Zalime ve zulme başkaldıran önderlerimiz olan Peygamberlerimiz (cümlesine selam olsun) ve izinden gidenler; yalan ve iftiralarla aldatılan ve ezilen kitleler tarafından cahilce saldırıya uğratılmışlar, hatta yurtlarından bile çıkarılmışlardır. “Ey Şuayb, söylediklerinden birçoğunu anlamıyoruz. Ayrıca aramızda ne kadar zayıf, güçsüz olduğunun da açıkça farkındayız. Eğer itibarlı kabilen, güçlü ve kalabalık çevren olmasaydı, seni mutlaka öldüresiye taşlardık! Öyle ya, bizim üstümüzde bir gücün, bir nüfuzun yok ki! (Hud S, 91)” diyen servet, şöhret ve şehvet sarhoşu, güç ve kuvvetlerine güvenen azgın şımarık aristokrat elit toplum, her devirde olacaktır. Bu asırda da vatan, millet ve dinimizin düşmanı mason çevrelerce aldatılmış milyonların desteklediği faizci partileri var! Toplumumuzu yalan ve iftirayla sinirleyen ve sihirleyen milyonlarca tirajlı şerre ve küfre sözcü gazeteleri ve reyting yapabilen fitnevizyon kanalizasyonu, şeytanı bile emekli ettirecek televizyonları ve internet siteleri var! Başta Dışişleri, Millî Eğitim ve İçişleri Bakanlığı olmak üzere bürokraside çok yaygın ve azgın kadroları var! Nesillerimizi tarihine ve medeniyetine düşman edip yeniçeriler gibi halkımıza kindar hale getirmek için anaokulundan üniversitelerine kadar materyalist çarpık eğitim kurumları var! Müslümanların kan ve gözyaşıyla beslenen devasa mağazaları ve fabrikaları var! Bunların partileri, medya organları ve okulları taraftar buldukça ve bunların ürettiği otomobil, elektronik, beyaz eşya ve gıda mağazalarında milyonlarca Müslüman alış kuyruğunda oldukça ve Fatih’ler yetiştirmeye namzet kadınlarımızın bile Vakko’dan

giyinme hayranlığı ve hastalığını devam ettikçe İslâm âleminde kan ve gözyaşı asla durmayacak! Kâbe-i Muazzama’nın yanında ve Medine-i Münevvere’de dahi Mc Donald’s, Coca Cola, Marlboro markaları rağbet buldukça, emperyalist Çin ülkesinin takkeleri, tespihleri ve oyuncak eşyaları bu mukaddes beldede bile satıldıkça taşlanmaya, dışlanmaya ve ezilmeye mahkûmuz. Ülkemizde sayıları az olmalarına rağmen eğitim ve spor kurumlarını, malları, makamları ve sihirbaz kutusu ‘medya’yı ele geçirmiş bu sebataist ve satanist derin çevrelerin anlayacağı ve çekineceği tek şey maddi ve manevi kuvvettir. Ülkemizi yeniden karıştırmak isteyen sermaye gücünün saldırıları milyonların katıldığı iktidarımıza halk desteği mitingleriyle şimdilik(!) geri püskürtüldü elhamdülillah. Ancak seyircinin gol atamayacağını bilmemiz gerekiyor. Stadyumda yüz bin kişi, yüz sene boyunca “gol” diye bağırsa golü; sahadaki 11 kişilik takımın attığı gerçeği unutulmamalıdır. İmanî, ahlâkî, ticarî, ilmî ve siyasî takımları olmayan, bürokraside ve medyada iktidara gelememiş topluluklar ancak kendi kalelerine atılacak zulüm ve sömürü gollerini seyrederler. Bugün kırk yıldır bu milli takımlarımız olsa da; ticarette, ilimde ve siyasette takım halinde birleşememiş, birbiriyle uğraşan ve birbirinin kuyusunu kazan topluluklar her zaman yenilmeye ve yutulmaya mahkûmdur. Tam üç asırlık Bizans entrikalarına son vermek istiyorsak iktidarımız, milli muhalefetimiz ve halkımız olarak çok mühim görevlerimiz var! Neler mi? Gelecek haftaki yazımızda inşallah. Allah (cc) hepimize şuur basiret ve birlik ruhu versin. Ve daim; yar ve yardımcımız olsun! Not: Allah’ın bizlere emaneti çocuklarımızı ve torunlarımızı seviyorsak ve onlara merhametimiz varsa; imanlı, ihlaslı, güzel ahlâk ve hayali yetiştirilmesi adına İslâmî eğitim için cami, vakıf ve derneklerimizdeki yaz kurslarına yazdıralım… Ve gönderelim!..