Corona virüsün dünyayı kasıp kavuran etkisiyle yaşanan ölümler, salgınla birlikte pek yakında son bulacak inşallah!

Salgının ardından tüm dünyayı etkisi altına alan bir kıtlığın başgösterebileceği konuşuluyor..

Dünyada hiç bir vaka, tesadüf değildir!

Hele de küresel çapta yaşanıyor ve küresel elitlerin bizzat kendi sömürü mekanizmaları tarafından icra ediliyorsa..

Hatırlayın, yakın zaman önce Ukrayna, IMF (Uluslararası Para Fonu)'ndan borç para istemiş, IMF ise, buna karşılık olarak, Ukrayna Devleti'nden tarım yapmak üzere "toprak" talebinde bulunmuştu!

IMF, Ukrayna'dan, verdiği paranın faizi yerine, neden "toprak" istedi sizce?!..

Yine aynı küresel odağın başka bir şirketi olan büyük bir ilaç firması (adını yazmayacağım), dünyanın en büyük birkaç ilaç üreticisinden biri iken, yakın zaman önce, ilaç üretmekten çok, tohum üretmeye başladı.

İlginç değil mi, ilaç üreterek dünya çapında bunu dağıtan devasa ilaç firması, işini gücünü bırakıyor, zirai tohumlara yöneliyor?!..

Hayırdır?!...

Yine hatırlayın, Liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2014 yılında, Afrika ülkesi Sudan'dan, tarım için kullanmak üzere, 99 yıllığına, 780 bin dönüm büyüklüğünde "toprak" kiralamıştı. Tarımın yanında, Mısır'ı besleyen Nil Nehri Sudan'dan geçtiği için, (hatta Mavi Nil ile Beyaz Nil, Sudan'da birleşerek Mısır'a doğru akan Nil Nehri'ni oluşturdukları için) akarsu bakımından zengin olan Sudan ile ortak balıkçılık ve dünyanın en fazla büyükbaş hayvan yetiştiricilerinden biri Sudan olduğu için de, yine Sudan ile ortak hayvancılık da yapılacaktı.

O günlerde bizim muhalefet partilerinin başkanları, "Ne işimiz var Afrika'da?" diyerek, alay etmişlerdi..

Oysa, Sudan dünyanın en büyük petrol rezervlerine de sahip olduğu için, İsrail başta olmak üzere ABD ve Batı saldırarak, Sudan'ı ikiye ayırdılar. Petrol bölgesi Güney Sudan, bugün Batı'nın hegamonyasında sömürülüyor. Kuzey Sudan'a da ambargo koydular ve sonrasında da biliyorsunuz darbe gerçekleştirdiler.

Çin, Sudan' da koloniler ve devasa iş merkezleri kurmuş durumda..

"Ne işimiz var Afrika'da?!" diyenlere ithafen belirttim..

Darbeden önce bizzat Sudan'da, yaklaşık 10 gün kadar bulunmuş ve bu yazdıklarımı, yerinde bizzat müşahade etmiştim.

Dönelim konumuza..

Devlet Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2015 yılında, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) 26. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada; "Tohum meselesini, milli bir dava haline getirdik" diyerek, şunları eklemişti sözlerine:

"Biz, yerli tohum üretimini, adeta, yerli tank, yerli uçak üretimi kadar önemli görüyoruz! Bu çerçevede yürütülen çalışmalar sonucu ülkemizin yıllık tohum üretimi 145 bin tondan, 776 bin tona çıktı. Ama bunu da yeterli bulmuyoruz. Bu alanda kendi ihtiyaçlarımızın tamamını karşılamakla kalmamalı, dünyanın da en önemli üreticisi haline gelmeliyiz! "

O günlerde yine malum kesim, "Bugüne kadar neden yerli tohum üretmediniz?!" diye Sayın Cumhurbaşkanımıza adeta saldırmıştı..

Yeri gelmişken hemen şunu da ekliyeyim;

Tarım Bakanımızın bizzat beyanatından aldığım resmi bilgilere göre, ülkemiz bugün 195 ülkeye, 1690 çeşit tarım ve gıda maddesi ihraç ediyor.

Sertifikalı tohum üretimimiz, 2002 yılına göre 7 kat artışla, 145 bin tondan, 1 milyon 59 bin tona çıktı. (Bu sayı 2015'te 776 bin ton idi.)

Bugün toplam tohum ihtiyacımızın % 96'sını, yurt içinde üretiyoruz.

Toparlıyayım;

Bugünkü virüs salgınından sonra, hedeflerine tam ulaşamayacakları apaçık belli olan küresel şer şebekesi, yakında "kıtlık" kartını öne sürecek!

Nereden mi biliyorum?

Yaklaşık bir buçuk ay önce titiz bir araştırma ve çalışmalarımın sonunda kaleme aldığım makaleler dizisini zaman ayırıp okuyabilirseniz, zaten siz de anlayacaksınız!

Bugünkü bahsettiğim konuyla ilgili olan iki makalenin linklerini vereyim, en azından bir göz atarsınız:
 

Komplo teorisi sandığınız gerçekler- 4

* * *

Komplo teorisi sandığınız gerçekler - 5