Hak bildiğin yolda yalnız gideceksin. Kafaya koyduğun işi yapacaksın... Bu ve benzeri sözlere gerçek hayatta yer yoktur. Başarılı insanlar aksine istişarede bulunur. Ne demektir istişare?

Batılılar buna konsültasyon derler. Yani görüş alış verişi... Bu kelime halk arasında daha çok sağlık alanında şöhret olmuştur.

Bazı rahatsızlıkların tanısında (teşhisinde) bir hekim kendi başına karar vermek yerine birkaç farklı uzman hekimin görüşünü alır. “Bu hastaya nasıl bir tanı koyalım,” diye. Sonra hasta ameliyat mı edilecektir, ilaç tedavisi mi uygulanacaktır, başka bir yönteme mi başvurulacaktır karar verilir.

Devlet büyüklerinin ve siyaset adamlarının rahatsızlıklarında yapılacak tıbbi operasyonlarda da birkaç profesörün ortak imzası vardır. Çünkü hata yapılması durumunda kaybedilecek olan çok önemlidir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün rahatsızlığında ve ölümünün tutanağa geçirilmesinde yaklaşık beş hekimin imzası vardır.

Yine Özal'ın kalp krizi geçirerek vefat etmesinde yapılan müdahalenin ve saatler süren kurtarılamayışın ardından verilen ölüm raporunda birkaç profesörün ortak imzası vardır. Konumuza geldiğimizde, insan için hata yapmak çoğunlukla kayıplara sebep olabilirse de bazen bir hata çok büyük kayıplara sebep olabilmektedir.

"Hayatının hatası" sözü kimi insanlar için hem kendisi tarafından, hem karşısındaki tarafından söylendiği çok olmuştur.

İşte insanların bilhassa geleceğini etkileyecek önemli konularda acele etmemesi ve karar vermeden önce bazı kimselere akıl sorması ve onların fikirlerini de alarak karar vermesi akıllıca bir yoldur.

Yapılacak bir işte o konuda deneyimli, aynı zamanda güvenilir ve bilgili kimseler bulmalı ve onlara konuyu her açıdan konuşmalıdır. Danışmalıdır. Fikirlerini, düşüncelerini almalıdır. İstişare devlet işlerinde olduğu gibi bireysel olarak da kişiye çok şey kazandırır. Hatta denilmiştir ki, istişare yani diğer deyişi ile meşveret veya Batı dillerince konsültasyon insanı pişmanlıktan koruyan bir kale gibidir...

Bu konuda Sevgili Peygamberimiz bizzat kendisi ümmetine örnek olmuştur. Yapacağı işlerde kendisi peygamber olduğu halde ashabına da sormuş onların fikrini almıştır. Yine tarihimizde en kısa zamanda Osmanlı devletine en geniş sınırları kazandıran, hazineyi ağzına kadar dolduran padişah Yavuz Sultan Selim Han, bu başarısının sırrını istişare yapmaya borçlu olduğunu bizzat kendisi söylemiş ve şu ayeti kerimeyi okumuştur: "Ey Habibim bir iş yaparken ashabınla fikir alışverişinde bulun. Ondan sonra o şeyi yapmaya karar verdin mi, artık yüce Allah’a tevekkül et. Elbette ki yüce Allah tevekkül edenleri sever." Bu ayeti kerime Ali İmran suresinin 159. ayeti kerimesidir.

İslâm âlimleri bu istişare etme konusuna o kadar önem vermişlerdir ki, hatta şu kadar... Eğer arazide, dağda kaldı isen ve bir konuda karar vereceksen... Yanında kimse yok ise çıkart başındaki sarığı... Bir ağaca dola, geç karşısına onunla istişare et... Bir işe tek başına karar vermemek bu kadar önemlidir. Çünkü o karar risk içerir... İnsan beyin yapısı sadece düşünceden ibaret değildir. Duygusallık da, heyecan da, öfke de, korku da, unutkanlık da insanın diğer özelliklerindendir.

İnsan bir konuda karar vereceği zaman kendini bu özelliklerinden tam olarak kurtaramaz. Ayrıca o konuda daha önce yaşanmış ve olumlu olumsuz ortaya çıkmış sonuçlardan haberi olmayabilir.

Veya bireysel olarak yapacağı bir işle ilgili değişen ve gelişen dünyada yeni yaklaşımlar ve farklı şartlar oluşmuş ve ondan haberdar olmayabilir. İnsan istişare ile bu yetersizlik değil de, yetemediği konularda yardım almış olur.

