12 Eylül 1980 sonrasında, silahların gölgesinde, zorla kabul ettirilen sivri anayasanın, tam 30 yıl sonra milletimiz tarafından yine bir 12 Eylül gününde kısmen çöpe atılmasının sancıları hâlâ devam ediyor. Bu son referandumla kabul edilen sivil pansuman anayasa ile yargı kurumları, medya organları, siyaset ve sermaye grupları üzerinde her zaman egemen olan ahtapotların şah damarları kesildi. Şimdi can havliyle tekme atıyorlar. Unutmayalım ki; en sert tekme atılan an şah damarın kesildiği andır. İktidar, muhalefet, cemaat, tarikat, sivil toplum örgütleri ve millet olarak çok dikkatli olmalıyız. Paniklemeden, korkmadan ve dikkatlice bu tekmelerden korunmalıyız. Satın alınmış medyanın yalan bombardımanlarıyla kandırdıkları zavallı kitlelerle, ezilenleri birbirine ezdirmek bunların her asırdaki Firavuni metotlarıdır. Gözleri hırs, kin, madde ve haset ile kör olmuş bazı siyasi ve sivil örgütlerin Lider kadroları vatan, millet, mukaddesat ve din sömürüsüyle kandırdıkları saf kitleleri şer planlarına alet ediyorlar. Aynı ideali paylaştığımız kardeşlerimiz de saflarını şaşırarak din, vatan ve millet düşmanlarının oluşturduğu gaflet ve ihanet blokunda yer alma zilletine düşüyorlar. Tıpkı Orhan Sultan ve taraftarları gibi. Kostantiniyye’nin Fethi gerçekleşmesin diye iki bin askeriyle Bizanslıların tarafına geçerek Osmanlı ordusuna karşı savaşarak Fethi geciktiren Orhan Sultan, Sultan Fatih’in öz amcasıydı! Ebu Leheb gibi şanssız amca! Peygamberimizin methettiği askerin içinde şehit olacağına, Fetihten sonra yeğeni tarafından düşmanların safında yer aldığı için idama mahkûm edilerek esfeli safilini tercih eden haris ve cahil kafa kıyamete kadar hep olacak! Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) Efendimizin muhterem eşi Ayşe annemize, talebeleri yıldızlarımız Hz.Ali (r.a) can dost ve kardeşleri Hz. Ebu Bekir (r.a) Hz. Ömer (r.a) ve Hz.Osman (r.a) gibi Sahabe i Kiram efendilerimize ve Meleklerin reisi Hz. Cebrail (a.s)’a en ağır hakaret ve iftira eden kafa, şimdi Yavuz Sultan Selim’e saldırıyor!. Yavuz Sultan Selim Kâbe’mizi yıkmaya gelen Ebrehe’nin torunları haçlı ordularını Mekke-i Mükerreme yakınındaki Cidde Şehrinde toptan yok edip kalelerini başlarına yıkan kahramandır. Ve Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’de inşa ettiği Osmanlı kaleleriyle tam 5 asır o mukaddes beldeleri korumayı başardığı için sevilmez. Haçlılar ve Siyonistler, Abdülhamid Han, Sultan Fatih, Yavuz Sultan Selim’i sevmezler. Bu Sultanların kabrinde turistleri ve takiyyecileri göremezsiniz. İstanbul’un Fethinden sonra Roma’nın Fethini de hedefleyen Cihan Devleti Osmanlı’yı arkadan defalarca hançerleyen zihniyet, bugün de İslam Âleminin gönül Fethini, uyanış ve İslam inkılabını geciktirmeye çalışıyor. “İnsanları aldatan bizden değildir” ve “Emrolunduğun gibi dost doğru ol” ahlakına dayalı fetihlerle gerçekleşecek İslam İnkılabını, “Ehli Sünneti aldatmayan bizden değildir” takıyye ahlaksızlığıyla önlemeye çalışanlar, dün olduğu gibi bugün de aynı rolünü oynamaya devam ediyor. Son otuz yıldır bu yanlışlardan döndüklerini, pişman olduklarını ve değiştiklerini sanmıştık. Ama yanıldık. İslam Ümmetinin birliği, dirliği ve gönül fetihlerinin önündeki en büyük engel bu cehalet ve takiyyeye dayanan ihanettir. Şimdi Almanya, Fransa, Rusya ve Çin’le yardımlaşarak Ülkemizi karıştırmak suretiyle bir iç savaş çıkarmak için eski oyunları yeniden sahnelediler. Türkiye’mizin bölgede ve Dünyada Lider bir ülke olmasını istemeyen emperyalist çevrelerle “düşmanımın düşmanı dostumdur” düşüncesiyle ittifak ediyorlar. Yürüyüşleri ve saldırıları bizzat destekliyorlar. Hak ve özgürlükler adına aldatılan zavallı piyon kitlelere karşı misliyle mukabele edenler, terör patronlarının ekmeğine yağ sürerler.

Geçmiş ihtilaller öncesi yaşadığımız iktidara karşı yapılan bu saldırılara karşı ilacımız sabır ve sarılma olmalıdır. İhtilallerde piyon olarak kullanılan Ordumuzun gövdesi olan yavrularımızı askere gitmeden evvel “Oğlum! askere gittiğinde kanunsuz olan ihtilal emri verilirse komutanlarını asla dinleme! Sana vatanı milleti korumak için verilen silahı, halkın seçtiklerine ve halkına karşı kullanırsan ana ve baba hakkımız haram olsun” diyerek eğiterek bu oyunları bozmalıyız. Saldırdıkları milli ve manevi değerlere sarılarak oyunlarını bozmalıyız. İhtilallerin baş patronu sermayenin mallarına, gazetelerine boykot ederek ve onlara reklamları keserek, bu oyunları bozmalıyız. Sokakta yürüyenlerin genç oluşundan ders alıp, gerçek bir Milli Eğitime dönerek bu oyunları bozmalıyız. Alkolik ve uyuşturucu bağımlısı nesillerin yetiştiği bu şeytani eğitim bataklığını, dindar nesil projesini acilen hayata geçirerek bu oyunları bozmalıyız. Saldırıların ana hedefi olan iktidara ve başbakanımıza desteğimizi artırarak bu oyunlarını bozmalıyız. Çünkü başbakanımız halk adına linç edilmek istenmektedir. Saldırılara en sert cevabı milletçe topyekûn sandıkta vermeliyiz. “Gevşemeyin, paniklemeyin üzülmeyin. Allah’a güveniyorsanız mutlaka üstün gelen O’na ve Dini İslam’a samimiyetle bağlı Mümin Kulları olacaktır.” Allah yar ve yardımcımız olsun.