Şeytan da Çok Biliyor 
Hani meşhur bir soru vardır.
''Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi bilir?''
Kimi okuyan der, kimi gezen der soruya cevap olarak. 
Birden fazla cevap verme hakkı varsa onu da ben kullanıyorum. 
Yan gelip yatan bilir. 
Çok televizyon seyreden bilir. 
Sosyal medyada çok fazla vakit geçiren bilir. 
Okuyan ve gezen dinlensin biraz. 
Hem bilmek ne işe yarıyor ki Allah aşkına? 
İroni yapmıyorum, ciddiyim. 
İnsanlar okuyorlar, dinliyorlar, seyrediyorlar, geziyorlar, İnternette dolaşıyorlar ve netice itibarıyla biliyorlar. 
Hepsi bu kadar! 
Çok bildiğin için sana ''ayaklı kütüphane'' bile diyorlar belki. 
Her konuda bilgisi var diyorlardır.
Tartışmalarda, münakaşalarda alkış da alıyorsundur...
Sonuç? 
Değerli dostlar, çok şey bilmek sınavlarda işe yarar, bilgi yarışmalarında işe yarar, pek fazla bir şey bilmeyenlerin yanında işe yarar, bilim insanı iseniz, alanınızda işe yarar... 
Dağların zirvesinden ovaya akarken dağlardan koparılan verimliliği suladığın toprağa götürüp yetişecek ürünlere hayat olmuyorsan, ''bilmek'' ya yüktür, ya semerdir ya da seni parlatacak cila. 
Bilgi bir zaman sonra fikre dönüşmüyor fikir de hayatına çekidüzen vermiyorsa okumanın zahmetine niye katlanıyorsun ki? 
Kitaba vereceğin parayı git bir fakire ver! 
Çok basit bir örnek vereceğim... 
Elinden kitap düşmeyen biriyle karşılaştım, sürekli başkalarının başarılarından rahatsız oluyor, dedikodu yapıyor, fitneye varacak şekilde laflar sarf ediyordu.
Bir diğeri çocuğunu bağırarak terbiye etmeye çalışıyordu. 
Biri, eşini eğitebileceğini düşünüyordu ciddi ciddi. 
Biri israf konusunda oldukça vurdumduymaz davranıyordu. 
Biri, elindeki malın mülkün kendisine ait olduğunu düşünerek yürüyordu yolda, yürürken insanlara tepeden bakıyordu. 
Biri, adından önce unvanını göze sokmaya çalışıyordu. 
Bildiği ile amel etmeyen insanlar yığınıydık her birimiz. 
E şeytan da biliyordu! Hem de çok... 
Mustafa Süs