Bütün dünya mazlumlarının ümidi olmuş, umudu olmuş bir milletin fertlerinin; keyif çatmak, makam ve çıkar peşinde koşmak, birbiriyle didişmek, küçük dünyevi hesaplar yapmak, her türlü rantın peşine düşmek, saltanat sürmek, menfaat devşirmek, malını, parasını artırmak, şana şöhrete kavuşmak gibi lüksleri ve vurdumduymazlığı, aymazlığı olamazdı, olmamalıydı.

Bazıları bilemedi; asıl gücün, Alemlerin Rabbi ve Mülkün Sahibi’nin huzurunda acziyetini ifade ederek, hücre hücre teslimiyette olduğunu.

İnsaflarını kaybedenler, her şeye, her olaya, her eşyaya; tuzaklarına düştükleri nefis penceresinden baktıkları için, hakikatleri bütünüyle kavarayamazlar!

Menfaatleri için göz yumdukları haksızlıkların yanlarına kâr kalacağını sananlar da, muhakkak aldanırlar!...

Âcizlerin entrikalarından ne çıkar? Dünyevî her tür menfaat senaryoları ya da bizans oyunları, ancak örümceğin evi gibidirler.

Tuzakları boşa çıkaranların en hayırlısı, yalnızca Allah Azze ve Celle'dir.

Gayeleri, sadece menfaat olanların, düşecekleri yer, kendi kazdıkları kuyularıdır. Bize düşen sabır, samimiyet, gayretli çalışma, mücadele, dua ve teslimiyetten ibarettir. Gerçekten bunlar yeterlidir.

İtibarsızlaştırılmayı, değersizleştirilmeyi, baskılara ve entrikalara maruz bırakılmayı, haksızca gözden düşürülmeyi, belaları ve sıkıntıları göze alma pahasına;

Hakkın tarafında durarak,  yalnız Hakk’ı söyleyen ve savunan adam,

Allah'la beraber olmayı, menfaat çeteleriyle birlikte olmaya tercih eden adam,

Dilleriyle kalpleri bir olmayanların kurmaya çalıştıkları dünyevi tahakkümlere korkusuzca direnen cesur adam,

Dünya menfaatlerini geçici hevesler olarak görüp, elinin tersiyle iterek, gölgesi olmayan o dehşetli mahşer gününün sahibinden korkan ve yalnız "O"nun rızası uğruna hayatını adayan samimi adam,

SELAM OLSUN SANA!

SEN NE GÜZELSİN!

Hiç bir makam, alkış, takdir, övgü beklemeden, inandığı değerler adına, duruşunu netçe belirleyip, "Yalnız Allah için güzel bir şey" ortaya koyarak, gök ehlinin birbirlerine müjdelerle gösterip hayırla andıkları salih adam;

SELAM OLSUN SANA!
 

SEN NE GÜZELSİN!

ÇAĞ, SANA HASRET,

NERELERDESİN?...

SENİN VARLIĞIN, BÜYÜK TÜRKİYE MEFKURESİNİN VARLIĞIDIR!

SENİN YÜRÜYÜŞÜN, GÜÇLÜ TÜRKİYE'NİN YÜRÜYÜŞÜDÜR!

YÜRÜYÜŞÜNÜ, TARAFINI VE DURUŞUNU, HİÇ BİR ŞART ALTINDA ASLA BOZMAYANLARA SELAM OLSUN!

Varamasa da yolda olmayı, bu dünyadaki en büyük izzet ve şeref bilenlere, O kutlu yolda, O Mübarek sefere, KIZIL ELMA'ya tüm hücreleriyle yılmadan, heyecanını yitirmeden, muhteşem bir sevda ile yürüyenlere,

SELAM OLSUN!

Sonuca odaklanışın değil, yolda oluşun hazzında olanlara

SELAM OLSUN!

Biz biliyoruz ki; Dünya hayatı, ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Asıl kalıcı olan yurt, âhiret yurdudur.

Ötelerin ötesinde alnı ak olsun diye, bu geçici dünyada amel defterini ebediyyen açık bırakmak için kutlu bir adanmışlıkla ter akıtan yiğitlere

SELAM OLSUN!...

Rahatı bu dünyada değil, cennette ve ona giden yollarda arayanlara, Davası için koşmayı hayatının esası bilenlere

SELAM OLSUN!

ALLAH'TAN GAYRISINA DİZ ÇÖKMEYENLERE SELAM OLSUN !..


 

LA GALİBE İLLALLAH!

Fi Emanillah