Evli insanların ortalama olarak daha uzun yaşadığı, bilinen bir gerçek. Diğer taraftan bekâr olarak yaşayanların Alzheimer hastalığına yakalanma riski daha yüksektir. Bir başka ifadeyle evli olanların Alzheimer hastalığına yakalanma ihtimali daha zayıftır.

İslâm’a göre evlenmenin birçok faydası var. Evlenmek ve çocuk sahibi olmak, bereketli bir ömür yaşamak için bir vesiledir. Allah, aile kurmak ve aile içinde hayatını idame etmek isteyenlere devletçe/toplumca yardımcı olmamızı istemektedir. İlgili âyet bu yönde bize bir mesaj vermektedir:

“Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Nur: 32).

Allah, yoksul olduğu halde evlenen veya evlendirilen çiftlere merhamet etmekte ve onları fazlından zengin edeceğini vaat etmektedir. Çünkü cinsel hayatlarını haramdan kaçarak, helal yoldan yani nikâhlı olarak yaşamak isteyen çiftlere Allah çok şefkatli ve merhametlidir. Allah, özellikle hamile kalan anne adaylarına çok lütufkârdır. Bununla birlikte C. Hak, hayat şartlarından dolayı kürtaj veya başka yollarla dünyaya gelecek/gelmiş olan bebeklerin öldürülmesini kesinlikle men etmektedir. Allah, buna mukabil çocuk sahibi ailelerin rızıklarına kefil olmaktadır.

“Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.” (İsra: 31).

Aileler, maddî kaygılardan dolayı çocuk sahibi olmaktan korkmamalıdır. Hayata yeni gelen çocuklar, Allah’ın bereketi ile hanelerin daha çok rızıklanmasına vesile olacaktır. Çünkü masum ve günahsız bebeklere şefkatle bakmak, yoğun sosyal ilişki içinde bulunarak, onları himaye edip büyütmek, Allah’ın hoşuna giden sadaka türlerindendir. Bu hizmetleri benimseyerek ifa eden ailelerin ocaklarında her zaman huzur ve bereket olacaktır.

Rahman, Lâtif ve Kerîm olan Allah, ister kız, isterse erkek olsun, her yeni doğan çocuğun arkasından hemen rızkını da gayet lâtif bir surette göndermektedir. Onun için Allah’ın Resulü (sav), “İçinde (kasten) çocuk bulun(durul)mayan evde bereket yoktur” demiştir. Hz. Ömer de buna ilaveten şu sözleri sarf etmiştir: “Aile bireylerinizin sayısını arttırınız. Rızkınızın size neden dolayı verildiğini bilemezsiniz”.

Sağlıklı Bir Ailede Olması Gereken Unsurlar

Kur’ân-ı Kerim, aileyi kadın ve erkekten oluşan bir birliktelik olarak görürken, aile sağlığının, saadetinin ve bereketinin kaynaklarını da göstermektedir: 

“Siz evlerinizde okunan Allah’ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah en gizli şeyi bilendir, hakkıyla haberdardır. Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar; mümin erkekler, mümin kadınlar; itaate devam eden erkekler, itaate devam eden kadınlar; doğru (sözlü) erkekler, doğru (sözlü) kadınlar; sabreden erkekler, sabreden kadınlar; mütevazı erkekler, mütevazı kadınlar; sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar; oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar; ırzlarını koruyan erkekler, (ırzlarını) koruyan kadınlar; Allah’ı çok zikreden erkekler, zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için (dünyada/ahirette) hem bir mağfiret, hem de büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzab: 34-35).

Âyette ailede sağlık, huzur, bereket ve refahın sağlanmasına dönük birçok temel unsura dikkat çekilmektedir:

1.)         Aile fertleri evde birlikte Kur’ân-ı Kerim okumalıdır: Kur’ân- Kerim okumak, kalbe huzur verdiği gibi aynı zamanda zihnî bir egzersizdir. Yaşlılıkta Alzheimer gibi bunama belirtilerine karşı en etkin faaliyet, kitap okumaktır. Kur’ân-ı Kerim de kitapların en yücesidir. Onu okumak, dünyevî ve uhrevî mükâfatları da celbetmek anlamına gelir.

2.) Kur’ân-ı Kerim’i anlamaya gayret gösterilmelidir: Aile fertlerinin tek tek veya birlikte Allah’ı çok anmaları, Kur’ân odaklı tefekkür anlamına gelir, bu da en etkin ve en sağlıklı düşünce biçimidir. Aile fertlerinin Kur’ân çizgisinde hep birlikte mütalaalarda bulunmaları, manevî ve sosyal boyutuyla sağlıklı bir gelişmedir. Bu güzel alışkanlıklarını devam eden aile fertleri, ileri yaşlarda da bedenen, aklen ve zihnen kendilerini hep dinç hissedecektir.

3.)         Allah’a itaat noktasında sebat gösterilmelidir: Dünyevî sorunların karşısından aile içi manevî desteğin sağlanmış olması, aile fertlerinin ruh sağlığına olumlu etki yapar. Aile fertlerinin Hak’tan ayrılmamaları ve hayatlarını doğruluk üzerine bina etmeleri, aileyi güçlü kılar. Kur’ân-ı Kerim’in tavsiye ettiği gibi aile fertlerinin birbirlerine ve başkalarına karşı sabırlı ve alçak gönüllü olmaları, kendi namuslarını korumaları, iffet noktasında hassas olmaları, kısacası kendi sorumlulukları çerçevesinde maddî ve manevî yükümlülüklerini seve seve yerine getirmeleri durumunda Allah, onları bağışlayacak, sağlık, huzur ve refahı temin edecek birçok imkânlar sunacaktır.

Elhâsıl

Sağlıklı, mutlu ve bereketli bir yuvanın sürdürebilirliği için, aile reisi hükmünde olan erkeğe/babaya büyük sosyal ve manevî sorumluluklar yüklenmiştir. Eşini Allah rızası için seven, onunla her daim ilgilenen bir erkek/baba, bu sorumluluklarını hem kolaylıkla yerine getirebilir, hem de bunun sosyal/sıhhî faydalarını daha dünyayken bile görebilir. Bir erkek/baba, aile fertlerini ne kadar mutlu etmeye gayret gösterirse, yuvası o kadar sağlıklı, huzurlu ve bereketli olur. Bilim dünyası da aslında Kur’ân-ı Kerim’in tarif ettiği ideal aile tablosuna işaret etmektedir. Demek ki bedenî, zihnî ve ruhî sağlık, bekârlıkta değil de aile kurmakta aranmalı ve aile huzurunu temin etmekle geliştirilmelidir.