* 9 Aralık 1917 Kudüs işgalinden 40 gün önce neler yaşandı?

* Basit bir savaş hilesine kanan generaller kimlerdi?

* Tarih kitaplarında yer almayan Bi'rüssebi Bozgunu nedir?

* Bozgundan iki gün sonra neler oldu?

* James Balfour'dan Baron Rotshchild'e gönderilen utanç belgesi

* Balfour Bildirisi'nin metni nasıldır?

* Sykes Picot'u hazırlayan Mark Sykes'in bildirideki rolü nedir?

Bundan tam 103 yıl önce Filistin'de çok önemli olaylar cereyan etmişti. İngiltere liderliğindeki Son Haçlılar, her ne pahasına olursa olsun mukaddes beldeleri özellikle Kudüs'ü ele geçirmeye ve bölgede bir Yahudi devleti kurdurarak İslam Aleminin bağrına bir hançer saplamaya karar vermişlerdi.

Balfour'dan 100 yıl sonra, siyonistlerin İngiltere'den sonraki yeni hamisi olan ABD, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdığını ilan edip ikinci bir Balfour belgesine imza attı. Geçtiğimiz üç sene içinde bazı gafil Arap ülkelerini de kandırarak, "Yüzyılın Anlaşması" yalanıyla Filistin'i tamamen Siyonizmin karanlığında yok etmeye çalışmaktadır.

                                      

* 9 Aralık 1917 Kudüs işgalinden 40 gün önce neler yaşandı?

Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere, Avrupa'da Almanlara karşı yaptığı savaşı zayıflatmak bedeline, Filistin ve Irak cephesine ağırlık vermişti. 1917 Mart ve Nisan aylarında yapılan iki Gazze Muharebesinde Osmanlı ordusuna mağlup olan İngilizlerin başındaki General Murray görevden alınmış, yerine Avrupa cephelerinin başarılı Generali Allenby  Haziran'da törenle Mısır'a gönderilmişti. Londra'da İngiliz Başbakanı Lloyd George, General Allenby ile tokalaşıp vedalaşırken ona şöyle demişti:

"General, Filistin cephesinden müjdeli haberlerinizi bekliyorum. Bilhassa yılbaşından önce Kudüs'ü alıp, bütün Hıristiyan dünyasına Noel armağanı olarak sunmanızı rica ediyorum."

Allenby, Kahire'ye gelip makamına oturunca kulaklarında Başbakan Lloyd George'nin bu sözleri çınlıyordu. Ama 400 senedir Osmanlı idaresinde bulunan Kudüs'ü ele geçirmek öyle kolay mıydı? General Murray'ın yaptığı hatalara düşmek istemeyen Allenby, hemen Londra'ya bir mesaj çekti:

"Sayın Başbakanım. Bu cephe Avrupa'ya hiç benzemiyor. Karşımızda Alman askeri değil, maneviyatı çok yüksek Osmanlı ordusu var. Bir Osmanlı askerine karşı dört İngiliz askeri olmadıkça taarruza geçmeyeceğim. Bu yüzden acilen takviye kuvvete, silah ve cephaneye ihtiyacım var."

Mesaj yerini bulmuştu. İngiltere Başbakanı Kudüs'ün alınmasına o kadar önem veriyordu ki, her türlü desteği kısa zamanda göndermişti. Böylece Almanların istediği olmuş, Müttefik devletlerin Avrupa'daki kuvvetleri zayıflamıştı. Aslında Allenby'nin İngiliz askeri dediği Hintli ve Yeni Zelandalı zavallılardı. Yeni Zelanda Atlı Çöl Kolordusu önden çarpışarak yolu açıyor, arkadan İngiliz askeri rahatça ilerliyordu. Malum olduğu üzere Kutül Amare'de esir aldığımız 13 bin İngilizin. 9 bini Hintli askerlerden oluşuyordu.

* Basit bir savaş hilesine kanan generaller kimdi?

