SONRADAN MUHALİF OLANLAR 
Geçenki iki yazımızda Ak Parti teşkilatlarında görevli kimselerle ilgili tavsiyelerde bulunmuştuk. 
Tuhaftır ki, teşkilatlarda çalışanlar eleştirilince alıcısı çok oluyor nitekim öyle de oldu. 
Şimdi de tam tersi yerden bakalım olaya... 
Sonradan muhalif olanları ele alalım... 
Zamanında canhıraş bir şekilde savunduğu kişilerden, kurumlardan, sivil toplum kuruluşlarından ve iktidardan gün geçtikçe uzaklaşanlar ''aradığını, beklediğini'' bulamayanlar var... Sonradan muhalif olanlar yani. 

En çok da İslamî aydın kesimde görülen ve tedavisi imkânsız bir hastalığa dûçar olanlar bunlar.
İmkânsız çünkü onlar hasta olduğunu kabul etmemektedir.
Onlara sorduğumuz zaman, niye karşıya geçtiklerini, niye muhalif olduklarını ayetlerle hadislerle açıklama yoluna giderler. 
Peki bu ayetler, bu hadisler, senin canhıraş bir şekilde savunduğun zaman yürürlükte değil miydi dersin, ona da başka bir kılıf bulurlar. 
Kılıf bulma konusunda üstümüze yoktur. Önceden minare çalınmadan kılıf hazırdı şimdi sinsilik için kılıf hazır. 
Bu kılıfçı kimselerin iktidarı savunduğu dönemlerde iktidar muktedir bile değildi üstelik. Askeri vesayet vardı. FETÖ vardı. Bakanların, vekillerin yığınlarcası FETÖ güdümündeydi...
Aslında beklediler, pusuya yattılar, ellerini açtılar... 
Yavaş yavaş dile getirmeye başladılar...
''Onlara var da bize yoh mi?'' dediler önce kısık sesle sonra aleni... 
Kimisi gazete kurdu destek bekledi. 
Kimisi çalmadık kapı bırakmadı, destek bekledi. 
Kimisi kitap yazdı destek bekledi.
Kimisi danışmanlık bekledi. 
Kimisi uçağa binmek istedi, kimisi uçaktan inmemek istedi. 
Kimisi istişare toplantılarında 'viaypi' fotoğraflar paylaşmak, kimisi belediyelerin imkanlarından sonuna dek destek görmek istedi. 
Kimisi akademik ünvan bekledi.
Kimisi çocuğuna üst düzey görevler bekledi. 
Hiç destek bulamayan da yiyip yiyip doyan da karşıya geçti. 
Tamam da...
Bunları karşıya geçirenlerin hiç mi suçu yok? 
Onları niye sorgulamıyorsun? diyenler vardır mutlaka. 
Hatta, 
''Yola çıktıklarını yolda bulduklarınla değiştirirsen yolunu da dostunu da kaybedersin!'' diyenler bile oluyor... 
İktidar sanki bir kişinin kendi öz malıymış gibi...
Ki bunlara bir dünya versen ikinci dünyayı isterler... 
Ayrıca;
Süreklilik gelişmekten, gelişmek değişmekten ibarettir dostlar... 
Devlet sadece birkaç kişiye yem verme aracı değildir. 
Devlet, yetimin de tüm milletin de hakkını korumakla mükelleftir!
Gelen gider, yerine başkası gelir. 
Her devirde, her dönemde sen olacaksan, kusura bakma, senden sonra gelenlere yer açmayacak kadar bencilsin demektir. 
BİZLER AYA ONLAR YAYA 
Devlet Ay'a gideceğiz deyince meşhur 'ajans' devreye girip sözüne kulak verenlerin devresini yakmış. 
Büyük işleri küçük görenlerin düştüğü amansız hastalık covid virüsünden daha tehlikelidir!

Mustafa SÜS