Altı ayda bir yayımlanan, İslâm Felsefe ve Bilim Tarihi Araştırmaları Dergisi Nazariyat’ın ilk sayısı, Ekim 2014’te, Nûrullah Özdem istifiyle kapağına taşıdığı İbn Sînâ’ya ait “Düşünmek, icabete hazırlayan bir yakarıştır” deyişiyle yola çıkmıştı.

Geçtiğimiz Ekim ayı itibariyle 4. cildinin 3. sayısı yayımlayan Nazariyat’ın kapağında, yine aynı hattatın istifiyle Taşköprîzâde’ye ait “İlm kalbin ibadetidir” sözünün yer alışını, derginin çıkışındaki ilk niyet ve istikamette musir oluşuna yormamız ve buna göre Nazariyat’ın kendine açtığı yolda, kendisine verdiği “tam yol ileri” emrine uygun olarak yürüdüğünü söylememiz mümkündür.

Nazariyat’ın ilk sayısında, İhsan Fazlıoğlu imzalı editör / takdim yazısında resmedilen söz konusu niyeti, istikameti ve yolu, görememiş ya da gördükleri halde unutmuş olanlar için tekrar hatırlatalım:

“İslâm felsefe ve bilim geleneği ne tür bir nazarî düşünce tecrübesi yaşadı? Bu geleneğin mensupları neyi düşünüyorlardı, nasıl düşünüyorlardı, niçin düşünüyorlardı? Ne tür soru ve sorunlara sahiptiler; dertleri ne idi; bu sorunları, dertleri nasıl kavramsallaştırıyorlardı; hangi yöntemleri kullanıyorlardı ve çözümlerini üretirken ne tür bir kendilik bilincinin içinde hareket ediyorlardı? İstanbul’da altı ayda bir Türkçe ve İngilizce yayımlanacak Nazariyat: İslâm Felsefe ve Bilim Tarihi Araştırmaları Dergisi, İslâm felsefe ve bilim tarihinde, bu sorulara verilen nazarî yanıtları, kelam, felsefe-bilim, tasavvuf ve usul ilimleri çerçevesinde metinlere dayalı olarak araştıracak; söz konusu alanlarda özellikle on ikinci yüzyıl sonrası ortaya çıkan yeni cevapları, soruları, çözümlemeleri konu alan çalışmaları yayımlayacak; tüm bu soru ve yanıtları, İslâm temeddününü antropolojik bir araştırma alanı olarak görmeyi reddettiği için tarihinin sürekliliği içinde günümüz sorunlarıyla irtibatlandırmaya çalışacaktır.”

Bu kelimelerle resmedilen minvalde yayıma başlayan ve bugüne ulaşan Nazariyat’ta, başlangıcında sahipliğini üstlenen Mehmet Ali Çalışkan ile yazı işleri sorumluluğunu üstlenen İbrahim Halil Üçer’in yerini İlmi Etüdler Derneği (İLEM) adına Süleyman Güder’in almasından başka önemli bir değişiklik yoktur. İhsan Fazlıoğlu, projenin fikir babası ve derginin editörü olarak ilk sayıdan beri işin başındadır.

Nazariyat’ın Ekim 2018 tarihli son sayısı, benim ilgili konulardaki bilgi açığımdan (açlığımdan) veya muhteviyatının sivil ortamın talep ve ihtiyaçlarına uygunluğundan ya da güncel meselelerle daha fazla örtüşmesinden olsa gerek, bana iyi değil (çünkü her sayısı iyiydi) çok yetkin geldi. Bu manada Nazariyat’ın, aynı zamanda yaşayan bir varlık olduğunu düşünerek, çok uzun sürmesini temenni edeceğimiz olgunluğuna bu sayısıyla ulaştığına da hükmedebiliriz.

Bu hükmümüzde bizi cesaretlendiren şey ise, doğrudan yeni sayıda yer alan yazıların kendisidir ki, onlardan sadece makalelerin başlıklarını (haklılığımızı da pekiştirme tahtında) vermemiz yeterli gelecektir:

—Müstakim Arıcı: Osmanlı İlim Dünyasında İşrâkî Bir Zümreden Söz Etmek Mümkün mü? Osmanlı Ulemasının İşrâkîlik Tasavvuru Üzerine Bir Tahlil.

—Murat Kaş: Zihnî Varlık Tartışmalarının Klasik Dönemde Alımlanışı: Bilginin Mahiyeti ve Kategorisi Bağlamında Bir İnceleme.

—Mehmet Özturan: İslam Mantık Geleneğinde Tanım Teorisi Eleştirilerine Bir Giriş: Tam Tanım Kendisiyle Tanım mıdır?

—Mehmet Gel: XVIII. Yüzyıl Osmanlı’sında Tasavvufi Bilgiyi Tartışmak: Saçaklızâde ile Alemî Arasındaki Ledünnî İlim ve İlham Tartışmasına Dair Bir İnceleme.

Her biri, kendi bağlamında okurunu özel bir yeni ufuka eriştiren bu makalelerden, altmış üç sayfalık hacmiyle de geniş bir yer tutan Mehmet Gel imzalı makaleye özellikle dikkat çekmek isterim.

Zira Gel’in yukarıda başlığını zikrettiğim incelemesinde esas aldığı Saçaklızâde’ye ait Risâletü’l-cevâb’ı da Orkhan Musakhanov’un tahkik ve tercümesiyle birlikte yine burada yer almıştır.

Dolayısıyla ilgili risâle, Musakhanov’un tahkik ve tercümesinden okunduktan sonra Gel’in incelemesine geçilebileceği gibi, söz konusu metnin Gel’in incelemesindeki tespitlerin teyidi bakımından okunması da mümkündür. Her iki durumda da gerekli malzemeler yerli yerinde olduğundan, okumalar sonrasında çifte katlanmış bir yarar elde edilebilecektir.

Öte yandan “Ledünnî İlim ve İlham” konusunun, son zamanlardaki havada uçan – kaçan şeyhler tartışmasının doğru yapılması ve doğru anlaşılması bakımından güncel bir çerçeveye denk düştüğü de ortadadır.

Dileğimiz Nazariyat’ın izleyen sayılarının da, güncelliğe feda edilmeden ama güncel tartışmaları da ıskalamadan, yukarıda zikrettiğimiz niyet, istikamet ve gayret üzere yayımlanmasıdır.

İhsan Fazlıoğlu hocamız başta olmak üzere, Nazariyat’ın mutfak hizmetleriyle sair hamaliyesini üstlenen İLEM yetkililerine ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.