Bir mü’minin Ramazan ayında tuttuğu bir aylık orucun, diğer on bir ay içerisinde tutacağı oruçlardan üstün olmasının hikmetine gönül gözümüzle bir nazar edelim ve soralım: 30 sayısı mı büyük 330 mu? Hele içinde Kadir Gecesi bulunan rahmet gecesi ise tam otuz bin güne bedel 80 yıldan da büyük, üstün ve yüce! Anları saliselere, saliseleri saniyelere, saniyeleri saatlere, zerreleri kürrelere üstün kılan sebep nedir? Sahur ve iftar vakitlerinde kurduğumuz sofralar, tuttuğumuz oruçlar mı? Birbiri ardınca kovalayan gün ve geceler mi? Yoksa sırrı ve tılsımı; gizlenmiş, ketum ve mühim olaylarda mı saklı? Ramazan’ın sırrını o ayda nazil olan Kur’an’a soralım; “O öyle bir Ramazan ayıdır ki o ayda Kur’an indirildi.”- “Biz bu Kur’an’ı Kadir gecesi indirdik...” işte ilahi cevap. ¥ Yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah (c.c); ana hayat yasamızın kılavuzu olan Kur’an-ı bize emanet ettiği ayı ve o anı şerefli ve üstün kılmıştır. Evet, bir ay tutacağımız Ramazan oruçlarımızı daha faziletli kılan Kur’an-ı Kerim’i önce okumak, sonra anlayıp, severek, inanarak yaşamak ve yaymak için bu kutlu ay insanlığa Kurtuluş Ayı olarak hediye edilmiştir. İnsanlık vahşetten, haksızlıklardan, kan ve gözyaşlarından Kur’an-ı Kerim’in beşeriyete sunduğu ilahi ilaçları uygulamakla ancak kurtulabilir. Analar babalar ağlamasın, eşler boşanmasın, evlatlar bunalmasın diye aile için Medeni Hayat Yasasıdır Kur’an! İşçi ile işverenin, memur ile amirin hukuku korunsun, ne ezen ne ezilen olsun, insanca ve hakça bir düzen oluşsun diye tüm çalışanlar için Sosyal Hayat Yasasıdır Kur’an! Tüccarla müşteri aldatmasın ve aldanmasın, can ve ocak yakan faiz ve kumar belası kalksın diye dürüst ve adil bir ekonomi için Ticari Hayat Yasasıdır Kur’an! Şeytana değil yalnız Allah’a bağımlı, esrar, eroin, içki ve kumar zehirlerinden korunmuş, anaların ayağı altında cennet arayan, elinde kalem, dilinde zikir, gönlünde sevgi ve şükür olan bir nesil yetişmesi için Eğitime Hayat Kaynağıdır Ku’ran! Zalimin, katilin yaptığı yanına kâr kalmasın, öksüz ağlamasın, hırsızın çarptığı mağdur olmasın, akıl, namus ve ırz düşmanları haddini bilsin ve işgalciler dünyada meydanı boş bulmasın diye özlenen bir adalet için Ceza Hayat Yasasıdır Kur’an! Gencecik evlatlar teröre kurban gitmesin, Türkle Kürt, Çerkezle Laz, Acemle Arap barışsın, kardeşlik oluşsun ve kalleşlerin oyunları bozulsun diye gerçek barış için Toplum Hayat Yasasıdır Kur’an! Herkes ana dilini konuşsun, tüm insanlığın akıl, namus, mal, can ve inanç hürriyetleri korunsun diye süper bir güç olmak için Devlet Hayat Nizamıdır Kur’an! Örnek ve Önder olarak Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) izinden giderek; yaratılana merhamet etsin, komşusu açken tok gezmesin, fakiri malına ortak etsin, büyüğünü saysın küçüğünü sevsin, hanımını eliyle, kocasını diliyle (dırdır ederek) dövmeyen eşler ve erler yetişsin diye hepimiz için Güzel Ahlak Yasasıdır Kur’an! ¥ Gönül deryasında kaynayan su gibi aziz memba ile 40 derece güneşin altında saatlerce

