Değerli okuyucularım;

“Dünyanın Yarışmalara Giren İlk Tesettürlü Artistik Buz Patencisi Zehra Lari”(1) başlığına taşıyan haber, belki de sizin de dikkatinizi çekmiştir. Haberin yorumunda şu bilgilere rastlıyoruz: “Son birkaç yılda, uluslararası spor etkinliklerine katılan tesettürlü kadınların sayısı istikrarlı bir şekilde arttı. Bu konuda bir engel de kalkmış oluyor. Bu sporculardan biri uluslararası artistik patenci Zehra Lari. Zehra, tesettürlü kadınların yapılabilecekleri şeyler aleyhindeki klişeleri kırmak üzere ilk denemelerin önemli olduğuna inanıyor. Abu Dabi’de doğup büyüyen, 2017 yılında uluslararası düzeyde yarışırken, başörtüsü takan ilk artistik buz patenci olarak tarih yazdı. Bu başlı başına dikkate değer bir başarı olsa da, böyle bir seviyeye gelmenin mücadeleleri ve engelleri de eksik değildi.” Bu engellerin başında bizzat başörtülü olarak spor müsabakalarına katılmak geliyor. Buna bağlı olarak şu bilgiler bize aktarılmaktadır:

“2012’de İtalya’da düzenlenen ilk büyük yarışması olan Avrupa Kupası’nda başörtüsü sorun oldu. Yargıçlar, kıyafet ihlali bahanesiyle puanını düşürdü. ZehraLari, üzgün ya da kızgın olmadığını söylüyor, ancak bir daha onun ya da kapalı kalmak isteyen başka birinin başına gelmemesi için, bir şeyler yapmak istedi. Kuralların değiştirilmesi için Uluslararası Paten Federasyonu’na bir talepte bulundu. Bunu yapmak için, onunla buluşmaları ve bir tehlike olmayacağından emin olmak için, tesettürlü patenini görmeleri gerekiyordu. Bu, Nike’ın dikkatini çekti ve şirket, engelleri aşan spor başörtüsü için bir kampanyada yer alacak bir sporcu aradı. Nike, özellikle müsabaka amaçlı tasarlanmış geleneksel İslâmî başörtüsü sunan ilk büyük spor giyim üreticisi.”

Hakikaten 27 milyar dolarlık değeriyle dünyanın en büyük spor giyim şirketlerinden olan Nike, Müslüman kadın atletler için türban üretti. ‘Pro Hijab’ (Örtüye Evet) ismi verilen başörtünün bahar 2018 kreasyonunda yerini almıştır. New York Times’ın haberine göre; ürün 35 dolara satılacak. Sporcular için terletmeyen kumaştan yapılan başörtüde esnek ve polyester kumaş kullanılmış. Ürün, Birleşik Arap Emirlikleri’ni buz pateninde uluslararası arenada temsil eden ilk kadın sporcu ZahraLari, Dubaili koşucu ManalDostom ve olimpiyatlarda da mücadele etmiş olan Amna Al Haddad tarafından test edildi.

Küresel Şirketler Sporu Keşfeden Müslüman Kadınlar Üzerinden Para Kazanıyor

Küresel şirketler, akıllı girişimciler gibi yeni üretimlerini, ürünlerini ve pazarlarını tasarlarken, hem daha geniş ölçekte planlama yapmakta, hem de hangi alanda olursa olsun yeni trendleri zamanında yakalayabilmektedir. Özgürlükler bağlamında başörtüsü artık sorun olmaktan çıktı. Örneğin Türkiye’de kamusal alanda dahî kadın memurlar, başlarına artık özgürce başörtü takabilmektedir. Bu özgürlük dalgası spor dünyasına da sirayet etti. Modern dünyada bazı Müslüman kadınlar, hem spor yapmak, hem de tesettürlü olmak istiyor. Spor organizasyonları başta buna tepki göstermek istedi ama özgürlük dalgası, sporda başörtü yasağını da ortadan kaldırdı.

Bu trendi görebilen NİKE gibi bir uluslararası şirketler, küresel rekabet baskısının henüz olmadığı bir alana hemen yönelerek, küresel dezavantaj yakalayabilmektedir. Doğrusu NİKE, yerelliği ve dinî değerleri ihmal etmeden küresel düşünebilen bir şirket olduğunu ispatladı.

