Haksızlıklara sessiz kalmak, yeni haksızlıklara davetiye çıkarmak demektir!


Zulüm kimden gelirse gelsin, gücünün yettiğince buna karşı çıkmak, duruşunu göstermek, yalnız kalmaktan korkmadan Hakkın tarafında durabilmek kadar büyük bir erdem yoktur.

Velev ki kişisel çıkarlar zedelense bile..

Menfaatler sebebiyle ‘Hakk’ın ve haklının yanında değil, güçlünün ve haksızın yanında yer alıp, haksızlığa ve zulme göz yuman, sessiz kalan "dilsiz şeytan"lardan daha alçağı da yoktur!

Atacağı her adımda menfaatini düşünen, ikbal ve çıkarları kaybetme endişesiyle zulme karşı sessiz duran ve sürekli kıvıran, renksiz, karaktersiz ve kişiliksiz her kişi, dilsiz şeytandır.

Alimlerin serdarı Hz. Ali (ra), “Haksızlık önünde eğilmeyiniz , çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz.” derken şerefli bir insanın takınması gereken tavrı tarif eder.


Planlarını, sadece ikbal ve menfaat odaklı kurmaya çalışanların birliktelikleri, selin önündeki kerpiç ev gibi dağılıp gitmeye mahkumdur!

Çıkar hesapları üzerine kurulan hiç bir şey maya tutmaz. Menfaatle örülen duvarlar, rüzgardaki kuru yaprak gibi savrulup gider..


Dürüst, samimi ve liyakatli insanlarla yürümeyen her hareket, Hakk’ın rızasından yoksun her hedef, ancak bataklığa ve uçuruma sürüklenmeye mahkumdur!


İhlasla tecessüm eden her söz, her tutum ve davranış, her gayret, tesirlidir, kelebek etkisi oluşturur, kalplerde ve vicdanlarda karşılık bulur.

Sanal algı operasyonları ile oluşturulmaya çalışılan her dokunuş, kalplerde vicdanlarda asla karşılık bulmaz ve tesir etmez. Çünkü samimiyetten yoksundur, bereketsizdir!

Menfaatlerine uymayan, güdümlerine girmeyen veya işlerine gelmeyen herkesi, entrikalarla veya iftiralarla değersizleştirip haksızlık ederek yok etme sapkınlığına düşen ve kibrinden kendini Kaf dağında gören zavallılar bilmeliler ki;

yapılan her haksızlık, bumerang gibi kesinlikle yapanlara döner!

Bu dünyada her kim ne yapmışsa ya da yapması gerekirken yapmamışsa, bu dünyada da ahirette de mutlaka karşılığını görecektir!

İşleri ehline vereceksiniz, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı olacaksınız. Yoksa o ateşin azabı size de dokunur.

Haksızlık edenlere, zulmedenlere, baskı kurarak eziyet edenlere sessiz kalanların, onlara yardım edenlerin, onları alkışlayanların, onlarla iş tutarak peşlerinden gidenlerin de varacakları yer aynı yerdir.

“Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste!” denmiştir.

“Zulm ile abad olanın, sonu berbad olur!”, bunu bilesiniz!

Meşhur Filozof Eflatun’un dediği gibi;

“Haksızlık yapanın sefaleti, haksızlığa uğrayanın sefaletinden daima daha fecidir.”