Malazgirt Savaşı nedir? Malazgirt Savaşının nedenleri ve sonuçları nelerdir? Malazgirt  Savaşı ne zaman oldu? Sultan Alparslan kimdir? Romen Diyojen Kimdir? İşte detaylar...

Malazgirt Meydan Muharebesi, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans İmparatoru IV. Romen Diyojen arasında gerçekleşen muharebedir. Alp Arslan'ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, "Türklere Anadolu'nun kapılarında kesin zafer sağlayan son muharebe" olarak bilinir.

Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşunu sağlayan Dandanakan Savaşı’ndan (431/1040) sonra Merv şehrinde toplanan büyük kurultayda cihan hâkimiyeti mefkûresi doğrultusunda tesbit edilen fetih planları çerçevesinde Selçuklular bilhassa batı yönünde büyük fetih hareketlerine başladılar. Anadolu’nun bir Türk yurdu haline getirilmesi uğruna yapılan bu mücadeleler sırasında Selçuklu kuvvetleri Sivas’a kadar ileri hareketlerine devam etmişler ve buradaki Bizans kaleleri ve müstahkem mevkilerini geniş çapta tahrip etmişlerdir.

Büyük Selçuklular Tuğrul Bey döneminden (1038-1063) başlayarak Anadolu’ya birçok akınlar düzenlemiş, 1048’de Pasinler Ovası’nda Bizans ordusunu ağır bir yenilgiye uğratmışlardı. Doğu Anadolu’daki bazı önemli kalelerin Selçukluların eline geçmesiyle sonuçlanan bu akınlar, 1063’te Alparslan tahta geçtikten sonra da sürdü.

1063 yılından sonra Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan, Türk müttefiklerinin Ermenistan ve Anadolu’ya doğru göç etmesine izin verdi ve Türkler buralarda şehirlere ve tarım alanlarına yerleştiler. Bu sırada da Türk akınlarından ve son gelen Türk ordusundan çok rahatsız olan Bizanslılar tahta ünlü komutan Romen Diyojeni çıkardılar. Anadolu’daki Selçuklu istilâ ve fetih hareketlerinin hızla devam ettiği sıralarda Bizans’ta imparator olan IV. Romanos Diogenes(Romen Diyojen) , gittikçe artan Türk fetihlerini durdurmak amacıyla çeşitli milletlerden meydana getirdiği bir orduyla Mart 1068’de Anadolu’da Selçuklu kuvvetlerine karşı harekâta başladı 1068 yılında Romen Diyojen, Türklere karşı bir sefer düzenledi; fakat Koçhisar şehrini geri almasına rağmen Türk atlılarına yetişemedi. 1070 yılında Türkler (Alparslan komutanlığında), günümüzde Muş’un bir ilçesi olan Malazgirt’te Manzikert (Bizans dilinde Malazgirt) ve Erciş kalelerini ele geçirdi.

200.000'e (iki  yüz bin) karşı 30.000(otuz bin:

Romen Diyojen’de büyük bir ordu kurup Konstantinopolis (bugünkü İstanbul)’ten ayrıldı (13 Mart 1071). Ordunun mevcudu 200.000 olarak tahmin ediliyor.Bu ordu Balkanlar'daki Peçenek, Uz, Kıpçak ve Hazar Türkleri ile İslav, Alman, Bulgar,
Frank, Ermeni ve Gürcüler'den oluşturulmuş ve en güçlü silâhlarla donatılmıştı. Matthew of Edessa adlı 12. yüzyılda yaşamış bir Ermeni tarihçi Bizans ordusunun sayısını 1 milyon olarak yazılarında yer belirtmiştir.Buna karşılık Alparslan  20.000-30.000 kişilik ordusuyla yola çıktı.

Kazandığı topraklar ve sahip olduğu güçlü ordusuyla İslam dünyasında önemli bir yer edinen Sultan Alparslan, hilafet makamını taşıyan Abbasilerin de koruyuculuğunu üstlenmişti Abbasi Halifesinin Fatımilere karşı 1070'te yardım talep etmesi üzerine Sultan Alparslan, ordusuyla Fatımilerin üzerine yürüdü. Alparslan'ın Mısır'a yöneleceği haberi üzerine Bizans ordusu, yaklaşık üç yıldır hazırlıklarını yaptığı doğu seferini başlattı. Bizans ordusunun taarruzunu öğrenen Alparslan, geri dönerek Suriye hattına doğru ilerleyişe geçti. Ordusundaki yaşlı askerlerin yolda kalmasına neden olan cebri yürüyüşüyle Erzen ve Bitlis yolundan Malazgirt'e varan Alp Arslan komutanlarıyla savaş taktiklerini görüşmek için Savaş Meclisini topladı. Romen Diyojen ise savaş planını hazırlamıştı. İlk saldırı Türklerden gelecek ve bu saldırıyı kırmaları durumunda da karşı saldırıya geçeceklerdi. Alp Arslan ise "Hilal Taktiği" konusunda komutanlarıyla uzlaşmıştı.