suya hasret yaşayacak olan kardeşim, sabrın ve sadakatin susuzluğa ya da açlığa değil bilirim! Rızaen lillah gayretin, Kevser suyundan kana kana içmek özlemindir. 30 gün boyunca sana misafir olacak olan 30 yiğit atlı, terkelerinde her bir gün için sana hediyeler sunacak! Bu 30 yiğiti hakkıyla ağırla ve unutma ki; Kur’an-ı Kerim’e kavuştuğumuz bu Ramazan ayında bizler sadece gündüzümüzü oruçlu geçireceğiz, yoksulluk ve yokluktan dolayı gecesini ve gündüzünü oruçla geçirecek kardeşlerimiz olduğunu unutma! Bizler Ramazan ayı içinde iftar vaktine kadar aç ve susuz kalacağız ama Etiyopya, Moritanya, Somali gibi batının tek dişi kalmış canavarlarının pençeleriyle aç, susuz ölüme terk edilmiş diğer Afrika ve Asya ülkelerinde açlıktan gece de oruçlarına devam etmek zorunda kalan, iftar edecek hurma bulursa o hurmayla yarının orucuna niyet eden bu kardeşlerimizin, emperyalistlerin kanlı pençelerinden kurtarmak görevi ve şuuruyla, bu ay içinde bize emanet edilen Kur’an-ı Kerim’in emirler silsilesiyle bize yüklediği sorumluluklara karşı sadakatimizi unutmayalım! Yılın en zorlu ayı Ağustos’un yakıcı sıcağında oruç emrini kolaylıkla yerine getirmenin yolunun, orucu sadece mide ile değil sinedeki iman ile tutmak olduğunun şuurundaki kardeşim; zorda kalan fakirlerin, gariplerin, sahur vaktinde bile bir lokma bulamayıp aç biilaç kalanların sıkıntılarını paylaşmak zorunda da olduğumuzu unutmayalım. Unutmayalım ki oruc; kendisi tutulan değil, kendisini tutanı tutan bir ibadettir, ki o yüzden “tut bizi ey oruc” diye niyazdayız! Tut bizi ki; açlığın ne olduğunu unutan bizler, fakirlerin elinden tutalım! Tut bizi ki, Somali’nin çöllerinde kendi idrarlarını süzerek içmek zorunda kalanların ahı tutmasın bizi! Tut bizi ki; Anlayalım ve ağlayalım halimize, varlık sofralarında imtihan edildiğimiz gerçeğinden uzaklaşmadan, tek tutunacak dalımız olan Kur’an-î hayata dönmeden kurtuluşun olamayacağı gerçeğine tutunanlardan olalım. Tut bizi ki; Mukabele sofralarında sadece yemeğin kokusunu alan misafir gibi değil, yemeği gerçekten tadarak doyanlar gibi Kur’an’ın ne dediğini anlayanlardan olalım ve tutkuyla bağlanalım ilahi mesaja! Tut bizi ki; Yaz sonunda, güz mevsiminin evvelinde yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur manasına gelen “ramdâ” gibi (Ramazan “ramdâ” kökünden gelmektedir), mübarek Ramazan’da günahlardan ve masiyetlerden temizlenerek Bayrama hak edilmiş bir ödül sevinciyle kavuşanlardan olalım. -“Fakat o (inkârcı, zalim, cimri, egoist kul), sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? (dünyanın kulluk imtihan yokuşundan aşılarak cennete nasıl girilir bilir misin?) Köleyi (İnsan hak ve hürriyetlerinden mahrum olanı) özgürlüğüne kavuşturmakla, açlık gününde yakını olan bir yetimi yahut aç, açık (evsiz) bir yoksulu (ev sahibi yapıp) doyurmakla.. (Beled Suresi, 11-16)” İlahi ikazını tekrar hatırlayarak aç, açık ve yoksulların bayram yapacağı Ramazanlara ulaşmak dileğiyle, onbir ayın sultanına hoş geldin diyor, sizi ve sevdiklerinizi kendi rızası için yapılan hiçbir ameli boşa çıkarmayan Rabb’ime emanet ediyorum. Ramazan ayınız mübarek, sofralarınız bereketli, zekat ve fitreleriniz bol olsun!