KASIM SÜLEYMANİ KİMDİR? 

İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Ordusunun komutanı General Kasım Süleymani, 11 Mart 1957‘de İran’ın güney doğusunda bulunan Kirman şehrine bağlı Rabord köyünde, ziraatle uğraşan yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.

Henüz çocuk yaşta, inşaat sektöründe çalışmaya başlamış, bunun yanısıra karate ve vücut geliştirme sporlarıyla da uğraşmıştır. Bu dönemde Şah yönetimine karşı artan muhalefet etkinliklerinde yer almıştır. 

Süleymani’nin halen Kirman ve Tahran başta olmak üzere, İran’ın birçok şehrinde ve farklı sektörlerde büyük miktarda yatırımları bulunmaktadır.

Kişisel özelliklerinden bahsetmek oldukça zordur. Süleymani’nin özel hayatıyla ilgili pek bilgi bulunmamaktadır. Basında pek görülmez, görüldüğü zaman nadiren konuşur. Devrim ideolojisine sadakatle bağlı olduğu bilinmektedir. Kişiliğini yansıtan konuşma ve davranışlarda pek bulunmaz ve kamuoyunda görüldüğünde dikkatleri üzerine çekmemeye çalışır. Şeytani zekâsı herkesçe bilinir.


 

1979’daki Humeyni'nin gerçekleştirdiği İran devriminden sonra, devrimi savunmak üzere kurulan Devrim Muhafızları, doğrudan devrim liderine bağlı ve özerk bir yapıya sahiptir. Başkomutan sıfatını taşıyan devrim liderine bağlılığı onları kurumlar üstü bir güç haline getirmektedir. Bu yapısıyla İran ordusunun üstünde bir ordudur.

Devrim Muhafızlarının bünyesindeki Kudüs Ordusu ise, devrimi, İran dışına ihraç etmek amacıyla kurulan en seçkin birimdir. Bu birimin Komutanlığına 1998 yılında getirilen General Kasım Süleymani, Kudüs Ordusunu geliştirerek gücüne güç katmış ve faaliyet alanını ciddi bir şekilde genişletmiştir. 

Son yıllarda Ortadoğu'nun hemen hemen her bölgesinde gündeme gelen bir isim olan Süleymani, Irak ve Afganistan konularında ABD’yle yürütülen iş birliği temaslarında önemli rol oynamıştır. 

Süleymani, son yıllarda Ortadoğu’da etkinliğini arttıran İran’ın dış politikasında, belirleyici rol oynamıştır. İran'ın milis gücü olan Haşdi Şabi'ye de yön veren Süleymani, sünni Arap, Türkmen ve Kürt halklar üzerinde yaptığı stratejik zulümler ve siatematik işkencelerle, bölgesel ve küresel anlamda mitolojik bir ün kazanmıştı. 

Aslında Kasım Süleymani'nin kim olduğunu; Humus'ta, Guta'da, Halep'te katledilen Müslümanlara sormak gerekir, İdlib'te çadırlara sürülen milyonlara sormak gerekir, Haşdi Şabi ve ABD ortaklığıyla yakılıp yıkılarak yerle bir edilen, kadınlarına alenen tecavüz edilen, erkekleri akıl almaz vahşi işkencelerle katledilen Felluce, Ramadi, Halep ve Musul halkına sormak gerekir!... 

Sosyal medyada hep izlediğiniz "Sizi Allah'a şikayet edeceğim" diyen anası babası katledilmiş, evleri yıkılmış, aç bırakılmış o küçük çocuğa sormak gerekir aslında Kasım Süleymani'nin kim olduğunu.. 

Bir ABD füzesi, DAEŞ'in kukla lideri Ebubekir Bağdadi'yi nasıl şehid yapmazsa, aynı orijinli o füze, Kasım Süleymani 'yi de kahraman yapmaz!

Aslında bu olaya şu pencereden de bakılabilir:

ABD, Saddam' ı devirip, Irak'ı,  İran güdümlü Şiilere teslim edince, Irak'ın petrolleri başta olmak üzere, tüm varlıklarına, Haşdi Şabi çeteleri ve yerel işbirlikçileriyle birlikte çöktü. Irak halkına da,  Saddam'dan daha fazla zulüm yaptılar.. Haksızlık, adaletsizlik, eşkiyalık, benzeri görülmemiş örnekleriyle, Irak halkına karşı amerika destekli şiiler eliyle tecessüm etti.. 

Bu baskı ve zulümden bıkan halk, Süleymani'nin ölümünden ötürü, özellikle Güney Irak kentlerinin sokaklarında kutlamalar yaptı..

Irak'ın güney kesiminde şii aleyhtarı oluşan bu 'hareket' in gösterdiği tepkiler ve gösteriler, Süleymani'nin öldürülmesiyle durmak zorunda kalacak. Çünkü, ABD ile yandaş olmakla suçlanacaklar..

Nasıl ki ABD, sadece seçilmiş Amerika  başkanından ibaret değil, Pentagon, CIA ve Meclis üçgeninde güç çatışması içerisinde kalmış ve "derin amerika" nın etkisinde savrulmalar yaşayarak yürüyor ise, aynen İran da, sadece dini lider, siyasi aktörler ve İran ordusundan ibaret değildir. İran'ı da, etkisi altında yöneten bir "Derin İran" vardır. 

Bu "derin İran", ABD'deki "derin Amerika" ile müttefiktir. ABD ile İran, aynı Irak'taki gibi YPG üzerinden Deyr Zor'da bulunan Suriye petrollerine de çökmüşlerdir.

ABD kontrolünde, derin İran'ın, İslam dünyasında yürüttüğü "Şiicilik" politikası, Irak'taki gösterilerle birlikte sekteye uğramak üzereydi. İran'ın bölge üzerindeki hegemonyası zayıflamıştı. Bu dolaylı olarak, hem küresel şer ittifakının emperyal çıkarlarına zarar verecek bir süreci başlatacak, hem de şii yayılmacılığının önünü keserek sünni hareketin iktidarı ele geçirmesine yol açacaktı. 

"Derin İran"ı oluşturan çete, Kasım Süleymani'yi vererek, Irak'ı yöneten İran'ın barkodlu beslemelerinin, Irak halkına baskısından oluşan şii aleyhtarlığının önüne geçmiş ve şii yayılmacılığının da önünü açmış oldu..

Böylelikle aynı zamanda Irak'ın tüm, Suriye'nin bazı petrol kuyuları da, Derin İran ve Derin ABD'nin elinde kalacak..

İran'ı yakından tanımak, emellerini ve hedeflerini bilmek açısından mühim bir konu olduğu için, İran'ın bu şii yayılmacılığına öncülük eden "Devrim Muhafızları" ve bünyesindeki "Kudüs Ordusu" ile ilgili de bu yazının üçüncü bölümünde inşallah bilgi verelim.