Hakikaten uzak olmayan sevda:

Hubbul vatan minel iman / Vatan sevgisi imandandır.” diye halk arasında meşhur olan bir söz nakledilmiştir. Bu söz ile başlamak doğru olur diye düşünüyorum.

Evsiz barksız insanların dünyada huzur içerisinde yaşamaları mümkün olmadığı gibi, vatansız insanların da huzur ve saadet içerisinde yaşamaları mümkün değildir.

Böyle bir duyguyu Mekke’den çıkmak zorunda bırakılan Hz. Peygamber (as) de yaşamıştır. Nitekim Hz. Peygamber (as) Mekke’den ayrıldığı zaman; “Vallahi sen Allah’ın yarattığı yerlerin en hayırlı, Allah katında en sevgili olanısın. Senden çıkarılmamış olsaydım çıkmazdım. Bana senden daha güzel, daha sevgili yurt yoktur. Kavmim beni, senden çıkarmamış olsaydı çıkmaz, senden başka bir yerde yurt yuva tutmazdım” demiştir. Bunun üzerine yüce Allah Peygamber Efendimize şöyle vahyetmiştir: “Elbette o Kur’an’ın tebliğini üzerine farz kılan Allah, seni yine döneceğin yere döndürecektir.” (Kasas, 85) Bir tefsire göre döneceği yerden maksad Mekke’dir. Gerçekten Peygamber Efendimiz ve ashabı hicretin sekizinci yılında Mekke’ye dönerek, fethetmişlerdir.

 Vatan:

Vatan kutsal bir varlıktır. Canlıdır, kurucudur, koruyucudur, yapıcıdır. İstekleri, beklentileri, ümitleri vardır.

Bir milletin üzerinde bütün zamanlarını yaşayıp, paylaştığı, uğrunda emek ve kan döktüğü, gereğinde can verdiği coğrafi alana vatan denir.

Vatan sevgili bir ülke, kutsal bir yurttur. Millet bu ülkede  geçmişini yaşamıştır. Bugünü yaşamaktadır ve geleceği yaşayacaktır. Atalarının anıları, deneyimleri, ümitleri ve me­zarları vatanla bütünleşerek bugün yaşayanlara emanet edilmiştir. Yaşayanlar da bu emanetleri, düşünce ve hayat tarzlarını, başarı ve başarısızlıklarını, özlem ve beklentilerini vatanla paylaşarak onunla birlikte gelecek nesillere devredeceklerdir.

Müslümanlar vatanın karşılığı olarak "Darû’l-İslam" kavramını da kullanmışlardır. İslâm’ın ilk zamanlarında davet ve eğitim işleri Mekke’de Erkam b. Ebi’l Erkam’ın evinde gizlice yürütülmüştü. Önde gelen birçok sahabe burada Müslüman olmuştu. Bu yüzden bu eve de “Darûl-İslam” “Beytü’l-İslam"denilmiştir.

Vatan şuuru:

Konu vatan olunca her şey teferuat olmaliyken malesef bu konularda dahi bir kin bir öfke.Vatan kavramına mana yükleyemeyen çifte vatandaşları anladık ancak iman ehli nasıl bu konularda ayrılık yasayabiliyor hafzalam almıyor.
Anlamadınız mı? Olay Esad değil. Olay olmazsa olmazımız olan VATAN.. Erdoğan düşmanlığı üzerinde kutsalları tartışma konusu yapmak sadece şuursuzluk.

Günümüz insanları bugün vatan kavramına sadece doğup, yaşadıkları, ailesinin, akrabalarının, işinin, ticaretinin bulunduğu yer anlamını yüklemişlerdir. Bu, kısır ve daraltılmış bir anlamdır. Acaba Müslümanlar için de böyle midir? Eğer böyle ise Mekke’den çıkarılmak zorunda bırakılan Hz. Peygamber (as) ve sahabesi neden Bedir’de Mekke’ye karşı savaş açmışlardır? Ya da Hicretin sekizinci senesinde Mekke’yi fethetmek için neden Medine’den yola çıkmışlardır? Bu yönüyle düşünüldüğünde Müslümanlar bir kafa karışıklığı yaşamaktadır. Dolayısıyla bugün kimi Müslümanların doğdukları, yaşadıkları, işinin ve ailesinin bulunduğu yerleri vatan olarak görmesi ve savunması bu kafa karışıklığından kaynaklanmaktadır.

"İman edenler Allah yolunda, kâfirler ise tâğut uğrunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşınız. Çünkü şeytanın hilesi, düzeni zayıftır.” (Nisa, 4/76)

Vatan neresidir?

Modern dönemde Müslümanların, İslâm düşüncesinin en büyük meselesinin, hatta Türkiye ve Türk milletinin bekasını tehdit eden en mühim tehlikenin ne olduğu sorulsa kanaatimce “tarih şuuru konusundaki buhranımız” diye cevap vermek yanlış olmayacaktır. Tarih şuurundan kasıt iman ile vatan, din ile millet arasında kurulacak sıhhatli bağdır. Bin yıldır İslâm milletinin temsilcisi olarak tarihin merkezine oturan çizgisinin son iki yüzyılda etkinliğini yitirip, dağılması ve Batı medeniyetinin etkin bir güç olarak tarihin merkezine yerleşmesi sürecinde sadece vatan toprakları parçalanmamış, milletimizin yüzyıllardır biriktirdiği tarihî hafızası ve şuuru da altüst olmuştur. Türkiye’de yaşayan bizlerin bu şuur kaybı sadece kendimiz değil, bütün ümmet için tehlike arz etmektedir.

Vatan Nedir :

Vatan canlıdır. Vatan doğal yapısı ve özellikleriyle, kaynakları ve tüm canlı varlıkları yaşatma ve koruma enerjisi ve nitelikleriyle, en önemlisi uğrunda harcanan emekler, dökülen kanlar ve veri­len canlarla bir milletin hayatında aldığı anlam ve değerle canlı bir varlığın bütün unsurlarına sahiptir.

Buna göre insan vatanını, milletini kaybedebilir, fakat vatan ve millet şuurunu, mensubiyetini, idealini ve davasını yitirdiği vakit aslında imanını da zaafa uğratmış olur. Bunun için milli şairimiz: “Cânı, canânı, bütün varımı alsın da Hüdâ/ Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.” diye seslenmiştir.

Millet egemenliğin ve tam bağımsızlığın en önemli şartı, vatanın her karış toprağının korunması ve milletin malı olan vatan kaynaklarının millet tarafından işler duruma getirilerek yönetilmesi ve geliştirilmesidir.

Bundandırki konu vatan olunca gerisi teferuat.

Bize düşen:

 1 .Bir olmak
 2.İri olmak
 3.Diri olmak
(Hacı Bektaş-ı Veli)

Ülkemizin birliğinin ve dirliğinin bozulma girişimlerine karşı durmak istiyorsak,millet olarak Hacı Bektaş-ı Veli'nin "Bir olalım,diri olalım,iri olalım." Sözünü asla aklımızda çıkarmamamız gerekir.

Düşünebilen bireyler olarak düşünebilen şehirler inşa edeceğiz inşallah.