"İnfak", Allah'ın (cc) hoşnutluğunu kazanma niyeti ile maddi ve manevi yardımlarda bulunmaktır. 

İnfak, insanı ruh, şahsiyet ve karakter bakımından maddenin esâretinden kurtararak, mâneviyâtı maddiyâta hâkim kılar. Bu yönüyle ibâdetler içinde infâkın rûha sağladığı belki de en büyük fayda, “vicdan huzûru”dur.

Mü’min, sehâvet sahibi insandır. Hakîkî sehâvet ise, gözünü kırpmadan, eli titremeden, yağan yağmurlar kadar tabiî bir rahatlıkla, cân u gönülden infâk edebilmektir.

Allah'ı hoşnut etmek için, kendi ihtiyaçlarından kısarak, helal kazançlarından bir kısmını, gerçek ihtiyaç sahiplerini arayıp bularak az çok demeden gizlice verenler, onların bu zor zamanlarda sıkıntılarını giderenler,

hem bu dünyada hem ahirette KAZANACAKlar!


 

Çünkü;

Yüce Rabbimiz Allah ü Teala Hazretleri Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:

"Malını Allah yolunda Allah rızası için harcayıp, kim Allah’a güzel bir borç verirse Allah onun karşılığını kat kat verir” (Bakara, 245)


 

“Allah yolunda mallarını harcayanların misali, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah’ın lütfu geniştir, O her şeyi bilir.” (Bakara, 261)

Mallarını Allah yolunda harcayıp da arkasından başa kakmayan, fakirlerin gönlünü kırmayan kimseler var ya, işte onların Allah katında mükâfatları vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır. (Bakara, 262)



 

Rasulullah Efendimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselam bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor:

“Her sabah iki melek iner. Biri: “Ya Rabb! Cömert davranıp infak edene, yenisini ihsân eyle!” diye duâ eder. Diğeri de: “Ya Rabb! Cimrilik edenin malını telef et!” diye bedduâ eder.” (Buhârî, Zekât, 27; Müslim, Zekât, 57)

“Sağ elin verdiğini sol elin duymayacağı” şekilde vermek gerekir. Bu şekilde infâk edenler, günahları affedilen ve kıyâmetin dehşetli ânında Arş’ın gölgesi altında bulunacak olan mes’ud kimselerdir. (Bkz. el-Bakara, 271; Buhârî, Ezân, 36)


 

Ancak;

Yüce Rabbimiz Allah Azze ve Celle Hazretleri, Kur'an-ı Kerim'de mealen şöyle buyuruyor:

Şeytan, malınızı hayra sarf ettirmemek için sizi yoksullukla korkutur, cimri olmanızı ister. Ancak Allah, [kazancından, malından hayra sarfedene] mağfiret, lütuf, bolluk vaad eder. [Bakara Suresi, 268. Ayet-i Kerime]

Yine Rasulullah Efendimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselam bir hadis-i şeriflerinde  buyurdular:

İblis, en şiddetli adamlarını, malını hayra sarf edene musallat eder. [Taberani]


 

Onun için bugünkü en mühim cihad;

Allah için vermek istediğinde,

"Yapma, senin ihtiyacın var", 

"Senin de çoluk çocuğun var",

"Senin halin ne olacak?" 

"Seni düşünen oldu mu?"

"Verirsen sen de dara düşersin" 

fısıltılarıyla sağ yanından yanaşan 'şeytan-ı aleyhi'l-la'ne'nin ve sana daima kötülüğü emreden 'nefs-i emmare'nin, senin Allah rızası için hayır yapma, sadaka verme, infak etme girişimine engel olmak isteyişlerine,

"Bugün Allah için verme günüdür, Allah'ın verdiğini, yine "O"nun rızasını kazanmak niyetiyle infak etme günüdür, sizin beni hayır yapmaktan engelleme kamdırmacalarınıza aldırış etmeyeceğim"

diyerek direnen, şeytanın ve nefsinin vesveselerine aldanmayıp, kazancından veya malından bir kısmını infak ederek Allah ü Teala'nın o güzel vaadlerine koşmaktır. 

Ne mutlu o ihlaslı, dirayetli, merhametli ve cömert kimselere!..

Vallahi siz ne güzelsiniz!

... 

Şeyh Sâdî, Bostan adlı eserinde der ki:

“Birisine iyilik ettiğin zaman; "Ben efendiyim, beyim, o bana muhtaçtır" diye sakın büyüklenme! Zaman, o muhtaç kimseyi vurmuş deme! Zîrâ vuran kılıç henüz kınına girmemiştir; mümkündür ki o kılıç birgün seni de biçer!..”

Nitekim Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sallâllâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz, bir defâsında arka arkaya tam üç kez:

“– Üç kişi vardır ki, kıyâmet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap vardır.” buyurdular. 

Ebû Zer (radıyallâhu anh) :

“– Adları batsın, umduklarına ermesinler ve hüsrâna uğrasınlar, bunlar kimlerdir yâ Rasûlallâh?” diye sordu. 

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle cevap buyurdular:

“– Elbisesini (kibir ve gururundan dolayı kurula kurula) sürüyen, 

yalan yeminle malını pazarlayan ve 

verdiğini başa kakan!” (Müslim, Îman, 171)

Allah cc, bizi böyle bedbaht olmaktan korusun! 

Allah cc, bizi kendi rızası için infak eden ve razı olduğu salih kimselerden kılsın!