 General Allenby, Ekim ayının sonuna kadar büyük hazırlıklar yaparak sabırla bekledi. Taarruza geçeceği bölgeyi gizlemesi ve ani bir hücum yapması gerektiğine karar vermişti. Bu planın bir parçası olarak Meynertzhagen adlı bir İngiliz binbaşısı, keşif sırasında Osmanlı kuvvetlerinden  kendi aracıyla kaçarken çantasını düşürdü. Askerlerimiz çantayı bulup 8. Ordu kumandanı Alman General Von Kress'e teslim ettiler. O da Yıldırım Orduları kumandanı Alman Mareşal Von Falkenhayn'a haber verdi. Çantadaki çok gizli bilgi ve belgelerde, İngilizlerin yakında Gazze'ye taarruz edecekleri yazılıydı.

Zaten İngiliz ordusu 1917 yılının başından beri Gazze'nin güneyinde mevzilenmiş, Filistin cephesini bu bölgeden yararak Kudüs'e doğru ilerlemek istemişti. Fakat iki hücumda da mağlup olarak geri çekilmişlerdi. Bi'rüssebi Gazze'den 50 km doğuda çöl bölgesinde idi. Buraya yapılacak taarruzda en büyük problem su sıkıntısıydı. Atlı kolordunun binlerce askerine ve özellikle atlarına yetecek suyu bulmak imkansızdı. Bu yüzden İngilizlerin Bi'rüssebi'ye taarruz etme ihtimalleri çok zayıftı. İki Alman general uzun tartışmalardan sonra bu belgelere inanarak Gazze cephesine takviye yapıp, doğudaki stratejik öneme sahip Bi'rüssebi savunma cephesini zayıflattılar.

* Tarih kitaplarında yer almayan Bi'rüssebi Bozgunu nedir?

İşte İngilizlerin bu basit savaş hilesine kanan Alman Generaller, Gazze'den taarruz beklerken, aniden Bi'rüssebi cephesi hücuma uğradı. Yeni Zelanda Atlı Çöl Kolordusuna bağlı birlikler, 31 Ekim 1917 tarihinde saldırdığı bu çok önemli savunma hatlarını bir günde yarıp Bi'rüssebi'yi ele geçirdi. 3. Kolordu kumandanı Miralay İsmet (İnönü) savunmada yaptığı büyük hatalar yüzünden, karargahını kuşatan İngiliz askerlerinden kaçarak canını zor kurtardı.

General Allenby bu taarruzu nasıl başarabilmişti acaba? Bu sorunun cevabı gayet basitti. Kendinden önceki General Murray'ın  hiç önem vermediği bir istihbarat örgütünden yararlanarak.

Çoğu genç kızlardan meydana gelen Yahudi gençlerinin kurdukları amatör bir örgüt olan NİLİ, Filistin içindeki bütün askeri ve stratejik bilgileri toplayarak Kahire'deki İngiliz istihbarat merkezine ulaştırıyordu. Örgütün kadın lideri Sarah Aronson ile kardeşi ziraat mühendisi Aaron Aronson bu görevi gönüllü olarak üstlenmişlerdi. Örgütün kadın mensupları genç subaylar ile yakınlık kurarak onlardan askeri bilgileri sızdırmaya çalışırken, Aaron Aronson çekirge istilasıyla mücadele bahanesiyle bütün Filistin'i dolaşıp kara ve demir yolları, su kaynakları, mevsimlere göre değişen coğrafi şartları rapor haline getirdi. Hatta bu bilgileri harita üzerinde işaretleyerek General Allenby'nin masasına koydu.

Böylece İngiliz ordusu atlarını  sulayacak kaynaklara ulaşıp çölden geçerek hiç beklenmeyen bir zamanda Bi'rüssebi'ye saldırdılar. Filistin'in ve Kudüs'ün en önemli savunma hattını yararak ilerlemeye başladılar.

* Bozgundan iki gün sonra neler oldu?

