sistemimizin" iki sorunu var. Biri "Eğitim" diğeri "Sistem."

Her ne hikmet ise küresel politikaların kıskacında özellikle Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi ile öğrenciler fıtrattan uzaklaştıırılmakta ve hafazanAllah öncelikle biseksüel kimliğe sürüklenme tehditiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Genç nüfus içerisinde eşcinsel sayısında patlama olduğuyla alakalı bir takım uyarılar okumaktayız. Elbette Medya gibi etkili bir silah varken, tek sebep bu değil ama ciddi etkisi olduğunu düşünüyorum.

Şimdi...

Açık öğretim lisesi için yapılan değişiklik ile ilgili ciddi endişelerim var.
Geçmişte başörtülü öğrencilerin okula rahat girmesi için yapılması gereken bir "yasa" çıkarmaktı. Bunun yerine "kılık-kıyafet" serbestisi getirildi. Niyet başörtüsünü doğal olarak serbest yapmak olsa da az sayıda kızımız başörtüsü ile okula gittiyse çok sayıda kız öğrenci apaçık okula gitmeye başladılar! Oran orantıya baktığımızda bu fark barizdir. Kaş yapalım derken göz çıkarıldı diye düşünüyorum.

Sayın Bakanım!
Bir mü'min aynı delikten iki defa ısırılmaz. Şuan siz varken, birileri elbette bazı kısıtlamaları yapamaz. Ama bakanlık ömrünüz en fazla 4 yıl... Gerçekçi olmak gerek.

İlkokuldan sınavları kaldırmanız ve cep telefonu kullanımının yasaklanması takdire şayan. Muhakemeye dayalı değişiklikler çok kıymetli ve yerinde kararlar. Bu konularda yanınızdayız. Ama bazı konularda endişelerim var. Hem de ciddi endişeler.

İşte bazı endişelerim;

1. Örgün öğretimde okurken okuyamayacağını anlayınca ille de 2 sene sınıfta kalmak suretiyle açığa geçiş hakkı verilmesine gerek var mı? Ya da 10 gün devamsızlık sonucu açığa geçme hakkı var mı? Öğrenci okuyamayacağını anladığı veya okumaktan vazgeçtiği zaman açık öğretime geçebilmeli değil mi? Aksi halde okumaktan vazgeçen öğrenci zaten okumaz ve okumak isteyen öğrencileri de engellenmiş olmaz mı? Bu hem kendisine hem okumak isteyen öğrencilere zarar değil mi? Buna şeffaf cevap nedir?

2. Nikâh kıymak şartıyla açık liseye geçiş hakkı verilmesi zamanla zaten 17, 18 yaşında olan lise son sınıf öğrencileri sahte nikâhlar kıymaya başlamaz mı? Bu şartlarda üniversite sınavına hazırlanarak, kazanınca veya mezun olunca boşanmazlar mı? Allah'ın emri Peygamberin kavli ile kıyılan nikâhlar çocuk oyuncağı haline gelerek ve ciddiyetini kaybetmeyecek mi?

3. Disiplin suçu işlemekle açığa geçmesi sebebiyle öğrenciler disiplin suçu işleyerek açığa geçmez mi? Bu da bilinçli/planlı disiplin suçlarının artmasına ve hatta gerçeğe dönüşecek suçlar sebebiyle canlar yanmasına sebep olmaz mı? Şeffaf cevap nedir?

4. Kırsal kesimde yaşayan çiftçi, çocuğunu yanında yetiştirerek çiftçiliğin ve üretimin devamını sağlayacaktır. Açığa geçemeyince çiftçilik ve üretimde uzun vade sorunlar yaşanmayacak mı?

5. Çocuğunu yanında çalıştıran veya işe yerleştirecek esnaf baba, açığa alamazsa, bu da ustalığın ve ticaretin zayıflamasına sebep olmaz mı? Herkesin MESEM veya açık liseye gitmeye şartları uygun olmayabilir. Buna şeffaf cevap nedir?

6. Örgün eğitim ile birlikte hafızlık proje okulları hafızlık için iyi bir projedir. Lakin doğunun küçük medreselerinde yaygın din eğitimi alan nice çocuklar vardır. Özellikle kız çocukları. Diğer taraftan 3-5 talebe ile imanlı nesil yetiştirmeye çalışan gönül insanları vardır. Fiziki anlamda kaç medrese MEB ya da devletin diğer kurumlarına uygun olabilir? Okulda başarılı olamayan kızını okuldan alıp bir medreseye vermek isteyen aileler kızlarını evlendirsin mi? Disiplin suçu mu işletsin? Açıkçası mütedeyyin insanların nefes aldığı tek çıkış yolu olan açık liseye geçişi zorlaştırmakla bu nefes kesilmiş olmaz mı? Açık öğretim lisesinde 40 talebesi olan medresede talebe sayısı 7'ye düştü diye bilgiler var. Bu konuda medreselerin önü kapanmaz mı? Âlim, Ârif yetiştiren medreselerin zayıflaması yetişecek ulemanın önünü kesmez mi? Görünen o ki eğer böyleyse, acısını hep beraber çekeceğiz. Yüzleşeceğimiz gün ise bunu yapanlar kuvvetli ihtimal ile görevde değil aramızda olacaklardır. Pişmanlık, verilen zararı ortadan kaldırabilir mi?

7. Sınıflara öğrenci yerleştirmeyi merkezden yapmak da kabul edilir bir karar değil. Diyelim ki bin cefa ile yetiştirmeye çalıştığım çocuğum ateist, seküler, inançsız bir öğretmenin sınıfına verildi. Buna kanan çocuğum inancını kaybederse bunun hesabını ahirette kim verebilir? Seküler kafa ile alınan, berisi-gerisi düşünülmeden alınan bu karar mütedeyyin aileleri rahatsız etmiştir. Endişeye kapılmışlardır.

Milli eğitimin durumu ortada iken; karma eğitim ile haram olan kız ve erkeklerin beraber okuması sonucu meydana gelen tacizler, ateist ders kitapları ile inancı zayıflayan gençlerimiz, yüz yıl öncesinin pedagojisiyle yetişen öğretmenlerin bu pedagojiyle eğitim vermesi söz konusu iken, ben çocuğumu açık öğretimde okutmak isterim. Bırakın bari inancını muhafaza edeyim.

Teklifim şudur ki;

İlkokul fıtrat pedagojisi ile okuma, yazma ve temel ahlak verilsin. Ortaokul ve lise açık okuma hakkı verilsin. Okuyacak kişiler hak olarak ister açık öğretim ister örgün eğitimde okusun. Sonuçta okumuş olacaklar. Ama böylece hem daha inançlı hem mesleği yaygın şekilde elde edecek bir nesil yetiştirmiş olacağız.

Adnan Kalkan
[email protected]
Twitter: @adnankalkan01
YouTube: Adnan Kalkan