Türkiye ve İslam coğrafyası, yeni bir Siyonist + Haçlı ittifakının tehdidi altında.

Yeni Zelanda’nın Hagley Park bölgesinde “Christchurch ilçesi”ndeki iki camiye düzenlenen silahlı saldırıda, 50’den fazla Müslüman Cuma namazında hayatını kaybetti. El Nur Camii’ne yönelik saldırı sırasında, camide 200 kişi bulunuyordu.

Saldırganlar, saldırı öncesi sosyal medyadan paylaştıkları sözde manifestoda, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ve Türkiye’ye yönelik tehditler savurdular.

Liderimiz Sayın Erdoğan’ı, “En kadim düşmanları olan Türklerin lideri” olarak anıyor ve öldürülmesi çağrısında bulunuyorlardı.

Terörist Brenton Tarrant yayınladığı bildiride, “Boğaz’ın doğu tarafında barış içinde yaşayabilirsiniz. Fakat Avrupa topraklarında, Boğaz’ın batısındaki herhangi bir yerde yaşayamazsınız. Sizi öldürür ve topraklarımızdan süreriz. ‘Kostantinopolis’e gelecek ve bütün camiler ile minareleri yıkacağız. Ayasofya’yı minarelerden kurtaracağız. İstanbul bir kez daha Hristiyan toprağı olacak” ifadelerini kullandı.

Yenizelanda’nın, Christchurch kentinde, El-Nur ve Linwood Camilerine  Cuma namazı esnasında yapılan silahlı saldırı sonucu hayatlarını kaybedenlere Rabbimden rahmet diliyorum.

Yapılan bu ırkçı ve faşist saldırıyı lanetliyorum!

Bu kalleş saldırı, İslam karşıtlığının ve Müslüman düşmanlığının geldiği noktayı göstermektedir.

Biz Müslümanlar ve vicdanlı insanlar, artık vahşi sömürgeci Batı'dan medet ummanın, ölü gözünden yaş beklemek olduğunu kabul etmek ve yolumuzu ona göre çizmek zorundayız.

İSLAM BİRLİĞİ’ni kurmadıkça;

Onlara Müslüman öldürmenin bedelinin, sadece kınamalar, protestolar ve gıyabi cenaze namazları olmadığını öğretemeyiz!

Ve katledilmeye devam ederiz!


Bir Müslümanın siyonizme, kapitalizme, emperyalizme karşı direniş göstermesi, hem Allah'ın emri, hem de insanlık görevidir.

Bozguna uğratılan, ifsad edilen yeryüzünde zulmü ortadan kaldıracak ve Hakkı hakim kılacak adalet ve merhamet medeniyetini yeniden kurma potansiyeli olan yegane ülke, İslam’ın son kalesi, mazlumların umudu, “BÜYÜK TÜRKİYE”dir.


Çünkü biz;


Bir insanın ölümünü, kainatın ölümü gören, bir insanın kurtuluşunu kainatın kurtuluşu gören kadim medeniyetimizin erdemlerine talip olanlarız!


Yeter ki inanalım!
 

Bedir'deki, Mûte'deki, Çanakkale'deki, 15 Temmuz’daki gibi..

Ülkemizin beyaz taşlarla boyalı kara sınırlarını zihnimizde yıkıp, Adriyatik'ten Çin sınırına, Türkistan ellerinden Güney Afrika'ya gönül coğrafyamızı kalben kuşatarak “İSLAM BİRLİĞİ” ni derhal oluşturmalıyız.
 

"Şu istikbal inkılâbâtı içinde en gür sadâ, İslâm'ın sadâsı olacaktır!"

"De ki: Hak geldi; bâtıl yıkılıp gitti. Bâtıl, zaten yıkılmaya, yok olmaya mahkûmdur." (İsrâ, 81)

Fi Emanillah