Şiir anlayışını öncelikle “Büyük Doğu” ve Sezai Karakoç’la biçimlendiren, Müslümanların emperyalizme başkaldırışını yansıtan şiirleri büyük ilgi gören yazar ve şair Erdem Bayazıt’ın vefatının üzerinden 13 yıl geçti. Okuyan, düşünen, üreten nesillerin yetişmesi uğruna bir ömür gayret gösteren Yedi Güzel Adam’dan birisi olan Ünlü Edebiyatçı Yazar Erdem Bayazıt’ı oğlu Ökkeş Yusuf Beyazıt ile konuştuk.

Evlat gözüyle Erdem Bayazıt’ı sizden dinleyebilir miyiz?

-Ben esasında babamın önemli biri olduğunu üniversitede daha doğrusu babamın cenazesinde anlamıştım. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, birçok bakan ve farklı siyasi partilerin temsilcileri katılmıştı. O zamanki duygu yoğunluğu içinde her şeyin farkına varamamıştım ama gözümde canlandırınca babamın bizlere ne kadar mühim bir isim bıraktığını idrak edebildim.

“Onun için bütün Müslümanlar kardeşti”

Erdem Bayazıt’ın dava anlayışı hakkında neler düşünüyorsunuz?

- Babam, ümmetin derdiyle dertlenen bir insandı. Doğu Türkistan’da yapılan bir zulme de Filistin’de katledilen bir çocuğa da aynı üzüntüyü yaşardı. Irk ayrımı yapmazdı. Onun için bütün Müslümanlar kardeşti. Benim öğrendiğim kadarıyla anlatmaya çalışayım. Bana “Oğlum iş yapacağın zaman istediğin işi yap. İstersen git köfteci ol ama köfte satsan bile işinde en iyi olmaya çalış. Parayı düşünme parayı kazanırsın.” Yani bu hepimizin yapacağı, dertlendiği iş ile alakalı bir örnek. Ben bunu şöyle çeviriyorum. Herkesin bir derdi olabilir. Herkesin dert sahibi olması gerektiğini inanıyorum ama spesifik bir dert. Çünkü neticede hepimiz yaptığımız şeyin en iyisini yaparsak o zaman bir şeyler değişmeye başlar. Tabii ki, ümmet, ülkemiz bunlar ana dertlerimiz. Dediğim gibi benim derdim Türkiye’de ki spordur. Hepimizin böyle spesifik dertleri olması gerektiğine inanıyorum. “Spordan dert mi olur?” diyenler oluyor. Bunu doğru bulmuyorum çünkü milyonlarca lira sokağa atılıyor bunun da bir dert olacağını düşünüyorum.

Erdem Bayazıt, bir aile reisi olarak nasıldı? Aile üyeleriyle yaklaşımı nasıl olurdu?

- Ben 1992 yılında doğdum babam ise 2008 yılında vefat etti. Bu 16 yıllık süre boyunca babam ile annemin bir kez bile tartıştığını hatırlamıyorum. Güzel bir muhabbetleri vardı. Ama tabii bu biraz da annemden kaynaklanıyor. Annem hiçbir zaman babamın damarına basmazdı. Bunun hakkında bir anı paylaşayım. Ablamlar, lisede okurken arkadaşları Çiçek Pasajına gitmek istemişler. Ablamlar da Çiçek Pasajının ne olduğunu bilmiyor. Aslında meyhanelerin bulunduğu bir yerdir. Babam ise “hayır, olmaz” gibi bir ters tepebilecek bir karşılık vermemiş. Onun yerine önce ailecek oraya gidip görmelerini ondan sonra arkadaşlarıyla gidebileceklerini söylemiş. Ablamlar kabul etmiş ama onlar bekledikleri çiçekleri bulamayınca bir daha konusunu bile açmamışlar.

Erdem Bayazıt gibi öncü şahsiyetler evlatlarına bir şeyi öğütlerken bütün gençliğe öğütlemiş oluyorlar. Size tavsiyeleri nelerdi?

- Bir kısmından bahsetmiş olduk. Onların dışında hep “bir doktor eğer kitap okumuyorsa o iyi bir doktor değildir” derdi.

Erdem Bayazıt gibi bir şahsiyetin oğlu olmak size nasıl bir sorumluluk yüklüyor?

- Babamın bize bıraktığı soy isim her türlü maddiyattan daha değerli olduğunu düşünüyorum. Evlendikten sonra eşime yeni kimlik kartı çıkarmak için nüfus müdürlüğüne gittiğimde oradaki görevli adımı ve soyadımı öğrendikten sonra bana Erdem Bayazıt’ın neyi olduğumu sordu. İlk başta oğlu olduğuma inanamadı. Çok sevindi. Benim için de çok gurur verici bir olaydı. Paha biçilemez bir şey. Tabii bu bizim üzerimizde büyük bir sorumluluk yüklüyor. Bir adım atarken dikkat etmek durumundasın. Ben de rahmetli babam ve amcam gibi onların yüzde 10 olabilsek çok iyi olur. Bizde onlarda gibi dertli, davaya hizmet eden insanlar oluruz. Ama ben babam gibi edebiyat alanında değil spor ve spor yönetimi alanında ilgileniyorum. Benim derdim biraz spor ve gençlikle alakalı.

Babanızı bir vasiyeti var mıydı?

- Eyüp Sultan Mezarlığına defnedilmek istedi. İngilizce ve Arapça öğrenmemizi, ata binmeyi öğrenmemizi tavsiye etmişti.

Babanız daha çok şair olarak biliniyor fakat nesirleri de var. Onlar hakkında neler söylemek istersiniz?

- Babam gazetelerde yıllarca köşe yazıları da yazdı. Babamın bu yazılarını okuduğumuz zaman şunu görüyoruz. O zamanlar aslında şimdi olacakların haberini vermiştir. Bu derecede tahrirlerdir. “İpek Yolundan Afganistan’a” adlı çalışmasını önerebilirim. Ödül almış. O döneme ayna tutan, bir zaman toplatılan ve yeniden basılan muteber bir eserdir.

Babanızla unutamadığınız bir anınız var mı? 

- Bu çok komik bir hatıradır. Bir gün gazete okurken Sakarya’nın bir köyünde kız yerine erkek istemeye gidildiğini öğrendim. Bunu babama anlatınca hemen oraya yerleşim dedi. Neden diye sordum. “Senin okumaya niyetin yok. Belki o zaman evlenirsin.”

Beni en çok etkileyen “Diriliş Saati” şiiridir

Babanızın şiirleri hakkında en sevdiğiniz şiir hangisi? 

- “Bulmak” şiirinin özel bir yeri var. Bir TRT programında eşime o şiiri okumuştum. Çok duygulanıp, mutlu olmuştu. Fakat beni en çok etkiyen şiirlerinden birisi “Diriliş Saati” şiiridir.