“Biz kitapta; Sizler (hükümlerime riayet etmeyerek) yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız. Ve azgınlık derecesinde küstah, zâlim, zorba, diktatör olacaksınız’ diye İsrailoğullarına kesin hükümler halinde bildirmiştik. Bu yüzden bunlardan ilki hakkında yapılan ön uyarının günü gelip çattığında üzerinize kavgada çok çetin kullarımızdan saldık. Öyle ki bunlar (İsrailoğullarını yakalayıp öldürmek için)ülkede kıyı bucak girmedik yer bırakmadılar; ve ön uyarının gereği böylece bütünüyle yerine gelmiş oldu. (Tevbekâr olduktan) sonra sizi, tekrar o istilâcılar üzerine galip getirdik, Size mallarla ve oğullarla ikram ettik. Sayınızıda(önceki topluluğunuzdan) daha fazla yaptık… (İsrailoğullarını) diğer cezalandırma zamanı geldiğinde, onurunuzu ayaklar altına alarak sizi insanların yüzüne bakamaz hale getirsinler, daha önce girdikleri gibi yine Mescidi Aksa’ya girsinler ve istila ettikleri her yeri, ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler diye, başınıza yine düşmanlarınızı musallat edeceğiz diye hükmettik (İsra S.4-6)” Ayeti Kerimelerinde haber verilen Siyonist Yahudilerin büyük bozguna uğrayacakları zamana doğru yaklaşıyoruz elhamdülillah.
Çünkü azdılar.
Allah’ın kendilerine mazlum ve birçok dönem “Müslüman” olmaları sebebiyle verdiği nusret ve nimetleri unuttular.
İslam Dinini tahrip ve tağyir edip Yahudileştiler!
Allah ile yürüyen manasına gelen İsrail; (Hz.Yakub) (a.s)’ın oğulları Şeytanın yollarında yürümeğe başlıyalı üç bin yıldır Dünya’nın huzurunu bozmağa devam ediyor.

Hz. Yusuf’u kuyuya atan kardeşlerinin neslinden gelen israiloğulları aynı hile ve entrika yoluyla zulümlerine devam ediyor.
Firavunların Mısır’da kendilerine dört asır boyu yaptıkları zulümleri unutarak şimdi Filistin’deki mazlum Müslüman kardeşlerimize daha da şiddetlisini uyguluyorlar... Önce kendilerini uyarmaya ve kurtarmaya gelen Peygamberler yoluyla efendi kılındılar.
İman ettikleri İslam nimeti sayesinde refah dolu bir hayat yaşadılar.

Amcaları Hz. Musa (a.s) Efendimizin rehberliğinde Firavun’un zulmünden Kızıldeniz kendilerine otoban kılınarak kurtarıldılar...
Gökten özel gönderilen bıldırcın eti ve kudret helvası gibi nimetlerle doyuruldular. Ama her varlıkta azdılar. İmanlarının arkasından inkara saptılar. Buzağıya tapacak kadar ahmaklaştılar. Alçaldılar. Hak, hukuk ve helal tanımaz oldular.

Kendilerini başlarına gelecek belaları haber vererek uyaran akrabaları Hz. Zekeriya (a.s), Hz.Yahya (a.s) gibi Allah elçilerinin kiminin başını kopararak, kimilerini testereyle keserek ve kimilerini de (ashabıuhdud) gibi ateşte yakarak şehid ettiler.
Ve akrabaları Hz. İsa (a.s)’yı çivilerle çarmığa çakacak kadar alçaklaştılar.

Sonra asırlar evvel Medine-i Münevvere’ye yerleştiler.
Arab kabilelerini kavmiyetçilik tezgâhıyla yıllarca savaştırdılar.
Böylece az nüfuslarıyla şehrin ticaretini ve siyasi gücünü ele geçirdiler.
Alemlere rahmet gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a) Efendimiz’in Hz.İbrahim(a.s)’ın soyundan akrabaları olan İsrailoğullarıyla beraber Medine’yi yönetme nimetine de yapılan antlaşmalarla kavuştular. Ama yine hile yine ihanet! Müslümanları içerden yok etmeği planladılar. İhanetleri sebebiyle önce Medine’den sonra Hayber’den ve sonra da tüm Arab yarımadasından sürüldüler. Asırlarca zelil ve rezil bir sürgün hayatı yaşadılar. Dünyanın her tarafına dağıldılar.