Rey şehrinde konuşlanacağı duyumunu yayan Alparslan, Rey yerine Muş'a doğru hareket etti. Bizans ordusu Rey şehrine doğru ilerlerken, Sultan Alparslan Malazgirt Ovası'nda karargahını kurdu. Alparslan, mahiyetindeki din alimlerinin de tavsiyesiyle muharebeyi cuma günü yapmaya karar verdi. Ordusuyla birlikte 26 Ağustos Cuma günü namaz kılıp dua eden Alparslan, namazın ardından Romen Diyojen komutasındaki Bizans ordusunun üzerine yürüdü.

Cuma Namazını bizzat Sultan Alparslan kıldırdı.  Elindeki oku ve yayı yere bıraktı. Ve şöyle söyledi:

"Bugün bu ok ve yay bize fayda sağlayamaz."

Ve beyaz elbiseleri içinde Sultan Alparslan'ın Cuma Günü , Malazgirt’te askerini heyecana getiren o müthiş nutku:


Askerlerim! Kafirlerin sayısı hesap edilemeyecek kadar çoktur. Onların yanında mancınıklar ve pek çok savaş aletleri vardır. Başarılı olabilmemiz için kendileriyle uzaktan değil, içlerine kadar girerek göğüs göğüse savaşmamız; mancınıklarını kurmalarına, savaş aletlerini kullanmalarına izin vermememiz gerekir. Sayımız az olsa da, ben minberlerde, hem bize hem de Müslümanlara dua edilen bu vakitte düşmana saldırmak istiyorum. Bu vakit bütün minberlerde İslam orduları için dua edilen bir vakittir. Halk da bu dualara amin diyecektir. Belki de Allah onlardan birisinin duasını kabul eder. Ya Aziz ve Celil olan Allah’ın yardımıyla amacım olan zafere ulaşır, yada şehit olarak cennete giderim. İçinizden beni takip etmek isteyenler arkamdan gelsin. Yaşamayı seven ve geri dönmek isteyenler ise kendilerine karşı bir kınama olmaksızın geri dönebilirler. Burada artık Allah’tan başka emir veren ve yasaklar koyan bir Sultan yada emirlere icabet eden bir asker yoktur. Bende sizlerden biriyim ve bugün sizinle birlikte savaşacağım. Biz, Müslümanların eskiden beri yaptıkları gibi gaza yapma arzusundayız. Hep birlikte İslam dinine ve Peygamberin şeriatına yardım edelim. Benim ardımdan gelerek canlarını Allah’a hibe edenler için cennet ve ganimet, bırakıp gidenler için cehennem ve sefalet vardır. 

Malazgirt Meydan Muhaberesi:
oğu Roma Ordusu, paralı askerlerle birlikte 70.000 kişilik bir orduyla Malazgirt ovasının kuzeyinde konuşlanmıştı. Selçuklu ordusunun askeri gücü ise sadece 40.000 kişiden ibaretti. Zira Roma ordusu, bu sefere 3 yıl boyunca hazırlanmış, Selçuklular ise Mısır seferi için çıktıkları yoldan geri dönerek mevcut ordularıyla Malazgirte ulaşmıştı. Selçuklu Ordusunun gücü Roma ordusuyla kıyasla yarı yarıya durumdaydı ancak Doğu Roma ordusu içerisinde Müslümanlıkla tanışmamış Peçenek ve Uz Türkleri de bulunuyordu. Sultan Alparslan, casuslar göndererek aynı soydan olduğu bu Türk birliklerine haber ulaştırıp kendilerine katılmaları teklifini gönderdi. Roma ordusunun en vurucu güçleri bu unsurlardı. Zira Anadolu içlerinde bulunan Abaz, Slav, Gürcü, v.b. kavimler yoğun savaşlar içerisinde bulunmuyorlardı. Trakya bölgesinde yaşayan Peçenek ve Uz Türkleri ise hem Roma İmparatorluğu ordusu içerisinde sıkça görev yapmakta hem de Batı cephesinde kendi bağımsız hareket edebildikleri savaşlara katılmaktaydılar. Üstelik Roma Ordusunun en önemli savaş stratejisti Magistors Tarkhal’da bir Peçenek Türküydü. Alparslan’ın teklifini olumlu karşılayan Peçenek ve Uz birlikleri Roma ordusu içerisinde konuşlanmış ancak Selçuklular için mücadele etmeye karar vermişlerdi.

Doğu Roma Ordusu, paralı askerlerle birlikte 70.000 kişilik bir orduyla Malazgirt ovasının kuzeyinde konuşlanmıştı. Selçuklu ordusunun askeri gücü ise sadece 40.000 kişiden ibaretti. Zira Roma ordusu, bu sefere 3 yıl boyunca hazırlanmış, Selçuklular ise Mısır seferi için çıktıkları yoldan geri dönerek mevcut ordularıyla Malazgirte ulaşmıştı. Selçuklu Ordusunun gücü Roma ordusuyla kıyasla yarı yarıya durumdaydı ancak Doğu Roma ordusu içerisinde Müslümanlıkla tanışmamış Peçenek ve Uz Türkleri de bulunuyordu.

