En büyük imtihanlarımızın para, makam ve kadın olduğunu söyler dururuz.. 

Lakin kırk gün boyunca kılıcını bileyerek Hz. Ali (Kerremallahü Vechehü)'yi öldürmeyi kendisine nasip etmesi için Allah’a dua eden İbn-i Mülcem gibi, kendi kardeşlerini harcamak işin gece gündüz plan yapmayı, nereye koyacağız?! 

İş hayatından, siyasete, aile hayatından, sivil toplum çalışmalarına kadar her alanda, hırsla çalışılan ikbal uğruna, adeta bozuk para harcanır gibi insan harcanmasını, nereye koyacağız?! 

İhtirasın ve kibrin sürüklediği karanlık dehlizlerde, insanın kardeşleri için tuzak kurma zilletine sürüklenişini nereye koyacağız?! 

Bugün aynı çatı altındaki kardeşlerimize tahammül edemez hale geldik!.. Kardeşlerimizin hatalarını affetmeyi bir kenara bırakın, bizzat hata yapması için kurgular yapılıyor. Samimice yaptığı işler bile manipüle ediliyor. Sonra da üstünün çizilmesi için organize olunarak planlanmış bir Makyavelizm sergileniyor! 

Oysa, bizi biz yapan kadim medeniyet değerlerimiz, bir çok hataya, eksiğe ve yanlışa rağmen, kardeşleri harcamamayı, üzerlerini çizmemeyi veya hiç bir kardeşin hayatını zindana çevirmemeyi bize öğretmiyor mu?!

Bizim kültür geleneklerimiz, kardeşlerinin belaltına vurarak hayatının karartılmasını kötü ve çirkin bulmuyor mu?! 

Bizim inanç ilkelerimiz, kardeşlerimizin namuslarının, ırzlarının, haysiyet ve şereflerinin, gerek toplumsal hayatta dilimizle, gerekse sosyal medyada elimizle payimal edilmesini yasaklamıyor mu?! 

Aynı ortamlarda aynı davayı savunan, aynı 'Şubat’larda aynı işkencelere maruz bırakılan, aynı mübarek günlerde ve gecelerde aynı duaları eden, aynı mefkure uğrunda yürek yüreğe verip kardeşler olarak çıktığımız yolda omuz omza yürürken, Hz. Yakub Aleyhisselam'ın çocukları gibi kardeşlerimizi kuyuya atmaktan başka seçenek yokmuşcasına vahşi ve acımasız bir süreç inşa ediyoruz bugün!..

İşgalci bir İsrail askerinin, topraklarını, namusunu ve kutsal mabedi savunan Filistinli bir çocuğa duyduğu nefret gibi, tüm öfkemizi ve kinimizi birbirimize kusarak, kendi sonumuzu hazırlıyoruz.. 

Sanırım para, makam ve güç konusunda hazırlıksız yakalandık! 

Aklımız ve imanımız, gücümüze ve kazancımıza yön versin derken, tam tersi oldu, gücümüz ve hırsımız, aklımıza ve hayatımıza yön verdi.. 

İnandığımız gibi yaşamayınca, yaşadığımız gibi inanmaya başladık!

Olduğumuz gibi görünmeyince, göründüğümüz gibi olmaya başladık!


 

Bu, Allah muhafaza, helak sebebidir!..


 

Kan ve gözyaşıyla sömürülen İslam coğrafyalarındaki dünya mazlumlarına umut olmanın verdiği tarihsel sorumluluğumuzun ağırlığını apaçık hissedip dururken, küresel şer şebekelerinin içimizdeki barkodlu beslemeleri aracılığıyla üzerimize kin ve nefretle kötülük kusarlarken, birbirimize ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu nasıl anlayacağız?!.. 

Birbirimizi doğramak için bileylediğimiz kılıçlarımızı, adaleti ve merhameti tesis etmek için yeryüzünü bozguna uğratan bu küresel zalimlere ve bunların taşeronlarına karşı kullanmamız gerektiğini ne zaman anlayacağız?!.. 

Bir imtihan olarak verilen imkanları kullanırken ya da yönetirken, çıkarları koruma refleksiyle söylediğimiz ve yaptığımız yalan, gıybet, sûi-zan, iftira, tecessüs, kin, adavet ve nefret günahları ile biriken onca kul hakkının, yüreklerde taşınamayacak hale geldiğini, helalleşmek için çok geç olmadan nasıl anlayacağız?! 

Makamlarda görev yapan kardeşlerimizin de, hata ettiklerinde onları uyaran ve nasihat eden kardeşlerimizin de aslında ne büyük nimetler olduklarını, iş işten geçmeden nasıl anlayacağız?! 

Bir gün, tarafımıza tevdi edilen 'erk'in nimetlerini bırakmamak için, ürettiğimiz haksız gerekçelerle  çeşitli ithamlarda bulunarak, 'itibar suikasti' düzenleyip siyasi linçle kenara attığımız kardeşlerimize yaptıklarımızın aynısıyla karşılaşmadan, kardeşlerimize haksızlık ettiğimizi nasıl anlayacağız?! 

Birlikte omuz omza, yürek yüreğe yürümedikçe kazanamayacağımızı, kör dövüşü ile birbirimize girmenin aslında toptan kaybetmek olduğunu ne zaman anlayacağız?! 

Uğrunda mücadele ettiğimiz değerleri kaybederek zafer kazanılamayacağını ne zaman anlayacağız?!

Bir an önce kardeşliğimizi kurtarmak için çırpınmalıyız! 

Kardeş olamazsak, hep birlikte kaybederiz!

Kardeşlik yoksa, rahmet ve bereket de yok, huzur da yok! 


 

Fi Emanillah



 

"Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız…"

Hadis-i Şerif - [ Müslim, Îmân 93-94; Tirmizî, Et’ime 45; İbni Mâce, Mukaddime, 9 ]