Bismillahirrahmanirrahıım

Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allahımıza hamd; Başöğretmenimiz, Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti'ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)'ın ilke ve inkılabı İslam'a tabi olanlara, Din ve Vatan muhafızı Gazi ve Şehidlerimize salat ve selam olsun!

Milletleri müreffeh kılıp ayakta tutan; dini, dili, kültürü ve ahlaki değerleridir. “Bir memleketi yıkıp yok etmek istediğimiz zaman oranın lüks ve konfor içinde yaşayan şımarık varlıklılarına, (peygamber ve kitaba uyarak doğru yolu seçmelerini) emrederiz; buna rağmen onlar itaatsizlik edip yanlış yolda yürümeye devam ederler; o takdirde o memleket üzerine (azâb ile ilgili) hüküm hak olur ve artık orayı yıkıp yerle bir ederiz”(İsra suresi. 16.ayet) ilahi mesajında da belirtildiği gibi, yerüstü ve yeraltı kaynakları bol, çok varlıklı, zengin bir toplum olmamız bizi yanıltmasın. O toplum zenginleştikçe şımarıp, dürüstlük, doğruluk ve namus gibi değerleri yitirmişse her türlü huzur ve emniyetten uzak bir şekilde yok olmaya mahkûm olur.

Ana hayat kaynağımız Kur’an-ı Kerim’deki sure-i celilerin birçok yerinde, bu kavimlerin azgın ve şımarık hallerinden bahsedilir. Helak edilen bu kavimlerin (devletlerin) halklarının, kendilerini uyarmak için gönderilen ilahi mesaj yüklü elçilerin (Peygamberlerin) bir kısmını taşladıklarını, bir kısmını yurtlarından çıkardıklarını ve ne acıdır ki bir kısmını da öldürdüklerini haber verir.

Geçmişte yok olan bu toplumlar; bolluk içinde, israf ve lüks hayatın sarhoşluğuyla insani değerlerini yitirmiş, Allah’a (cc) kulluk bilincinden uzak, hamd ve şükrü unutmuş kavim ve devletlerdir. Tarih sahnesinden silinen bu toplumların kimi siyasette, kimi sosyal hayatta ve bilhassa ticarette doğruluk ve dürüstlük ilkelerini terk edip entrika ve hileyi tercih ederek sahtekarlaştıklarından dolayı helak oldular. Hayvanların bile yapmadığı hemcinslerin fuhşu olan homoseksüelliğin azgın bir taraftarı olarak yok olup gidenler olduğu gibi, kimi de zulüm, taşkınlık ve ahlaksızlık terörü sebebiyle tarih sahnesinden silindiler. Helak olan bu toplumların ortak suçları zulüm, zina, fuhuş, kumar ve faiz, ehliyet ve emanetlere ihanet terörizmiydi.

Günümüz toplumu ve yöneticileri olarak “Yeryüzünde dolaşın ve hakikati yalanlayanların sonlarının ne olduğunu görün!” (En’am: 11) ilahi mesajı gereği yok edilen bu toplumların yaşadığı harabe halindeki yerleri gezip ibret almalıyız. Lutilerin yok edildiği Filistin’deki Ölü Denizi, İtalya’da Pompei’de taşlaşmış insanların hallerini inceleyebilsek! Devrinin en güçlü devletleri olan Ad, Semud ve Eyke gibi milletlerin acı sonlarını gösteren harabeleri ibret nazarlarımızla bir görebilsek.

Devletler böyledir de devletleri oluşturan bireylerin tek başına sorumlulukları yok mudur? Devletler; bireyden aileye, aileden cemiyete, cemiyetten topluma ve toplumdan devlete giden yolda tek başına suçlanacak günah keçisi değildir. Tam aksine devleti oluşturan bireyler her işin öznesi ve fiili muhataplarıdır. Kur’an-ı Kerim’in ilk muhatabı da fert olarak bizler değil miyiz? Önce Yaratıcımız Allah’ımıza (cc) karşı kulları olarak sorumluluk taşımamız gerekmiyor mu? Biz, Allah Teala’nın mesajına ilk ve öncelikli olarak muhatap olanlar değil miyiz? Allah Teala (cc) bizi direkt muhatap alarak ‘kulu’ kabul ederken, biz O’nun emir ve yasaklarına karşı vurdumduymaz bir kaygısızlık içine girdiğimizde, başımıza geleceklerden dolayı fert ve toplum olarak beraberce sorumlu olmaz mıyız?

“İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden, bizi helâk eder misin, Allah’ım?” (A’râf 155) sorusuna yine Kur’an-ı Kerim; “İçinizden sadece, zulmedenlerin, haksızlık edenlerin, günahkârların, âsilerin başına gelmekle kalmayacak olan sıkıntı ve belâlardan Allah’a sığınıp emirlerine yapışarak günahlardan arınıp toplumsal sorumluluğunuzun gereğini yerine getirerek azaptan korunun. Biliniz ki Allah, korunma tedbirleri almayarak, emirlerine aykırı davranma suçunuza denk, size âdil ceza verme gücüne sahiptir.” (Enfal Suresi 55) ilahi mesajıyla cevab vermektedir. Bu sorumsuzluğun sonucu olsa gerek, hepimizin karşılaştığı her gün dinlediğimiz serzenişlere gelin hep birlikte bakalım: "Kocam beni hiç anlamıyor, devamlı dövüyor. Hanımım huysuz evi bana zindan ediyor. Evladım ve gelinim geçinemiyor. Kızım lafımı dinlemiyor, damattan çok dertliyim... Esrarkeş oğlumun, damadımın şerrinden emin uyuyamıyorum. İşlerim çok kötü, ortağım acaba arkamdan iş mi çeviriyor? Babadan kalan miras biz kardeşleri birbirine düşman etti, arkadaşıma borç verdim soluğu mahkemede aldık... vs vs...”

Hayatımızı düzen altına almamız için bir yaşam nizamı olarak bize lütfedilen İslam’ın mesajı ile uyanmayan bizlere, uyanmamız için evlattan, gelinden, damattan, eşten ve dostlardan “masaj” mı gerekiyor illa! Devletler ve milletleri zalimlerin işgal “masajı” ile terbiye eden Allah Teala, (cc) birey ve kulları da işte böyle bazen en yakınları ve sevdikleri ile terbiye edebilmektedir...

Bilhassa evlatlarımız sözümüzü dinlemiyorsa suç kimin? Onlara küçük yaşta Allah sevgisi, namaz aşkı ve utanma duygusu aşıladık mı? Onlara “yavrum annenin ayağı altında cennet var” bilincini verdik mi? “Bu koşturmacalarım evlatlarım için, onlar için ben dünya malını kazanıyorum” deyip de, dünya malına ait paydan ne kadar onların eğitimleri için harcadık. Onlara bırakılabileceğimiz en iyi ve hayırlı mirasın; iman, amel, edeb ve haya mirası olduğunu anlayabildik mi?

İslam’ın mesajını öğrenmez, algılamaz ve hayatımızda uygulamazsak Allah Teala (cc) zalimlerin masajı ile bizi uyandırır... Bu zalim bazen; başta nefsimiz ve en yakınımızdaki evlatlarımız, kardeşlerimiz ve dostlarımız.. Bazen de Irak ve Afganistan’da Amerikan önderliğindeki işgalci güç, Doğu Türkistan’da Komünist Çin, Filistinimizde işgalci Siyonist İsrail olarak karşımıza çıkmaktadır...

Sonuç; ya ana hayat yasamız İslam’ın mesajı ile uyanacağız ya da zalimlerin masajı ile!

Ya Mesaj! Ya Masaj

Allah’ın (cc) mesajı ile uyanıp, Resulullah’ın (s.a.v) izinden gidenlere selam olsun.

Not: 24 Şubat - 5 Mart 2011 tarihleri arasında Nadide Hac ve Umre Organizasyonun davetlisi olarak Umre’de olacağım inşallah... İlgi duyan ve bizimle birlikte Umre yapmak isteyen kardeşlerimiz www.nadidehac.com web sitesi üzerinden ya da 0212 616 92 26 nolu telden yetkililere ulaşabilirler...

Selam, sevgi ve duayla...

Şevki Yılmaz

www.sevkiyilmaz.net

www.habervakti.com

Twitter:

@sevkiyilmaz

Facebook:

@sevkiyilmaztr

@sevkiyilmaz1955

- - - -