Endülüs’teki Haçlı zulmünden Osmanlı’nın şefkat kucağına sığındılar.
Başta Selanik olmak üzere en verimli yerlere ve en önemli görevlere yerleştirildiler!. Ama yine ağacın içindeki kurt misali hep ihanet ettiler. Koskoca cihan devleti Osmanlı’yı yıktırdılar. Kendilerini korumak amacıyla kurdurttukları genç Türkiye devletinin siyasi ve iktisadi ve askeri yönetimini Ergenekon çeteleri eliyle ele geçirdiler. Ve İsrail Devletini kurdurmak için planlanan Yahudi kökenli olan Hitler ve faşist ordusunun kanlı eylemleriyle yeniden dedeleri İbrahim(a.s) Efendimiz’in yurdu olan Filistin’e yerleştirildiler.
Dede yurtlarına asırlar sonra kavuşmalarından dolayı şükredeceklerine azgınlaştılar. Daha yetmiş yıl evvel zalim ve sadist Hitler’in fırınlarında canlı canlı yakıldıkları o zulüm dönemini hemen unuttular.
Dedeleri İshak (a.s)’ın kardeşi Hz. İsmail’in torunları Filistinli Arab mazlum Müslümanları kadın, erkek çocuk ve bebek demeden katletmeğe devam ediyorlar. Bu asırdaki zulümleri ise tüm ülkeleri kapsıyor.

Daha evvel kendilerini Kudüs-ü Şerif’ten çıkaran Haçlıları da Roma’daki Yahudi kökenli Papaları yoluyla kendilerine koruyucu yapmayı şimdilik başardılar.

Ama Sünnetullah gereği zulüm filminin sonuna yaklaşılıyor.
Asırlar önce haber verilen taş konuşmaya başladı.
Resulullah(s.a) Efendimiz 14 asır evvel kıyamet alameti olarak Müslümanlar ve Yahudiler arasındaki bir savaşı haber vermektedir.
Bu savaş neticesinde Yahudilerin mağlup olacağını, ağaç ve taşların arkasına saklanacaklarını, o ağaç ve taşların konuşarak, “Ey Müslüman, ey Allah’ın kulu, arkamda bir Yahudi var” diyeceğini bildiriyor.

Haber verilen bu taş konuşmağa başladı elhamdülillah.
Taşın konuşması mu’cizesi; İsraillilerin kendilerini korumak için inşaa ettikleri 300 kilometrelik beton surlarla gerçekleşti.
Taş lisanı hal ile konuştu. Artık iki toplumun oturdukları yerleri ayrıldı.
Sıra yukarıdaki Ayeti Kerimede haber verilen Siyonist Yahudilerin ikinci bozguna uğrama dönemine yaklaşılıyor inşallah.

İsrailoğullarını bu hezimetten, zilletten ve sürgünden kurtaracak tek çare ataları Hz. İbrahim (a.s), Hz. Davud (a.s), Hz. Süleyman, Hz. Musa(a.s) Hz. İsa(a.s) ve en son Peygamber Hz. Muhammed (a.s)’a gelen tek din İslam Dinine bölük bölük girip, Müslüman olmalarıdır. Aksi halde ne Amerika’nın 6. Filosu ne atomu ne de güvendikleri krallar ve kukla yönetimler onları bu büyük bozgundan asla kurtaramıyacaktır. Osmanlı Devletine kuyu kazdılar. Türkiye’mizin İslam’a yeniden dönmesi karşısında kazdıkları kuyuya çok yakında düşecekler inşallah.

Azgın Siyonist İsrailoğullarını başta Filistin olmak üzere tüm Ortadoğu’dan kovacak yeniden zillet içinde yaşamağa mahkum ettirecekleri büyük gücün Lideri Ülkemiz olacak inşallah.

Ama Siyonist İsrail’in içimizdeki uzantılarının mallarına, medyasına ve partilerine boykot ettiğimiz gün! Ve Kur’an-ı Kerim’in müjdelediği büyük siyonist bozgununu yine Kur’an-ı Kerim’in tarif ettiği gerçek muhlis ve mücahid Müslüman Ümmet kimliğine döndüğümüz gün! Cehaleti ilim ışığıyla yenerek dindar bir nesil yetiştirdiğimiz gün!

Ve beş vakit namazımızda her gün kırk defa tekrar ettiğimiz Fatiha suresindeki şaşırmış ve gazaba uğramışların yani Yahudileşenlerin sapık yolları olan kapitalizm, sosyalizm ve faşizm gibi şeytani Deccal rejimlerini terk edip Allah’ın tek yolu İslam Düzenine döndüğümüz gün!

Velhasıl servete, şöhrete ve şehvete kulluğu bırakıp yalnız Allah’a kul olduğumuz gün başaracağız inşallah.

Allahım!
Yüce Kitab’ın da insanlığın en büyük düşmanı ve baş belası olarak ilan ettiğin Siyonist İsrail’in sonunu Firavunun sonu eyle! Onlara desteğe devam eden emperyalistlerin sonunu da Nemrud’un sonu eyle! Ve İslam’a ve mazlum mücahid mümin kardeşlerine yardım etmeğe devam eden Müslüman kullarına yardım eyle! Amiin.