Böyle bir girişimde bulunmakta tereddüt eden veya bunu hiç akıl edememiş olan yerli şirketlerimiz, bir öz eleştiride bulunmalıdır. Yoksa bizim “gerici” veya “modern” şirketler, “sporda kadının ne işi var?” veya “başörtü hiç sporda olur mu?” gibi bir akıl tutulmasına mı yakalandı. Girişimcilerimiz neden spor, maneviyat ve ticaret üçgeninde yeni pazarlar oluşturmanın yollarını aramazlar ki? Neden bizim girişimciler yeni ve ilginç iş fikirleri geliştiremezler acaba? Ve neden bizim girişimcilerimiz ortaya çıkan yeni fırsatları görme yeteneği sergileyemezler?

Mesela spor malzemeleri üreten yerli bir şirketimiz, Müslüman sporcu kadının ihtiyacı ve spor malzemeleri kapsamında piyasa odaklı yeni fikirler geliştirebilmeli ve kaliteli ürünler üretebilmelidir. Böyle bir açılımın gerçekleşebilmesi için, yerli şirketlerin İslâm’da kadın ve spor konuları hakkında bilgi sahibi olması gerekir. O halde mir yerli şirketlere bu konu ile ilgili bazı tüyolar verelim.

Hz. Aişe Validemiz Bir Koşucu İdi

Kaynaklar, bize şu bilgileri verir: Peygamberimizin (sav) eşlerinden Hz. Aişe validemiz, evliliklerinin ilk dönemlerinde karşılıklı olarak bir müsabaka yaparlar. Seçtikleri spor dalı koşudur. Koşu yarışında Hz. Aişe birinci, Peygamberimiz (sav) ise ikinci olur. Düşünebiliyor musunuz bir kul Peygamber olan Hz. Muhammed (sav), eşi ile beraber bir koşu yarışı yapıyor ve yeniliyor. Yenilmesinin sebebini ve hikmetini araştırmak bu yazımızın konusu değildir.

Madem Hz. Aişe’yi İslâm tarihinde bir koşucu olarak kaydettik, o halde günümüzün Müslüman Hanımları da bugün geçerli olan herhangi bir spor dalında aktif olabilmelidir. Spor, müsabaka ağırlıklı bir mücadele alanıdır. Kazanmak mümkün olduğu gibi kaybetmek de mukadderdir. Hz. Aişe validemiz, Peygamber gibi güçlü bir erkekle yaptığı spor müsabakasında birinciliği nasıl elde etti sorusu bir yana bu birinciliği elde etmenin zorluğu da ortadadır. Nitekim aradan birkaç yıl geçtikten sonra rövanş niteliğinde ikinci bir müsabaka daha tertiplenir.

Bu arada Hz. Aişe validemiz, biraz kilo almış ve eski formunu bu bağlamda koruyamamış. Ama Peygamberimizin (sav) yaşı da bu süreçte ilerlemiştir. Bu ikinci yarışta bu sefer Peygamberimiz (sav) kazanır. Hz. Aişe validemiz, bu yenilgi karşısında ne kadar üzüldüğünü bilmiyoruz ama Peygamberimiz (sav) gülümseyerek ona “şimdi ödeştik” der.

Spor Hakkında Yeni Bir Bilinç Geliştirmeliyiz

Bütün bu bilgilerden yola çıkarak, spor yapmak isteyen Müslüman hanımlara şu önerilerde bulunabiliriz:

1-Müslüman hanımlar spor yapabilir, hatta yapmalıdır. Müsabakaları katılmaları, fıkıh açısından henüz tam aydınlanmamış bir konu olmakla beraber geçiş sürecinde tavsiyem şu şekilde olacaktır: İnançlı profesyonel sporcu hanımlar, tesettür hassasiyetini dikkate alan vicdanlarının kabul edebileceği makul bir formül bulmalıdır.

2-Müslüman hanımlar spor yaparken, hırslı olmak yerine gayretli olmalıdır. Çünkü hırs, müsabakada kazanmaları halinde kişiyi gururlandırabilir, yenilgide ise fazlasıyla üzüntü verebilir ve hatta isyan ettirebilir. Gayret ise hem mağlubiyette, hem de zaferde kişiyi mutedil kılar.

2-Spor müsabakalarında yenen taraf, karşı tarafı tahrik etmemelidir Bunun yerine “centilmence” bir iki yatıştırıcı söz söylemeli veya kabiliyetli ise espri yapmalıdır.

Yenilikçi Müslüman girişimcilere gelince: Girişimcilerimiz, küresel dünyada kadın ve erkek Müslümanların değişen maddî ve sosyo-kültürel ihtiyaçlarını daha hızlı görebilmeli ve bu doğrultuda yeni helal ürünler piyasaya sürebilmelidir.