"Bir de sakın zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur; sonra yardım da göremezsiniz." (Hud, 11/113)
Bu ayet sadece zulmedenleri değil, zulme alet olanı, taraftar olanı hatta az bir meyil gösterenleri bile içine almaktadır. Çünkü, "küfre razı olmak küfür olduğu gibi, zulme razı olmak da zulümdür." Dalalete, yalana, günaha, harama taraftar olmak dalalettir, yalandır, günahtır, haramdır.
Burada “zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın”den maksat, bir anlamda onların zulmüne meyletmeyin, demektir.
Allah'ın bize seslenişi açıktır ve nettir. Bu açıklığa rağmen sadece şu denilebilir.
Ve insan yanıldı!
Peki yanılan insan oğluna kainatın sahibi ne demişti ? Ne dedi ? Ve ne diyecek?
Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
1- Elemtera keyfe fe’ale Rabbuke bi-ashâbi’l-fîl.
Demişti.
2.Bi-ashâbi'l-para babaları,gücün köleleri,zulme sesiz kalanlar,kitap yüklü merkepler, dalkavuklar diyor şimdi ve sesiz kaldıkça biz daha da diyecek...
Kâinatın sahibi, musibetlerin yok oluşu ve yardım için bizden ne istiyor?
Zülüm etmeyin.
Zülme ortak olmayın.
Zülme sesiz kalmayın.
Zülmü onaylamayın.
Zülmü kim yaparsa yapsın,
Zülüm kime yapılırsa yapılsın,
Zülüm zülümdür.
Zülmü ama,fakat diye savunmayın.
Zülmün sonu felakettir.
Ancak lâfı uzatmaya gerek yoktur. Bugünlerde kim neyi, niçin yapıyor olursa olsun, bilinmelidir ki; dünyanın dört bir yanında bir sürü mazlumiyet var yalnızlar zulüm altında. Hangi gerekçe ile olursa olsun, bunu görmemek zulme ortak olmaktır.
Yaşanan musibetlere birde bu göz ile bakmak gerektir derim.
Hak ve hukuk sınırlarını çiğneyerek insana ve diğer canlılara saldıran zalim, mazluma zulmederken, aynı zamanda Hakka karşı gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de yüce Allah’ın zalimler için yaptığı ikazlar vardır. Bunlardan bir tanesi: “ Zalimlerin yaptığından Allah’ın habersiz olduğunu sanma. O sadece onların yaptıklarının cezasını gözlerin dehşetten donup kalacağı güne erteliyor.” ( İbrahim, 13/ 24)
Bediüzzaman Hazretleri, umumî musibetlerin, çoğunluğun hatasından ileri gelmesi yönüyle; insanların bir çoğunun zâlim insanların yaptıklarına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla, manen onların zulümlerine ortak olacağını ve bu nedenle de musibet ve belaların herkese gelebileceğini ifade eder. (bk. Sözler)
*İslam Alimlerine Göre zulüm Çeşitleri.*
1. İnsanla Allah arasındaki zulüm.
İnkar, şirk ve nifaktır.
“Şüphesiz ki şirk (Allah’a ortak koşmak) büyük bir zulümdür!” (Lokman, 31/13)
ayetinde buna dikkat çekilmiştir.
2. İnsanlar arasındaki zulüm.
Bu da, insanların kendi hemcinslerine karşı işledikleri suçlar, günahlar ve haksızlıklardır.
Zulüm keyfi hareket ile hukuki sınırları göz ardı edip başkasının malına, şahsiyetine, canına kast etme, cezayı gerektirecek bir suç olmaksızın güçsüzlere kötülük ve eziyet etmektir. Hz. Âdem’in çocuklarından KABİL ile başlayan zulüm, tarih boyunca insanların bulunduğu yerde görülmüştür.
Örneğin, adam öldürmek (Mâide, 5/27, 28, 29), hırsızlılık yapmak (Yûsuf, 12/75), erkeklerin erkeklerle temasta bulunması (homoseksüellik) ve yol kesip kötülükte bulunmak (Ankebût, 29, 30), zina yapmak (Yusuf, 12/23), suçlu insanları bırakıp suçsuzları cezalandırmak (Yûsuf, 12/78, 79), Allah`ın indirdiği hükümlerle hükmetmemek (Mâide, 5/45) birer zulümdür ve bunları veya bunlardan birini yapan da zalimdir. Bu nedenle haram olan şeyleri yapanlara meyletmek, taraftar olmak, benimsemek, sempati duymak da o zulme ortak olmak demektir.
3. İnsanın kendi kendine zulmetmesi.
“...onlar, kendilerine zulmettikleri zaman...” (Nisâ, 4/64)
“Allah onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı." (Nahl, 16/33)
“Onlardan kimi nefsine zulmedendir” (Fâtır, 35/32)
gibi ayetlerde buna dikkat çekilmiştir.
Bu zülüm çeşitlerinden hangisi olursa olsun, zulüm, yaratılış düzeninde bozukluk ve sapmalara sebep olmaktadır. İnsanın dışındaki bütün varlıklar, yaratılış düzenini bozmamakta, nasıl yaratılmışlarsa, öyle hareket etmektedirler. Allah`ın emir ve yasaklarını dinlemeyen, zulüm yollarına düşen insanlar ise, insanın yaratılış gayesinin dışına çıkmaktadırlar. Bu halleriyle de, varlıklar arasında en büyük zalimlerden olma durumuna düşmektedirler.
Bir Hadis-i Kudsi’de “Ey kullarım, ben zulmü nefsime haram kıldım ve bu zulmü de aranızda haram kıldım, birbirinize zulüm etmeyin.” Bu günkü felaketlerin çoğu da hep zalimlere yardım etmekten doğmaktadır.
Demek ki bir Müslüman hem zulmetmeyecek hem de zalimden ve onun zulmünden razı olmayacak, yaptığı zulmü övmeyecek, taraftar olamayacak ve zulmünün yayılmasına asla katkı sağlamayacaktır. Yoksa onun zulmüne meyletmiş olacağından zulmüne ortak olur.
Selam ve dua ile
Düşünebilen Şehirler İnşa Edeceğiz İnşallah.