Allah (c.c), dünyevi ve uhrevi tüm korktuklarımızdan emin, umduğumuz hayırlara nail kılsın! (Amin) Meteorolojinin hava tahmin raporlarına baktığımızda; batı ve kuzeyden gelen kar, tipi, fırtına ve aşırı soğuk içerikli, ekseri felaket haberleri geldiğini gözlemleriz! Sadece güneyimizden, yani Kıble yönünden esen rüzgârlar; barış, sevgi ve merhamet müjdesi taşırlar! Coğrafyamız gibi kalplerimiz ve gönüllerimiz de ısınır. Her sivri ve silahlı ihtilal öncesi ve sonrası batı ve kuzeyimizdeki ülkelerin oluşturduğu dondurucu soğuk ve tipi, kasırgaya dönüşen sert rüzgârlar ve hortumlaşan sert kızıl tufanların felaketlerini yaşadık. Ve yaşamaya da devam ediyoruz! İçteki Masonik kâhyaları yoluyla estirilen asırlık zulüm planları tutmayınca bu sefer kuzeyden gelen alçak hava basıncıyla oluşturulan kıpkızıl rüzgârlarla savruluyoruz! Kuzey ve batıdan gelen Kızıl Ordu ve Haçlı kasırgalarıyla yönümüzü bulamaz, önümüzü göremez olduk. Etrafımız her geçen gün kuşatılmaya devam ediliyor! Ümmet-i Muhammed’in belalar ve imtihanlar kışı, çok sert ve uzun sürdü. Ve sürmeye de devam ediyor.! Kıpkızıl rüzgârlar, her tarafı kan ve gözyaşı gölüne dönüştürdü. Afrika sahipsiz! Asya sahipsiz! Orta Doğu sahipsiz! Mazlumlar sahipsiz, ezilenler sahipsiz. Yangınları söndürecek, kasırgalara set olacak mecalleri kalmamış, mukavemetimiz azalmış, direniş ruhu zayıflamış bir haldeyiz. O çileli ama derslerle dolu hicret yıllarımda Medine-i Münevvere’de yaşayan mübarek ve muhterem Zekeriya Üstadıma “Muhterem hocam, bu asrın Müslüman kullarını Allah niçin terk etti! Niçin biz Müslümanları düşmanlarının kucağına bıraktırdı! Niçin Arş-ı Ala’yı titreten zulümlere, işgallere izin veriyor!” diye sordurdum! Merhum Üstat, Buharalı Seyyid Zekeriya Efendinin “Evladım! Bu nasıl soru! Bu nasıl düşünce! Allah, kendisine kulluk yapan Müslüman kullarını hiç düşmanlarına terk eder mi! İslam düşmanlarına teslim eder mi! Asrımızın Müslümanları bizler, Allah’ı terk ettiğimiz için, terkedildiğimizi zannediyoruz!” cevabı suratıma müthiş bir tokat oldu! Evet! Allah bizi asla terk etmedi! Biz O’nu ve yolu İslam ilkelerini terk ettik. Ve haramlarını helalleştirdik! Helallerini yasakladık! O’nun hayat veren Rahmani ilkeleri yerine, şeytan ve yandaşlarının ilke tuzağıyla kurdukları hileleri tercih ettik! Yasallaştırdık. Allah’ın “Hristiyan ve Yahudiler kendi dinlerine girinceye kadar asla sizden razı olmazlar”, “Ey iman edenler! Müminleri bırakarak, kâfirleri asla dost kabul etmeyin” buyruklarını terk ettik! Allah’ın size tek önder olarak sunduğu Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimiz ve izinden gidenleri terk ederek, Mao, Stalin gibi cüce leşleri devleştirdik! Tüm Müslüman coğrafyasındaki her türlü zulüm, ihanet ve işgaller, biz sözde Müslümanlar özde Müslüman oluncaya ve terk ettiğimiz İslam düzenine dönünceye kadar asla kalkmayacak! Kendisini ve ilkeleri İslam düzenini terk ettiğimiz Allah’ın yerine, uydurulan ve hayali izlerinden gidilen mal, makam, şahıs vs. gibi sahte ilahları kalbimizden, evimizden, okullarımızdan vs. hayatımızdan tüm coğrafyamızdan kovuncaya kadar bu çığlıklar asla bitmeyecek! Kuzeyden gelen Kızıl Komünizm, Sosyalizm, Batıdan gelen Kapitalizm ve Laisizm putlarını kalbimizden ve hayatımızdan yıkayıncaya ve yıkıncaya kadara vallahi bu feryatlar asla bitmeyecek! İslam’a İsyan Âleminin pürmelal hali bu tablo değil midir? Başta İran olmak üzere Müslüman ülkelerin yöneticileri ve DEAŞ (Irak Şam İblisi Devleti) El Kaide (El Haine) Beyrut Hizbul-Vahşet vs. gibi İslam adına İslam’a ve Müslümanlara en büyük ihaneti yapan bu baş belası örgütler, Allah’ın dostlarını düşman, düşmanlarını dost edinmeye hâlâ utanmadan devam etmiyorlar mı?! BAŞ TERÖRİST İsrail’le ve yandaşları zalimlerle savaşacaklarına, onların talimat ve

destekleriyle mazlum Müslüman kanını akıtmaya devam etmiyorlar mı?! Dinimizin, vatanımızın ve milletimizin maddi ve manevi güçlenmesi için uğraşan Müslümanlara, kuzey ve batı işbirlikçisi Müslüman kardeşleri musallat olmuyor mu?! O halde Allah, bizi düşmanlarına asla terk etmedi! Biz; Allah’ı ve ilkeleri; kardeşlik, sevgi, merhamet, ehliyet emanet, sadakat ve sabır ilaçlarını terk ettik! Çıkar, menfaat, haset, hırs hastalığıyla on para etmeyen dünyanın köleleri olduk! Haydi, tüm bela ve musibetlerden kurtulmak istiyorsak, kapılara ve kullara kulluğu terk edelim! Nefsi, nesli; cihad, namaz, zekât, dua, sabır ve sönmeyecek bir aşkla Allah’a kulluğa dönüş kervanına katılalım inşallah! Tüm bu saldırılar karşısında sadece Allah’a kulluğu terk etmeyenlere selam olsun! Kudsi Hadisi Şerifinde “Kulum bana yürüyerek gelirse, Ben o kuluma koşarak gelirim!” buyuran Allah’a ve düzeni İslam’a coşarak koşan fert, toplum ve devletlere selam olsun! Kıblesini, doğu, batı ve kuzeyden yeniden güneye çevirmeye karar vermiş Türkiye ve diğer ülke halklarına yöneticilerine selam olsun! Ve müjdeler olsun ki; tek galib Allah ve taraftarları Müslümanlardır! Çünkü Allah, sadece muttaki, muhlis, muhsin ve mücahid olan sabırlı ve sadık mümin kullarıyla beraberdir! İsrail, Amerika, Rusya, Çin vs. gibi insanlık düşmanları emperyalist devletler ise, Allah’ın sadece yeryüzündeki çoban köpekleridir! Nasıl mı? Haftaya inşallah! Cumamız tatil olması dileğiyle mübarek olsun. Sadece Allah’a emanet olunuz! Selam, sevgi ve duayla. Not: Şubat tatilinde inşallah bizim de katılacağımız aşkın ve sevginin merkezine doyumsuz nadide bir UMRE ZİYARETİ için vakıf görevlimize müracaat etmenizi tavsiye ediyoruz! (İrtibat. 0 533 545 4316- 0532 5160153- www.nadideturizm.com)