“Allah (cc), bu kitabınız Kur’an’da, size şu hükmü gönderiyor! Zalim ve kâfirlerle oturduğunuz bir mecliste, Allah’ın ayetlerinin inkâr edilip alaya alındığını duyarsanız, onlar bu sözleri bırakıp başka bir konuya geçinceye kadar, -şayet bir zorlama söz konusu değilse- bunu yapanların yanından ayrılmalısınız. Onlarla birlikte oturmayınız! Yoksa siz de onlar gibi olursunuz! Bu dünyada onlarla birlikte olan, ahirette de onlarla birlikte olacaktır. Nitekim Allah, bütün ikiyüzlüleri ve kâfirleri, cehennemde bir araya toplayacaktır. (Nisa S.140)” ilahi mesajı, dinimiz İslam’ın ilkelerinin inkâr edildiği ve alaya alındığı programlarda ve törenlerde fert ve toplum olarak tavrımızın ne olması gerektiği belirtilmektedir!

Biz; zalimlere ve haksızlıklara karşı olmayı, tavır koymayı hak ve hakikat yolcularından öğrendik! Hz. Ali’den, Hz. Hüseyin’den, Yavuz’dan, Fatih’ten, Şeyh Edeb Ali’den, Hoca Ahmed Yesevi’den ve her birinin ve biz inananların izinden gitmekten şeref duyduğu(muz) insanlığın medar-ı iftiharı, tek önder-tek lider Hz.Muhammed (s.a) Efendimizden (sav), ‘’Bir kötülük karşısında önce elimizle, sonra dilimizle ve en azından kalbimizle buğz ederek tavır sahibi olmayı’’ öğrendik!

Kötülükleri el ile düzeltmenin yolu; siyasi, hukuki ve adli gücü harekete geçirmek ve ellerimizle imzalayacağımız dilekçelerle hukuki yolla mücadele etmektir!

Dil ile düzeltmenin yolu; bulunduğumuz  ortamda sapkınları ve alaycı güruhu sözlerle uyarmak ve protesto ederek bu tip oluşumlardan, toplantılardan ve törenlerden ayrılmaktır!

Cumhurun inancına hakareti ve düşmanlığı meslek edinen bazı provokatör yönetici ve öğretmenler, Bursa-Nilüfer ilçesindeki Özlüce İlköğretim Okulu’nda 29 Ekim Cumhuriyet törenlerinde dinimizle, örf ve adetlerimizle alay edici sahnelerle dolu ideolojik bir gösteriyi, temsili bir tiyatro ile hem de küçücük çocuklarımızı alet ederek şova dönüştürdüler! Hem de devletimizin resmi okulunda!

Sosyal medyaya düşen görüntülerde, 29 Ekim Cumhuriyet törenleri vesilesiyle organize edilen temsili tiyatroda yer alan sahneler akıllara ziyandır! Küçücük çocukları tiyatral bir kurgunun parçası yaparak inancımızı ve mukaddesatımızı hor görmek, aşağılamak nasıl bir aklın ürünüdür!?

Sözde (!) Cumhuriyet’i kutlama programında tören alanına başörtüsü, sarık ve cübbe giydirdikleri küçücük çocukları uzun bir siyah örtünün altına sokuyorlar (o siyah örtü güya karanlık bir dönemi yani Osmanlı’yı temsil ediyor) sonra onlara göre ‘çağdışı elbiseler’ çıkarılarak güya çağdaş kıyafetlerle ayağa kalkıyorlar! Böylece Cumhuriyet sayesinde çağdışı hayattan kurtulup tek dişi kalmış canavar olan batının çağdaş hayatına kavuşuyorlar! 

O masum, mazlum ve günahsız yavrularımızı şeytani hedeflerine alet eden bu şeref ve haysiyetten yoksun zavallı yaratıkları Allah ıslah etsin! Belediyelerimizden, bürokrasiden ve meclisimizden def eylesin!

Yedi düvelle beraber olan Yunan gâvurunun bile yapamadığı bu gâvurluğu yapan din, vatan ve mukaddesat düşmanlarına acilen yasal işlem başlatılmalıdır! 

Ve Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’a ve Önderimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize ve Dinimiz İslam’a savaş açan ve alay eden haysiyet ve şereften yoksun okul yöneticileri ve sorumlu öğretmenler, din ve vatan haini FETÖ’cüler gibi meslekten ihraç edilmelidir!

Ülkemizdeki ve bilhassa Bursa’daki duyarlı STK’larımız gerekli imani tepkilerini hukuk yoluyla göstermelidir!

Milli Şairimiz M.Akif’in “Kızımın örtüsü batıyor rezilin gözüne! Acırım billah tükrüğü tükürsem yüzüne!” dediği dönemden beri cumhurun inancına, örf ve adetlerine alayı ve saygısızlığı meslek edinmiş millet ve cumhuriyet düşmanlarına destek verenlerin uyanmasını ve yukarıdaki ayet-i kerime gereği batılları, zulmü ve şerri boykot etmelerini Allah’tan diliyorum.

Ve “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır!” hadis-i şerifi gereği STK’larımızı, Milli Eğitim’i, Diyanet’i, İçişlerini ve Yargıyı; imani, vicdani sorumluluklarını hukuk çerçevesinde çekinmeden yerine getirmeye davet ediyorum!

Allah (c.c), dinimizle alay eden kâfir ve zalim provokatörlerin şerrinden hepimizi korusun. Ve onların saflarından, tuzaklarından ve törenlerinden  uzak eylesin! Milli şairimizin dizelerinde bulunan manada olduğu gibi;

“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ...

- Boğamazsın ki!

- Hiç olmazsa yanımdan kovarım.

Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;

Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.

Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!

Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?

Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum!

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!

Adam aldırma da geç git! diyemem aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...

İrticâın şu sizin lehçede ma’nâsı bu mu?” diyen ecdadımızın emaneti vatanımıza ve nesillerimize sahip çıkmak ve zalimlere haddini bildirmek imanımızın ve Müslümanlığımızın gereğidir!

Kendimize yapılan saldırılar karşısında gösterdiğimiz tepkiyi Allah ve Resulüne yapılan saldırılar karşısında gösteremiyorsak vay halimize vay!

Hakk’a-hayra, sevgi ve barışa motor, haksızlığa, şerre ve zulme fren olmak için din ve vatan uğrunda mücadele edenlere selam olsun?

Tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız mübarek olsun!