Coğrafyalarımızı işgal ettiler. Halklarımızı kıyımdan geçirdiler. Kadın, çocuk ve yaşlı demeden herkesi katlettiler. Mabedlerimizi kirlettiler. Tarihimize ait ne varsa ya yok ettiler ya da çaldılar. Azınlıkları çoğunluğa karşı kışkırttılar. Kabilelerin ruhları ve genleri ile oynadılar. Her alanda kültürümüze tecavüz ettiler. Bizi kültürsüzleştirdiler ve beyinlerimizi iğdiş ettiler. Coğrafyamızdan çaldıkları ile kuleler, devasa şehirler ve müzeler kurdular. O müzelerde yıllardır insanlarımızı ve tarihimizi sergiliyorlar. 

İşte, o müzelerden biri Paris’te bulunan Musee de l’Homme (İnsan Müzesi). Bu müzede, Fransa’nın geçmişte işgal ettiği tüm ülkelerde öldürdüğü insanların kafatası bulunuyor. Bu kafatasları, o ülkelerin onurlu, şerefli, lider ve kahraman isimlerinin kafataslarıdır. Senegal’den Suriye’ye, Cezayir’den Mısır’a birçok kahraman insanın kafatası Paris’teki sözde “İnsan Müzesi”nde sergileniyor. 

Medeniyet ve demokrasi adına coğrafyamızı işgal edip, kıyımlar yapan Batılı beşerin, tarih gösteriyor ki, bütün yaptıkları delaletle şer. Batı’daki bütün müzeleri dolaşın oralarda Şark’tan çalınmış nice eserler göreceksiniz. Kitaplardan diğer tarihi eserlere kadar her şeyimizi alıp götürdüler. Asya’dan Afrika’ya koca kıtaların çocukları bir deri bir kemik bırakıldı. Yeraltı zenginliklerinden yerüstü zenginliklerine ne varsa tarumar edildi. Libya’dan Irak’a bugün devam eden savaşlarla Batı, yine zenginliklerimizi talan etmek istiyor. Buna asla fırsat verilmemelidir. 

Fransa, önceki gün, 170 yıl sonra “İnsan Müzesi”nde tuttuğu 24 Cezayirli’nin kafatasını iade etti. Bunların arasında Fransa’nın 1876 yılında idam ettiği şehid Buzyan el-Kal’i ve Şerif Bubğal da bulunuyor. Fransa’nın başkenti Paris’teki “İnsan Müzesi”nin ziyaretçilere sergilenmeyen arşivlerinde yer alan 18 binden fazla kafatasından incelenen 500’ü arasından 36’sının 19. yüzyılda Fransız işgaline karşı mücadele eden Cezayirli mücahitlere ait olduğu tespit edilmişti. İnsan Hakları Örgütleri ve Tarihçiler, Fransa’nın 1830-1962 yılları arasında Cezayir’i işgal döneminde 10 milyon kişiyi öldürdüğünü ve yüzbinlerce insanı tehcir ettiğini belirtiyor. 

Sadece Cezayirlilerin mi kafatasları var o müzede. Elbette değil. Fransa’nın işgal ettiği her coğrafyadan kafatasları var. Onlardan biri de 1800 yılında kazığa oturtularak idam edilen el-Ezher üniversitesindeki Suriyeli bir genç. Fransa’nın Mısır işgali sonrası yüzlerce Mısırlı’yı katletmesine tepki veren Suriyeli genç Süleyman el-Halebi, Fransız işgal güçleri komutanı Jean Baptiste Kleber’ı bıçakla öldürdü. Çünkü aynı gün Kleber, el-Ezher üniversitesini bombalamış ve birçok talebeyi ve hocayı şehid etmişti. 20 yaşında kazığa oturtularak şehid edilen Süleyman el-Halebi’nin de kafatası bugün sözde “İnsan Müzesi”nde sergileniyor. 

Dünyaya medeniyet ve insanları hakları masalları anlatan Fransa, bugün Afrika kıtasında aynı oyunlarını oynamaya devam ediyor. Nebbaş Fransa’nın coğrafyamızı yeniden sömürmesine, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizi çalmasına ve insanlarımızın kafataslarını DAİŞ gibi koparıp müzelerde sergilemelerine izin verilmemeli. Geçmişte çaldıkları küçük çocuklarımızın kafataslarını da artık geri iade etmeli. Paris’teki müzede tutulan o kafatasları, huzur içinde başlarını koyacakları vatan topraklarına kavuşmak istiyor. Afrika, Arap ve Müslüman ülkelere düşen görev bu onurlu insanlarımızın kafataslarını Fransa’dan istemek olmalıdır. 

Haydi Fransa! Ver artık insanlarımızın kafataslarını…