Peçenekler ve Uzlar Alparslan'ın safına geçmesi:
Sultan Alparslan, casuslar göndererek aynı soydan olduğu bu Türk birliklerine haber ulaştırıp kendilerine katılmaları teklifini gönderdi. Roma ordusunun en vurucu güçleri bu unsurlardı. Zira Anadolu içlerinde bulunan Abaz, Slav, Gürcü, v.b. kavimler yoğun savaşlar içerisinde bulunmuyorlardı. Trakya bölgesinde yaşayan Peçenek ve Uz Türkleri ise hem Roma İmparatorluğu ordusu içerisinde sıkça görev yapmakta hem de Batı cephesinde kendi bağımsız hareket edebildikleri savaşlara katılmaktaydılar. Üstelik Roma Ordusunun en önemli savaş stratejisti Magistors Tarkhal’da bir Peçenek Türküydü. Alparslan’ın teklifini olumlu karşılayan Peçenek ve Uz birlikleri Roma ordusu içerisinde konuşlanmış ancak Selçuklular için mücadele etmeye karar vermişlerdi.

Roma ordusunun savaş düzeninde Romen Diyojen ordunun merkezinde, Anadolu ordu kumandanı Mikhail Attalicpiates sağda, Rumeli kumandanı Nikefor Bryennes solda, Andronikos Doucas’da geri cephedeydi. Bu taktik topyekün bir imha düzeniydi. Stratejileri de güçlü hücum ederek kesin sonuç almaktı. Sultan Alparslan’ın komutasında ise 40.000 kişilik Selçuklu ordusu Hilal şeklinde tertibat almıştı. Hafif süvari kıtaları kanatlarda, vurucu unsurlar ve merkez güçler orta geride bulunuyordu. Saldırı gerçekleştiği esnada merkez güçler yavaş yavaş geri çekilecek, at üstünde ok atan süvariler düşmanın yan ve geri hatlarına taarruz ederek Roma ordusunu yavaş yavaş zayıf düşürecekti. Bu taktikle düşman ordusu kendi karargahlarından uzaklaşacak, baskın kıtaları düşmanın en zayıf olduğu geri hattına saldırarak savaş düzenlerini bozacak ve geri çekilen birliklerin ileri atılmasıyla “Turan Taktiği” olarak bilinen strateji kullanılarak düşmanı yok edecekti.

Türk Soyundan gelen Uzlar, Peçenekler ve Kıpçaklar; Afşin Bey, Artuk Bey, Kutalmışoğlu Süleyman Şah gibi Selçuklu komutanları tarafından verilen Türkçe emirlerden etkilenen bu süvari birlikleri de soydaşlarının yanına katılınca Bizans ordusu süvari gücünün önemli bir kısmını kaybetti. Sivas'ta soydaşlarına yaptıklarının acısını çıkartmak isteyen Ermeni askerleri her şeylerini bırakıp savaş alanından kaçınca Bizans ordusu için durumun vahameti arttı.

Ordusunu komuta etme olanağının kalmadığını gören Romen Diyojen yakın birlikleriyle kaçmaya kalktıysa da artık bunun imkânsız olduğunu gördü. Sonuçta tam bir bozgun havasına giren Bizans ordusunun büyük bölümü akşam hava kararıncaya kadar yok edildi. Kaçamayıp sağ kalanlar teslim oldular. İmparator omzundan yaralı olarak ele geçirildi.Dünya tarihi için büyük bir dönüm noktası niteliğinde olan bu savaş zafer kazanan komutan Alp Arslan'ın yenik İmparator IV. Romen Diyojen'le antlaşma yapmasıyla son buldu.

Malazgirt Savaşı'in Nedenleri ve Sonuçları

Nedenleri:

Doğu sınırında ortaya çıkan ve giderek artan Türk-İslam tehlikesi Doğu Romayı telaşlandırmıştı. Zira Selçuklular seferlerinde istilaya girişmiyor, yerleşim yerlerini tahrip etmiyor, halka zulümde bulunmuyor, hedef olarak Doğu Roma askeri mevkilerini hedef alıyordu. Selçukluların bu politikası Doğu Roma bünyesinde bulunan ve Doğu Romalı olmayan toplumların üzerinde olumlu bir etki bırakıyordu. Buda Doğu Romalı idareciler için daha büyük bir tehlikeydi. Zira aidiyet hissi bulunmayan bu toplumların Selçuklu idaresini tercih etmeleri daha da tedirgin edici bir sorun olacaktı.

Sonuçları:

Bizans imparatoru Romen Diyojen, ve ordusu savaşta yenilgiye uğratıldı.Anadolu'nun kapısı Türklere tamamen açılmış oldu.Çok fazla yorulmayan Türkler, Marmara kıyılarına kadar ilerleme şansı buldular.Bugünkü Türkiye devletinin temelleri atılmış oldu.Anadolu'daki gücünü kaybeden Bizans, Balkanlardan elini ayağını çekti.Bizans'ın Abbasiler ve İslam ülkeleri üzerindeki etkileri sona erdi.Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ilk Türk beylikleri meydana gelmeye başlamıştır.