MATRIX 1 filmini hatırlayanınız vardır. 1999 yılında yayına girmişti. İzlemediyseniz ya da yeniden hatırlamak için bu yazıyı okuduktan sonra, yazım çerçevesinde mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum..

1999 yapımı Wachowski kardeşlerin senaryosunu yazıp yönettikleri “The Matrix” serisinin ilkinde, Morpheus'un başrol karakteri Neo ile aralarında geçen ve derin anlamlar içeren muhteşem diyaloğun sonu, yani en önemli kısmı şöyle biter:


Morpheus: … Seni bana getiren şey bu duyguydu. Neden söz ettiğimi biliyor musun?


Neo: Matrix mi?


Morpheus: Ne olduğunu öğrenmek ister misin? Matrix her yerdedir. Etrafımızda.. Şu anda bile, bu odada. Pencereden dışarı baktığında görürsün ya da televizyonu açtığında, işe gittiğinde hissedersin ya da kiliseye, vergi öderken.. Gerçeği görmemen için dünya, bir perde gibi önüne çekilmiş sanki.


Neo: Ne gerçeği?


Morpheus: Bir köle olduğun gerçeği Neo. Sen de herkes gibi bir köle olarak doğdun. Dokunamadığın, tadamadığın ya da koklayamadığın bir hapisanedesin. Beyninin içi bir hapisane. Ne yazık ki, Matrix'in ne olduğu kimseye anlatılamaz. Bunu kendin görmek zorundasın. Bu senin son şansın. Bundan sonra, bir geri dönüş olmayacak. Mavi hapı alırsan, bu hikaye sona erer, yatağında uyanırsın ve istediğin her neyse ona inanırsın. Kırmızı hapı alırsan, harikalar diyarında kalırsın. Ben de sana tavşan deliğinin gittiği yerleri gösteririm. Unutma.. Sana vadettiğim tek şey gerçek! Fazlası değil!..

Ve Neo, gerçeğin peşinde olduğu için kırmızı hapı alır, hikaye başlar..

Morpheus filmin şifresi olan, benim de asıl vurgu yaptığım şu cümleyi haykırır:


"GERÇEĞİN BÜYÜK ÇÖLÜNE HOŞGELDİN!"



*      * *

Bugün içinde bulunduğumuz zaman diliminde, insanlık, hızla karanlık bir geleceğe doğru sürükleniyor. Sınırlar kaldırılıyor, ulus devletler yok ediliyor, yüzlerce etnik küçük devletçikler oluşturulmaya çalışılıyor.


Bilim ve teknoloji, neredeyse tamamen dünyayı yöneten ve sapkın bir hırsla yeryüzünü bozguna uğratarak vahşice sömüren siyonist + emperyalist + evangelist küresel şer şebekesinin elinde.

Bu küresel üst akıl, büyük şirketleri vasıtasıyla, dünyanın çeşitli bölgelerindeki enerji kaynaklarını ele geçirmek için, kuklaları olan büyük devletlerin ordularıyla özellikle İslam coğrafyalarına çökerek, buraları kan ve göz yaşına boğup petrol ve doğalgaz başta olmak üzere yeraltı kaynaklarını gasp ediyor.

Bu küresel sermaye, enerji kaynaklarının yanında, gıda ve su kaynaklarına da hakim olmaya başladı.

Dünya nüfusu etnik ve mezheb çatışmalarıyla birbirine kırdırılıyor.


Diğer yandan da bu küresel şer şebekesinin elinde tuttuğu sağlık sektöründeki ilgili ilaçlar, aşılar, serumlar ve gen araştırmaları, insanlığı tehdit altına almış durumda..

Dünya nüfusunun azaltılması, tek bir dünya hakimiyeti, tek bir dil ve tek bir sahte dini düzen kurulmak isteniyor.

Ellerinde bulundurdukları basın-yayın karteli ile, insanların gerçekleri görmesi engelleniyor.

Önümüzdeki yıllarda, koltuğunuzda rahatça oturacağınızı ve keyfinizin bozulmayacağını zannetmeyin sakın!

İnsanlığın geleceği, her bakımdan tehlikede!


Biz ne yapabiliriz ki, neyi değiştirebiliriz ki demeyin!

Yazımın başında anlattığım Matrix filminin başrolündeki Neo gibi cesaretle kırmızı hapı alın ve GERÇEĞE uyanın!

Farkındalık, gerisini getirecek Allah'ın izniyle..

Unutmayın esaret ve karanlık rahattır, oysa gerçekleri görmek ve ışığa bakmak cesaret ister!