Bazı televizyon programlarında, yarışmalarda vb. telefonla veya yanındaki partneriyle fikir alışverişinde bulunmak, hangi şıkkı söyleyelim demek de bir bakıma istişaredir. Ama istişare daha çok hayatın önemli kavşaklarında ihtiyaç olarak karşımıza çıkar...

Örneğin: Üniversiteye tercih yaparken danıştığı öğretmenler bir öğrenci için çok ama çok önemlidir. Çünkü yapacağı tercihe göre mühendis de olabilmektedir avukat da, hekim de veya öğretmen de...

Ama bir branşta yüksek eğitime başladığı halde birinci sene, ikinci sene, hatta üçüncü sene sonunda bırakıp yeniden başka bir branşa geçen öğrenciler vardır. Bu öğrenciler hem önceden branş tercihinde istişare yapmalıydı, hem şimdi vazgeçerken de istişare yapmadan vazgeçmemeliydi.

İstişare yapılacak en önemli dönüm noktalarından biri de, evlilik öncesi yapılması gereken istişaredir. Kişinin evleneceği kimseyi tercih ederken kendi vereceği karar kesinlikle duygusal ağırlıklı olacak ve kendine uygun olma noktasında yanılma riskini de beraberinde getirecektir.

Kendisini bir arkadaş, bir öğrenci, bir evlât gibi gören emin ve samimî kimseler, kendisinin değer yargılarını, alışkanlıklarını, kültürel yapısını, ahlâkını vb. iyi bildiği için evleneceği partnerini bu bilgiler doğrultusunda değerlendirecekler ve kendisine uygun olup olmadığı konusunda önemli görüşler ortaya koyacaklardır.

Bu ise evlenecek kimsenin vereceği kararda hata yapma oranını azaltacak ve sonuçta pişmanlıklara davetiye çıkmamış olacaktır. İstişare edilmeden yapılan ve nice görkemli düğün sahnelerine konu olan nice evlilik çok kısa bir sürede çok acı bir şekilde son bulmuştur.

Yine iş dünyasında bir işe, bir mesleğe, bir ticarete atılacağı zaman birikiminden tutun, çekeceği kredinin gerekliliğine kadar yapacağı işin piyasada kabul görüp görmeyeceğine kadar istişare etmek çok ama çok önemlidir.

Bir sahada markalaşmış nice şirket başka bir sahaya da eI atarken, istişare etmeden yatırım yaptığı için başarılı olduğu işin sermayesini de bitirip iflâs edip yok olup gitmiştir.

İşe sıfırdan başlamak deyimi buradan gelmektedir.

İstişare kadar önemli bir konu da istişare edilecek kimsenin veya kimselerin durumudur. Bu kimselerin her şeyden önce emin kimseler olması gerekmektedir. Yani kendisine güvenilir, sözüne inanılır biri olmalıdır.

Hiç yalan söylemeyecek şekilde dürüst birisi olmalıdır.

Sizin kendisine danıştığınız konuyu kendisinde tutabilen, kimselere söylemeyen biri olmalıdır.

Biliyorsa fikrini söyleyebilen, o konuda bilgisi yoksa onu da açık yüreklilikle söyleyebilecek kadar dürüst olmalıdır.

Yine istişare edilecek kimse, insan sarrafı dedikleri gibi insanların halini bilen biri olmalıdır.

İçinde yaşadığı zamanı ve devri ve ülkenin o zamanki gündemini iyi bilen olmalıdır.

Tabii ki akıllı, zeki, çalışkan ve sağlıklı biri olmalıdır.

İşte en büyük sıkıntı da günümüzde burada baş göstermektedir. Günümüzde insanların istişare yapabileceği bu özelliklerde insan bulabilmesi yerde altın bulmaktan daha zor bir ihtimal olmak noktasına gelmiştir.

İnsanlar artık sıkıntı ve sorunlarını profesyonel anlamda danışmanlardan, psikologlardan, ARGE şirketlerinden vb. almaya yönelmişlerdir.

Elbette ki hiç yoktan para vererek de olsa böyle bir hizmeti almak iyidir.

Ama istişare edilecek bir dost, bir arkadaş, bir aile büyüğü, bir iş adamı bulunup da para karşılığı hizmet yerine sana değer verildiği için verilecek akıl çok daha kıymetlidir.

Ne mutlu böyle istişare edenlere.

Ne mutlu istişare edebilecek birileri olanlara...

Bu konuyu Sevgili Peygamberimizin hadisi şerif’i ile noktalayalım:

"İstişare eden pişman olmaz. Zarar etmez"