Önceki gün kaldığımız yerden devam edelim.

Biliyorum, kimsenin Siyasetname, Fütüvvetname, Emanname, Pendname filan okuduğu yok. Burunlarının dikine gidiyorlar. Onlar için siyaset “dua ile istenen bela”ya dönecek. Burunları sürtülecek. 

Birileri Allah’ın dinine yardım etmedikleri halde, Allah’ın kendilerine yardım etmesini istiyorlar. Bakın, biz kendimizi değiştirmeden, Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. Herkes kendinden ne kadar emin. Başlarına bir felaket geldiğinde, hemen tevbe eden Müslümanlar nerede. “Nerede yanlış yaptım” diye nefsini hesaba çeken nesillere ne oldu! Kavminin sorumluluğuna ortak olan, sorumluluk üstlenen ve “İnni küntü minezzalimiyn” diyen peygamberin manevi mirasçılarına ne oldu?

Aşk ve öfke gibi, siyaset de gözü kör, akli zail etmemeli.

Yusuf’u kuyuya atan kardeşlerini hatırlayın. Hepsi de peygamber çocuğu idi ve kardeşlerini öldürürlerse, risaletin, reisliğin kendilerine geçeceğini “zan” ediyorlardı. Ama hüsrana uğradılar. Onların bir planı vardı, Allah’ın da bir hükmü! Sonra Allah’ın dediği oldu! Zaten başka türlüsü de olamazdı. Ve bil gaderi hayrihi ve şerrihi minellahi teala.

Sakın “Şöyle olmasaydı, bu iş böyle olmazdı” gibi saçma sapan şeyler söylemeyin. O Şeytandandır, Allah’ın kaderi, geriye dönük ihtimal hesapları ile değiştirilemez. Hele “kaderi değiştirmek”ten söz etmeyin.. Allah’ın takdirinin üstünde bir takdir makamı yoktur! İnsanlar aslında kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşarlar! Allah’ın gazabından Allah’ın rahmetine sığınmak istiyorsanız, kendinize bakın ve kendinizi değiştirin.

Allah servet ve iktidarı, halklar ve ülkeler arasında evirir, çevirir. Eğer siz serencam için de ahvalinizi görmek isterseniz, Allah’ın sizin hakkınızdaki hükmünü merak ediyorsanız, sizi neyle meşgul ettiğine bakın.

Bu dünya bir imtihan yeridir ve her şey, siyaset dahil, imtihan vesilesidir. Aslolan siyasette kazanmak değil, din gününde kazanmaktır. O gün yüzünüzü güldürmeyen her kazanç, para-pul, makam, o her neyse sırtınıza yüklenen lanet vesilesidir. O zaman işte siyaset “dua ile istenen bela”ya dönüşür. Para da, makam da. “O bol ürün veren ekinleriniz, o bol gelir getiren ticarethaneleriniz eğer sizi Allah yolunda cihad etmekten alıkoyuyorsa, yakın olan azabı bekleyin” denmedi mi bize.

“Yetim malı” hükmündeki kamu malına el uzatanlar yok mu, vay onların haline! Onların Namaz’ları, Oruç’ları, Hac’ları, Zekat’ları, Kurbanları da kabul olmayacak! “İman ettik demekle yakanızın bırakılıvereceğini mi sanıyorsunuz” siz.

“Bu dünyada herkes için ancak (iyilik ya da kötülük olsun) yaptıklarının karşılığı vardır.”

“Ey rabbim. Göğsümü aç, genişlet. İşimi kolaylaştır. Dilimde bulunan düğümü çöz de, anlasınlar beni”. Hz. Musa böyle dua ediyordu. Kitapta şöyle yazar: “Bırak onları yesinler (içsinler), yararlansınlar; emelleri onları oyalayadursun. İleride (gerçeği) öğrenecekler.” “Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.” Evet, ‘”Zulmedenler nasıl bir ingilabla devrileceklerini pek yakında göreceklerdir.”

