Yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah (c.c), emperyalist zalim güçlere kalıcı bir galibiyete aslâ yol vermeyeceğini “Allah inkarcılara, inananlar üzerine egemen olma fırsatını asla ve asla vermez ve vermeyecek. (Nisa S.141)” “Zaten mü’minlere yardım edip onları başarıya eriştirmek bize düşen bir haktır. (Rum S.47)” ayeti kerimelerindeki ilahi mesajlarında müjdelemektedir. Bu kesin ilahi müjdeye rağmen müslümanlar niçin aç, sefil ve perişandır? Ve niçin halkı müslüman ülkelerin çoğu düşman işgali altındadır? Allah sözünden asla dönmez. Allah’a kulluk sözleşmesindeki sözünden tam iki asırdır dönen günümüz müslümanları bizler değil miyiz? “Yoksa siz, kitabın (Kur’an’ın) bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden böyle yapanların cezası, dünya hayatında sefalet, zillet, rezillik ve kepazelik, ahirette de acıklı azaptır.(Bakara S.85)” “Zatıma yemin olsunki (bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr ederek veya sosyal, siyasi ve ticari hayatta İslami hukuku yasaklayarak) Kur’an’ı da parça parça edenlerden yapmakta oldukları şeylerden dolayı mutlaka hesab soracağız ama mutlaka!(Hicr S.91-93)” “Beni anmaktan uzaklaşıp ve uyarıcı mesajım olan Kur’an’a sırt çeviren her fert, aile ve toplumun ekonomik ve ruhî sıkıntılar içinde geçen sosyal çalkantılarla dolu hayatları, geçim darlıkları olacaktır. Ve kıyamet günü onları kör olarak büyük duruşma ve buluşma yerine süreriz. O kul da şöyle der: ‘Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum hâlde, niçin beni kör olarak haşrettin?’ Allah da onlara; Sana âyetlerimiz geldi. Helal ve haram yollar sana gösterildi. Ama sen onları umursamadın, unuttun. Bugün de, aynı şekilde sen cezaya mahkûmiyet içinde unutuluyorsun.’ buyurur. (Taha S.124-126)” Ayeti Kerimelerini düşünerek tekrar tekrar okumalıyız. Bu bela ve musibetlerin kendi nefislerimizinden kaynaklanan hata, gaflet ve ihanetlerin bir bedeli olduğunu anlayıp tevbe etmeliyiz. Biz Allah’ı ve ilkesi İslam Nizamını terk ettiğimiz için Allah tarafından terk edildiğimizi sanıyoruz. Allah kendisine boyun eğen emir ve yasaklarına uyan kullarını düşmanların kucağına asla terk etmez. Artık şeytan ve yandaşlarının laiklik, sosyalizm, kapitalizm, kemalizm ve laiklik iğneleriyle enjekte ettiği batılılaşma, sosyeteleşme, çağdaşlaşma, soygunlaşma ve soysuzlaşma zehirlerinin morfinlerinden Allah’a yönelerek kurtulmalıyız. Havariler gibi İslam Nizamının taraftarı ve yardımcıları olmalıyız. “Ey inananlar! (Mal, makam, dil, kalem, kalb ve canlarınızla) Allah’ın dinini desteklerseniz O da sizi destekler ve (şeytan ve yandaşlarının tuzaklarına ve saldırılarına karşı) ayaklarınızı sağlam tutar. (Muhammed Suresi.7)” ilahi mesajı tüm zillet ve sıkıntılardan kurtuluşumuzun çaresi olduğunu unutmamalıyız. Yeni nesli bu şuurla mutlaka imanlı, ihlaslı, namaz, zekat ve cihad ehli olarak yetiştirmeliyiz. Başta Suriye olmak üzere tüm yeryüzü mazlumlarının ve hepimizin İslam nizamının bütününe yönelerek zulüm ve zalimlerden kurtulmamız için Allah yar ve yardımcımız olsun. Mevlüdi Nebevi ile idrak ettiğimiz kutlu doğum yeniden kalblerimize, evlerimize ve ülkelerimize İslam güneşinin doğuşuna vesile olsun. Amin