Stratejik bir bölge olan Bi'rüssebi'nin kumandanların bir dizi hataları yüzünden işgal edilmesinden iki sonra 2 Kasım 1917'de Londra'da bir bildiri yayınlandı. Daha henüz Gazze taarruzu yapılmadan ve Kudüs işgal edilmeden bir ay önce İngiliz Dışişleri Bakanı tarafından böyle bir bildirinin yayınlanması çok ilginçti. Çünkü ellerindeki istihbarata dayanarak, bu savunma hattının aşılmasıyla kısa zamanda Kudüs'ün ele geçeceğine inanmışlardı. İngiltere bu başarıyı sağlayan NİLİ örgütüne bir teşekkür olarak Balfour Bildirisini hazırladı.

* James Balfour'dan Baron Rotshchild'e gönderilen utanç belgesi

İskoç asıllı bir siyasetçi olan Arthur James Balfour'un Lord Rothschild’e gönderdiği ve tarihe Balfour Deklarasyonu olarak geçen bu utanç belgesi, hem Filistin topraklarının gasbı hem de orada yüzyıllarca yaşayan halkın egemenlik hakkının ihlalidir. İngiltere'nin daha işgal bile etmeden başkasının ülkesini bir başka halka peşkeş çekmesi, Ortadoğu'da dökülen kan ve gözyaşının asıl sebebidir.

Bildirinin muhatabı Siyonist örgütün liderlerinden Lord Walter Rothschild olmasına rağmen, bu siyasi başarının asıl mimarı Rus asıllı bir Yahudi olan Chaim Weismann idi. İsrail'in ilk cumhurbaşkanı olan Weismann, İngiltere hükümeti nezdindeki yüksek itibarı sayesinde Balfour Bildirisi'nin hazırlanmasında çok etkili olmuştu.

* Balfour Bildirisi'nin metni nasıldır?

Lloyd George başbakanlığındaki İngiliz Savaş Kabinesinde Dışişleri Bakanı olan Lord Arthur James Balfour, Siyonistlerin Filistin’de kendilerine yaptığı yardımlara karşılık ısrarla istedikleri bağımsız devlet sözünün yazılı olarak da belgelenmesini sağlamıştı.

James Balfour, General Allenby’nin, asıl hedefi Kudüs olan Üçüncü Gazze Taarruzu’nu başlatmasından ve Bi’rüssebi’yi ele geçirmesinden iki gün sonra, 2 Kasım 1917’de şu tarihî mektubu İngiltere’deki Yahudiler’in lideri Lord Rothschild’e göndermişti:

“...Yahudi Siyonist emellerine bir sempati deklarasyonu olan aşağıdaki bildirinin, kabine tarafından onaylandığını Krallık Hükümeti adına bildirmekten büyük mutluluk duymaktayım:

Krallık Hükümeti, Filistin’de Musevi halkı için bir millî yurt kurulmasını uygun karşılamaktadır ve bu hedefin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır. Filistin’de Musevi olmayan toplulukların sivil ve dinî haklarına, ya da başka ülkelerde yaşayan Museviler’in hak ve politik statülerine zarar verecek hiçbir şey yapılmayacağı kabul edilmektedir. Bu deklarasyonu Siyonist Federasyon’un dikkatine sunmanızı rica ederim.

Saygılarımla, Arthur James Balfour”

* Sykes Picot'u hazırlayan Mark Sykes'in bildirideki rolü nedir?

İngiliz Savaş Kabinesinde yer alan Mark Sykes, bildirinin hazırlanmasında siyonistler ile politikacılar arasında kilit rol oynadı. Uluslarası güçlerin bu deklarasyonu desteklemelerini sağladı. Bilindiği gibi Mark Sykes 1916 yılında Fransız meslektaşı Georges Picot ile gizli bir anlaşma metni hazırlayarak, Osmanlı Devletini masa başında aralarında bölüşmüşlerdi. Tarihe Sykes Picot Anlaşması olarak geçen bu belgede, harita üzerinde Osmanlı toprakları İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya tarafından renkli bölgelere ayrılarak paylaştırılıyordu.