Kitabında Allah uyarır: “ ‘Size ne oluyor (ve nasıl bir vicdan taşıyorsunuz) ki: Rabbimiz, ehli (ve idarecileri) zalim olan bu ülkeden (ve bu barbar düzenden) bizi çıkarıp kurtar; bize katından bir veli (koruyup kollayacak yöneticiler) gönder, bize kendi lütfundan bir yardımcı yolla’ diye (yalvaran) çaresiz ve sahipsiz erkekler, kadınlar ve çocuklardan (oluşan) zavallı ve zayıf insanlar için, çalışıp çırpınmıyor (ve zalimlerle) çarpışmıyorsunuz? (Oysa gerçekten) iman edenler Allah yolunda (ve mazlumlar uğrunda) çarpışıp çırpınır; inkâr edenler ise, tağut yolunda (zalim güçlerin ve dünyevi heveslerin doğrultusunda) çarpışıp çırpınır. O halde (gerçekten inanmış iseniz haydi) şeytanın dostlarıyla (olan işgalci ve zulmedici odaklar) savaşın (ve asla korkmayın ve umutsuzluğa kapılmayın) Hiç şüphesiz şeytanın (ve şer mihrakların) hileli düzenleri pek zayıftır.” 

Şu uyarıyı not edin: “Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musîbet başa gelmez. Kim Allah’a iman ederse, Allah onun kalbini hakka ve doğruya açar. Allah her şeyi hakkıyla bilir.”“Biz mutlaka sizi biraz korku ile biraz açlık ile yahut mala, cana veya ürünlere gelecek noksanlıkla deneriz. Sen sabredenleri müjdele!”

Evet, evet, iman ettim: “Sabırlılar o kimselerdir ki başlarına musîbet geldiğinde, ‘Biz Allah’a âidiz ve vakti geldiğinde elbette O’na döneceğiz’ derler.” “İşte Rableri tarafından bol mağfiret ve rahmete mazhar olanlar onlardır. Doğru yolu bulanlar da ancak onlardır.”

“Ne yerde (kıtlıklar, seller, tufanlar, kasırgalar, hayvanların ölmesi, ekinlerin yok olması gibi umumî felaketler), ne de kendi canlarınızda (hastalıklar, musibetler, aile fertlerinin, yakınlarının, dostlarının ölmesi, hasta olması gibi hususî musibetler cinsinden) meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki bizim onu yaratmamızdan önce bir kitapta yazılı olmasın. Bu, Allah’a göre elbette pek kolaydır. (Başınıza gelecek olayları, önceden bir Kitaba yazdık) Ki elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve (Allâh’ın) size verdiğiyle aşırı sevinip şımarmayasınız. Çünkü Allâh, kendini beğenip övünen kimseleri sevmez.”

“Mümin’in durumu ne kadar şaşırtıcıdır / güzeldir. Gerçekten onun bütün işleri kendisi için hayırdır. Bu durum, müminden başka hiç kimse için söz konusu değil; Kendisine -memnun olacağı- güzel bir şey / bir nimet gelse şükreder, bu onun için hayır olur; başına bir sıkıntı gelse sabreder, bu da onu için hayır olur.”

“Başarı Allah Azıîmüşşan’ın elindedir. Dilediğini hidâyet, Îman ve İslâm sahibi yapar. Dilediğini de (bozukluğu ve sapıklığı hak etmesi sebebiyle) sapıklıkta bırakır.” “Allah meleklerle yardım va’dini, kesinlikle size bir zafer müjdesi olsun, aklınız yatsın, kalpleriniz ... (Şunu iyi bilin ki) Yardım etmek yalnızca Allah’ın elindedir.”

Biliyorum, “ağzınızın tadını kaçıracak şeyler” yazdım, ölümü ve ahiret gününü hatırlattım. Bunu bilerek yaptım. İki gündür yazıklarımın % 90’ı ya ayet meaili ya da hadis. Bunları okumak, duymak, şu Ramazan günü canınızı sıkıyorsa, siz kendi halinize bakın. Değilse Allah yolunuzu açık etsin ve çevrenize hakkı söylemeye ve onlara güzel örnek olmaya devam edin, kınayanların kınamalarına aldırış etmeyin. Selam ve dua ile.