Libya’da kalıcı ateşkes ve siyasi sürecin başlatılması amacıyla Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen konferans 4 saat sürdü. Merkel, “Kapsamlı bir plan konusunda anlaştık” derken; BM, “Tarafların silah ambargosuna uymasını bekliyoruz” açıklaması yaptı ve konuyla ilgili 4 çalışma grubu oluşturulduğu açıklandı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, toplantıya katılan tüm tarafların ateşkesi destekleme taahhüdünde bulunduğunu da söylerken; Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Libya konulu Berlin Konferansının çok yararlı olsa da Libya’daki taraflar arasında kararlı ve ciddi bir diyaloğun henüz sağlanamadığını söyledi.

Öte yandan, daha anlaşmanın mürekkebi kurumadan Hafter Ateşkesi ihlal etti. 20 Ocak sabahı saat 08.00 sırasında AA şu haberi servis etti: Anadolu Ajansının haberine göre Libya’nın doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter’e bağlı milisler, Berlin Konferansı’nın ardından başkentin güneyindeki Selahaddin bölgesinde havan saldırısıyla ateşkesi ihlal etti.

Libya’da kalıcı ateşkes ve siyasi sürecin başlatılması amacıyla Berlin’de düzenlenen uluslararası konferansın ardından başkent Trablus’ta patlama sesleri duyuldu.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, İngiltere Başbakanı Johnson, BM, Afrika Birliği, AB başta olmak üzere 11 ülkenin başbakanları ve temsilcilerinin katıldığı toplantı sırasında Erdoğan, Putin, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Merkel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile görüştü. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İtalya Başbakanı Giuseppe Conte ile sohbet etti.

Merkel’e göre konferansın bütün tarafları çok yapıcı bir şekilde çalıştı. Herkes aslında silah ambargosuna saygı duyulmasını istiyor. Libya’nın bütün sorunlarını çözmeyeceğini biliyoruz. 5 artı 5 kişilik askeri bir komitenin oluşması için isimler verildi. 

Konferans Berlin’de toplansa da, Türkiye ve Rusya’nın girişimiyle sağlanan ateşkesin kalıcı olmasını, BM’nin Libya’ya silah ambargosuna uyulmasını sağlamak gayesi güdüyordu. Bu konuda sözde bir mutabakat sağlandı. İnşallah bu konu sadece Türkiye’nin elinin kolunun bağlanması şeklinde uygulanmaz. Mısır ile Libya arasındaki uzun kara sınırı bu konuda Mısır’ın Hafter’e silah desteğinin denetlenmesini güçleştiriyor.

Henüz işin başındayız. Gelecek günlerin beraberinde ne getireceğini bilmiyoruz. BM Genel Sekreteri Guterres, «Önümüzdeki günlerde askeri komiteyi Cenevre›de toplayacak duruma geldik» dedi. Libya ulusal hükümet Başbakanı Serrac konferans öncesi açıklamasında, BM himayesinde milletlerarası bir barış gücü talebinde bulundu. AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell de, AB’nin Libya’ya gerekirse asker göndermesini talep etti. Öte yandan; Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp Karrenbauer, kalıcı bir ateşkes sağlanırsa, asker gönderme işini görüşebileceklerini söyledi.

Bunun anlamı çok açık. AB göç istemiyor. Asker gönderme işi barış için olmayacak, barış sağlanabilirse, barışın korunması için olacak. Bir de AB, bölgede, burnunun dibinde ABD’nin daha fazla imtiyaz sahibi olmasını ve askeri güç bulundurarak, tek başına bölgeyi dizayn etmesini istemiyor.

Ev sahibi ülke Almanya’nın Dışişleri Bakanı Heiko Maas da, konferans öncesi yaptığı açıklamada, Libya’ya silah sevkıyatının durdurulmasını istedi ve: “Libya’da çatışan taraflara destek veren ülkeler artık asker ve silah sevkıyatını durdurmalı. Bunu durdurmalıyız ki, Libya bir Suriye olmasın. Berlin Konferansı Libya’da barış için bir adım olabilir” dedi. Ankara bu konuda bu kararın tek başına Türkiye’nin bölgeye asker ve silah sevkıyatını durdurmak için bir komplo olmadığından emin olması gerekir.

Bilindiği gibi 2011 yılında Kaddafi’nin devrilmesiyle Libya bir iç savaşa sürüklendi. Libya AB’nin en önemli petrol ihracatçı ülkeleri arasında idi.. İç savaş sebebiyle başta İtalya olmak üzere AB ülkeleri Akdeniz üzerinden yeni bir mülteci akını ile karşı karşıya kalmıştı. Bu süreçte İtalya’nın hiç sesinin çıkmaması da ilginç!

Bilindiği gibi başkent Trablus’ta BM’nin de tanıdığı hükümetin Başbakanı Serrac ülkenin küçük bir bölümünü kontrol ediyor. Ülkede zengin petrol yataklarının olduğu geniş bölüm ise Serrac’a karşı savaşan Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinin desteklediği Hafter’in kontrolü altında. Öte yandan; ABD ve İsrail de Hafter’i destekliyor. Türkiye ise BM’nin de tanıdığı Serrac ‘ın yanında.

Bu konferanstan çıkan bir diğer anlam da AB, Berlin Konferansı’yla Libya krizinde masada lider rolü oynamak istiyor.

Tam da böyle bir zamanda İngiltere’de Mısır’ın demokratik yollarla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin hapishanede ölümüyle ilgili olarak darbeyle iktidara gelen ve Libya krizinde ABD, BAE, Suudi Arabistan ve İsrail ile birlikte hareket eden Abdulfettah es-Sisi hakkında tutuklama emri çıkarılması istenmesi ilginç. Merkezi İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan Uluslararası Adalet Odaları (Guernica 37), Sisi’nin İngiltere ziyareti öncesi Londra Polisi Terörle Mücadele Biriminden, “Mısır hükümeti ve devlet kurumları aleyhindeki güvenilir işkence iddialarını” soruşturmasını istemişti.

İngiltere, kendinin bölgedeki garantörlük statüsünü görmezden gelerek, “Yüzyılın projesi”nde ABD ile birlikte, bölgeyi yeniden dizayn etmek isteyen mevcut İsrail yönetimine karşı baskı uyguluyor. Libya konusunda da İngiltere masada olmasına rağmen sürece ilişkin bir teklif getirmedi.

Görünen o ki, Libya konusu, Türkiye’nin devreye girmesi ile farklı bir safhaya intikal etti. Libya’da çatışan iki tarafı destekleyen Türkiye ve Mısır bir kez daha karşı karşıya geliyor. Ancak Türkiye bugün Mihverde yer alan bir ülke. ABD, Avrupa grubu ve Rusya ise masanın etrafında oturuyorlar.

ABD ve AB bölgede başlarına yeni bir “Gaile” açmak istemiyorlar. Krizin daha fazla yayılması riski daha fazla artıracak. Onun için tansiyonu düşürmek, krizin daha fazla genişlemesini ve derinleşmesini istemiyorlar. Ama bu krizin sona ereceği anlamına da gelmiyor. Çözüm yok ama kriz dalgalanmaya bırakılacak. Görünen o ki, batılı ülkeler Türkiye’nin bölgede daha fazla inisiyatif sahibi olmasını, bölgede askeri bir varlık göstermesini istemiyorlar. Durum bu. Süreç devam ediyor. Daha işin başındayız. Görelim Mevlam neyler. Selâm ve dua ile.